"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kabülüne ilişkin olarak verilen karar, davacı vekili, davalılar ..., ... vekili ve davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi;
I. DAVA
Davacı, maliki olduğu 303, 1415 ve 1416 parsel sayılı taşınmazları faizle borç aldığı davalı ...’e güvence amaçlı devrettiğini, aralarında gerçekte bir alım-satım sözleşmesi bulunmadığını, borç olarak almış olduğu parayı davalıya faizi ile birlikte ödemiş olmasına rağmen taşınmazların iade edilmediğini, şikayeti üzerine davalı hakkında tefecilik suçundan Bayramiç Asliye Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığını ileri sürerek, tapu iptali ve tescil istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ..., tapudaki devirlerin resmi şekilde yapıldığını, davayı kabul etmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 22/09/2011 tarihli ve 2011/126 E., 2011/202 K. sayılı kararıyla; davacının elinde inanç sözleşmesinin varlığına ilişkin yazılı belge ya da delil başlangıcı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 16.05.2013 tarihli ve 2013/7627 E., 2013/7832 K. sayılı kararıyla; “... Davalı hakkında eldeki davaya konu edilen hususların da yer aldığı, sanık olarak yargılandığı Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/55 Esasında kayıtlı derdest olan ceza davasının bulunduğu, her ne kadar B.K 53. (TBK. 74) maddesi hükmü uyarınca kural olarak ceza mahkemesi tarafından verilen beraat kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de orada belirlenen veya belirlenecek olguların eldeki dava bakımından bağlayıcı olacağı ve yazılı bir belge ibraz edilememişse de, ceza dosyasında sabit görülen bazı olguların HUMK' un 292 (6100 sayılı HMK'nın 202. maddesi) gereğince delil başlangıcı olarak değerlendirilebileceği açıktır. Hal böyle olunca; ceza davasının sonucunun beklenmesi, ceza dosyasındaki ve eldeki dosyadaki delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi" gerekçesiyle bozulmuş, davalı vekilinin karar düzeltme istemi, Dairenin 06/03/2014 tarihli ve 2013/17648 E., 2014/5104 K. sayılı kararıyla reddedilmiştir.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 04/02/2016 tarihli ve 2014/81 E., 2016/48 K. sayılı kararıyla; kesinleşen ceza mahkemesi ilamıyla davalının tefecilik suçundan mahkum olduğu ve davacının davasının sübut bulduğu gerekçesiyle 303 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine, diğer taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Bozma Kararı
Dairenin 17/10/2019 tarihli ve 2016/8092 E., 2019/5324 K. sayılı kararıyla; “Somut olayda, yargılama sırasında çekişme konusu 303 parsel sayılı taşınmazın Bayramiç İcra Dairesinin 2013/381 Esas sayılı icra takip dosyasında 22/12/2014 tarihinde 32.800-TL bedelle dava dışı ...'e ihale edildiği, UYAP üzerinden yapılan tapu bilgisi sorgulaması neticesinde taşınmazın dava dışı ... adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, 6100 sayılı HMK'nın 125/1. maddesi gözetilerek 303 parsel sayılı taşınmaz yönünden gerekli usuli işlemlerin yerine getirilmesi, ondan sonra işin esası hakkında karar verilebilmesi için hüküm bozulmalıdır.” gerekçesiyle bozulmuştur.
6. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 20/05/2021 tarihli ve 2020/9 E., 2021/120 K. sayılı kararıyla; devir silsilesinin değerlendirilmesinde, Bayramiç Asliye Ceza Mahkemesinin 11/04/2012 tarihli 2011/55 Esas ve 2012/68 Karar sayılı kararı ile davalılardan ...'in tefecilik yapmak suçundan mahkumiyetine karar verildiği, taşınmazın ise 22/12/2014 tarihinde davalılardan ...'e ihale edildiği, davalı ... annesi olan ...'in oğlu hakkındaki bu mahkumiyet kararını ve uyuşmazlığın temelini bu taşınmazların oluşturduğunu bilmemesinin mümkün olmadığı, iyiniyetli olmadığından bu yolsuz tescilden hak iktisap edemeyeceği, sonrasında taşınmazı devralan davalılardan ...'in ...'in amcasının oğlu olduğu, ...'ın ise ...'in eniştesi olduğu ve bu kişilerin ... gibi Ezine ilçesi, Çetmi köyünde ikamet ettikleri, ...'in anılan mahkumiyet nedeniyle infaz kurumunda geçirdiği süre ile bu davalılar arasındaki akrabalık bağı dikkate alındığında çekişmeli hususu bilmemelerinin mümkün olmadığı, iyiniyetli olmadıkları ve ara devirlerin muvazaalı olarak yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, davalılar ..., ... vekili ve davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
8.1. Davacı vekili, dava konusu taşınmazlar ile ilgili cebri icra yoluyla satışı da kapsayacak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
8.2. Davalılar ... ve ... vekili, taraflar arasında inançlı işlem bulunmadığını, ... hakkında verilen mahkumiyet kararına karşı yeniden yargılanma başvurusunda bulunacaklarını, ...’in taşınmazı ihale yolu ile iyiniyetli olarak satın aldığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
8.3. Davalı ..., TMK 1023. maddesi gereğince iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu taraflar arasındaki ilişkileri bilmediğini, davanın hukuki nedeni olan inançlı işleme dair yazılı delil bulunmadığını, kendisine yasal hakları hatırlatılmadan yargılamanın bitirildiğini delillerini sunma imkanı tanınmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
9.2.1. İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.
05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca, inaçlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.
9.2.2 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. maddesinde "Hakim zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz" düzenlemesi mevcut olup, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun'un 74. maddesi gereğince, hukuk hakimi, ceza mahkemesinin vereceği beraat kararıyla bağlı değil ise de, ceza davasında verilen mahkumiyet kararı ve eylemin "hukuka aykırılığını" ve "illiyet bağının varlığını" saptayan maddi olgular ve olayların oluş biçimi bakımından hukuk hakimini bağlayacağı açıktır.
9.2.3 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesi "Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur." hükmünü düzenlemiştir.
9.3. Değerlendirme
Kararın (IV/5.) numaralı paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/6.) numaralı paragrafta yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacıdan, 2.582,12 TL bakiye onama harcının davalı ...’den, 3.155,15 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 18/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.