Logo

1. Hukuk Dairesi2022/588 E. 2022/5974 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın tescili davasında, zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı ve Hazine adına tescil talebinin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu kabul edilerek taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiş ise de, taşınmazın tapuda kayıtlı olmamasının nedeni olan taşlık vasfının imar ve ihya ile ortadan kalkıp kalkmadığı, hava fotoğrafları ve uzman bilirkişi incelemesi de dahil olmak üzere yeterli araştırma yapılmadan hüküm kurulması, Hazine'nin tescil talebinin değerlendirilmemesi, tescil edilen kısmın niteliğinin ve BOTAŞ boru hattı geçen kısmın durumunun belirsizliği, reddedilen kısım için vekalet ücretine hükmedilmemesi gibi hususlar gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tescil davası sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacılar ... ve ... vekili dava dilekçesinde özetle; hudutları dava dilekçesinde belirtilmiş olan dava konusu taşınmaz bölümünün 30 yıldır nizasız ve fasılasız şekilde müvekkilleri tarafından kullanıldığını, bu yerin müvekkillerine atalarından geldiğini, taşınmazda zilyetlikle iktisap koşullarının müvekkilleri lehine oluştuğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmaz bölümünün müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

2. Davacılardan ... 20.11.2007 tarihli duruşmadaki beyanında; her ne kadar eldeki davayı diğer davacı ... ile birlikte açmış iseler de hakkını kardeşi olan davacı ...’a devrettiğini, artık taşınmazda hakkının kalmadığını belirtmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine tarafından davaya cevap verilmemiş, bilahare Hazine vekili duruşmadaki beyanlarında, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı ... Tüzel Kişiliği tarafından davaya cevap verilmemiştir.

3. Dahili davalı BOTAŞ Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, taşınmaz tescil harici bırakıldığı ve boru hattı dere yatağından geçtiği için kamulaştırma yapamadıklarını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.02.2009 tarihli ve 2003/209 Esas, 2009/55 Karar sayılı kararıyla; davanın tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olduğu, dosya kapsamına göre, teknik bilirkişinin hükme esas alınan bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 8.887,96 metrekare ve (D) harfi ile gösterilen 7.949,32 metrekare yüzölçümündeki bölümlerinde davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, Harita Mühendisi .....’in 19.10.2007 tarihli ek rapor ve haritasında beyaz renkle ve (A) harfi ile gösterilen 8.887,96 metrekare ve aynı krokide turuncu renkle ve (D) harfi ile gösterilen 7.949,32 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümlerinin davacı ... adına tapuya tesciline, davacı ... hissesini diğer davacı ...’a temlik ettiğinden, davacı ...’ın davasının reddine, dahili davalı BOTAŞ yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. İlk Bozma Kararı

Karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 15.10.2009 tarihli ve 2009/3241 Esas, 2009/4820 Karar sayılı ilamıyla; “davanın, TMK’nın 713/1., 3402 sayılı Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleri uyarınca tapuda kayıtlı bulunmayan taşınmazın tescili isteğine ilişkin olduğu, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olmadığı, dava konusu taşınmaz bölümlerinin 1967 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşlık niteliği ile tespit dışı bırakılan yerlerden olduğu, böyle bir yerin 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesinde açıklanan koşulların varlığı halinde kazanılabileceği, davacı taraf dilekçesinde imar-ihya olgusuna dayanmadığı gibi, yerel bilirkişi ve tanıkların da bu konuda herhangi bir açıklamada bulunmaksızın kazanmayı sağlayan zilyetlikten söz ettiği, dava konusu taşınmazın taşlık niteliği ile tespit dışı bırakılan yerlerden olduğu bildirildiğine göre, böyle bir yerin imar ve ihya edilmedikçe zilyetlik yoluyla kazanılması mümkün bulunmadığı belirtilerek, Mahkemece HUMK’un 258. ve 259. maddeleri hükmü uyarınca; dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın öncesi itibariyle niteliği, miras bırakan ve davacının bu yeri nasıl imar ve ihya ettiği, imar ve ihyanın başlangıcı, süreci, sürdürülüş biçimi ve tamamlandığı tarihlerin, ihyanın bittiği tarihten dava tarihine kadar kazanma süresinin geçip geçmediğinin ayrıntılı olarak sorulup belirlenmesi, Kadastro Kanunu'nun 17. maddesindeki tüm koşulların yerine getirilip getirilmediğinin göz önünde tutulması, uzman bilirkişilerden gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, bundan sonra uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması, bundan ayrı; teknik bilirkişilerin raporlarında (B), (C), (E), (F) ve (J) harfleriyle gösterilen taşınmaz bölümleri yönünden de olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi, diğer yönden, miras bırakan....’ın 1998 yılında öldüğü, ölüm tarihinden dava tarihine kadar davacının bağımsız zilyetliğinin 20 yılı bulmadığı, bu halde miras bırakan İbrahim ve diğer mirasçıları hakkında da kanunda öngörülen araştırma ve incelemelerin yapılması, bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller uyarınca karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İlk Karar

Kayseri 6. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, 07.05.2015 tarihli ve 2012/419 Esas, 2015/139 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıklarının beyanları, bozma öncesi ve sonrası dosya arasına aldırılan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, teknik bilirkişinin hükme esas alınan bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 6.687,06 metrekare ve (C) 7.825,45 metrekare yüzölçümündeki bölümlerinde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu, aynı raporda (F) ve (G) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin kuru dere ve kuru dere yatağı niteliğinde olduğu, (D) ve (E) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin ise taşlık yerlerden olduğu ve bu taşınmaz bölümlerinin zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, Harita Mühendisi Niyazi Ulaş tarafından düzenlenmiş olan rapora ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 6.687,06 metrekare ve (C) harfi ile gösterilen 7.825,45 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümlerinin davacı ... adına tapuya tesciline, aynı rapora ekli krokide (D), (E), (F) ve (G) harfleri ile gösterilen bölümler yönüyle davanın reddine, aynı rapora ekli krokide (A) harfi ile gösterilen bölüm, 6550 ada 1 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığından, bu bölüme yönelik davanın reddine, davacı ..., hissesini diğer davacı ...’a temlik ettiğinden, davacı ...’ın davasının reddine, dahili davalı BOTAŞ yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

5. İkinci Bozma Kararı

Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 10.06.2020 tarihli ve 2016/18052 Esas, 2020/1650 Karar sayılı ilamıyla; “davanın, 4721 sayılı TMK'nın 713/1., 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkin olduğu, bu nitelikteki davalarda, Hazine ile ilgili kamu tüzel kişiliğine husumet yöneltilmesinin zorunlu olduğu, somut olayda, davanın Hazine ve Oymaağaç Köyü Tüzel Kişiliği’ne karşı açıldığı, ne var ki; bozma ilamı sonrasında yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun'un 1. maddesi gereğince, dava konusu taşınmazın bulunduğu Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nin sınırlarının il mülki sınırları olarak belirlendiği, davanın İlçe Belediyesi ile birlikte Büyükşehir Belediyesine de (yasal hasım olarak) yöneltilmesi gerektiği gözetilmeksizin davanın esasına girilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek, Mahkemece, öncelikle davacıya, davasını İlçe Belediye Başkanlığı ile ...'na da yöneltmesi için süre ve imkan tanınması, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması halinde, sözü edilen tüzel kişiliklere de davaya ilişkin savunmalarını ve delillerini sunması bakımından imkan tanınması; bildirdikleri takdirde delillerinin toplanması; bundan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması” gereğine değinilmek suretiyle sair yönler incelenmeksizin bozulmuştur.

6. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Kayseri 6. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, 16.02.2021 tarihli ve 2020/437 Esas, 2021/101 Karar sayılı kararla; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca taraf teşkilinin sağlandığı ve önceki mahkeme kararında belirtilen gerekçe uyarınca, teknik bilirkişinin hükme esas alınan bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 6.687,06 metrekare ve (C) 7.825,45 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümlerinde, davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu, diğer taşınmaz bölümlerinde oluşmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, Harita Mühendisi Niyazi Ulaş tarafından düzenlenmiş olan rapora ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 6.687,06 metrekare ve (C) harfi ile gösterilen 7.825,45 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümlerinin davacı ... adına tapuya tesciline, aynı rapora ekli krokide (D), (E), (F) ve (G) harfleri ile gösterilen bölümler yönüyle davanın reddine, aynı rapora ekli krokide (A) harfi ile gösterilen bölüm, 6550 ada 1 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığından, bu bölüme yönelik davanın reddine, davacı ..., hissesini diğer davacı ...’a temlik ettiğinden, davacı ...’ın davasının reddine, dahili davalı BOTAŞ yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

8. Temyiz Nedenleri

8.1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz bölümlerinin devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, bu yerlerde davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını, bu hususta Mahkemece hava fotoğraflarından da yararlanılmadığını, yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

8.2. Dahili davalı ... Belediye Başkanlığı vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece vekil eden lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini ileri sürerek, kararın düzeltilerek onanmasını, bunun mümkün olmaması halinde bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

9. Gerekçe

9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

1967 yılında Kayseri ili, ..... ilçesi, .... köyü çalışma alanında yapılan kadastro çalışmaları sırasında dava konusu taşınmazın bulunduğu yer, taşlık vasfında olduğu gerekçesiyle tescil harici bırakılmıştır.

Dava; Türk Medeni Kanunu’nun 713/1., 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tescil istemine ilişkindir.

9.2. İlgili Hukuk

9.2.1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2. maddesi; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”

9.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

9.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/6. maddesi; “Davalılar ve itiraz edenler, aynı davada kendi adlarına tescile karar verilmesini isteyebilirler.”

9.2.4. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

9.2.5. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.” hükümlerini içermektedir.

9.3. Değerlendirme

Mahkemece, Harita Mühendisi Niyazi Ulaş tarafından tanzim edilen 24.05.2013 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 6.687,06 metrekare ve (C) 7.825,45 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümlerinde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu, diğer taşınmaz bölümlerinde ise oluşmadığı kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. İbrahim Bayram mirasçıları olan davacılar ... ve ..., irsen gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak, hudutlarını dava dilekçesinde belirttikleri taşınmaz bölümünün adlarına tescili istemiyle eldeki davayı açmış, yargılama sırasında davacı ..., dava konusu taşınmaz bölümleri üzerindeki hakkını, kardeşi olan diğer davacı ...’a devrettiğini beyan etmiş ve yine yargılama sırasında İbrahim’in diğer mirasçılarının, dava konusu taşınmaz bölümlerinin ... adına tesciline karar verilmesine muvafakat ettiklerini bildirir dilekçe sundukları görülmüştür.

İlk bozma kararı öncesi davacının, Harita Mühendisi.... tarafından tanzim edilen 19.10.2007 tarihli raporuna ekli krokide (A), (B), (C), (D) (G), (J) ve (K) harfleri ile gösterilen bölümlerin toplamını ifade etmektedir), (E) ve (F) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerini dava konusu ettiği, bu taşınmaz bölümlerinden (B) ve (E) harfleri ile gösterilen bölümlerin tapulu taşınmazlar içerisinde kaldığı, (G) harfi ile gösterilen bölümün ise BOTAŞ boru hattı olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, 12.02.2009 tarihli ve 2003/209 Esas, 2009/55 Karar sayılı kararıyla, (B) ve (E) harfleri ile gösterilen bölümlerin tapulu taşınmazlar içerisinde kaldığı, (G) harfi ile gösterilen bölümün BOTAŞ boru hattı olduğu, (J) harfi ile gösterilen bölümün kuru dere yatağı vasfında olduğu, (C) ve (F) harfleri ile gösterilen bölümlerde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı, davacı taraf lehine yalnızca (A) ve (D) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinde zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, (A) harfi ile gösterilen 8.887,96 metrekare ve (D) harfi ile gösterilen 7.949,32 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümlerinin davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş ancak hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (D) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün, (G), (J) ve (K) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin toplamını ifade ettiği, Mahkemenin gerekçesine göre, davanın aslında hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 8.887,96 metrekare ve (K) harfi ile gösterilen 5.251,45 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümleri yönüyle kabul edildiği anlaşılmıştır.

Söz konusu hükmün yalnızca davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, karar Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 15.10.2009 tarihli ve 2009/3241 Esas, 2009/4820 Karar sayılı ilamıyla, (IV/2) numaralı maddede açıklandığı şekilde araştırmaya yönelik olarak bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında, bu defa temyize konu taşınmaz bölümleri, Harita Mühendisi Niyazi Ulaş tarafından tanzim edilen 24.05.2013 tarihli rapora ekli krokide (B) ve (C) harfleri ile gösterilmiş, bu bölümlerden (B) harfi ile gösterilen bölüm içerisinde bulunan enerji nakil hattı (IR1) harfiyle, (C) harfi ile gösterilen bölüm içerisinde bulunan BOTAŞ boru hattı ise (IR2) harfiyle gösterilmiştir. Mahkemece, hükme esas alınan 24.05.2013 tarihli rapora ekli krokide (B) ve (C) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinde davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşuğu, aynı raporda (D), (E), (F) ve (G) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinde ise oluşmadığı, (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün ise tapulu taşınmaz içerisinde kaldığı kabul edilmek suretiyle, (IV/3) numaralı maddede yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş, hükmün yine yalnızca davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, karar Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 10.06.2020 tarihli ve 2016/18052 Esas, 2020/1650 Karar sayılı ilamıyla, taraf teşkili yönüyle, sair yönler incelenmeksizin bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, önceki günlü kararda olduğu gibi, 24.05.2013 tarihli rapora ekli krokide (B) ve (C) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinde davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu kabul edilerek, (IV/6) numaralı maddede yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuştur.

Dava; Türk Medeni Kanunu’nun 713/1., 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tescil istemine ilişkin olup, dava konusu taşınmaz bölümlerinin bulunduğu yer, 1967 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında, taşlık vasfında olmakla tescil harici bırakılmıştır. Mahkemece, dava konusu taşınmaz bölümlerinin sınırında bulunan taşınmazlara ait kadastro tespit tutanaklarının onaylı örnekleri varsa dayanakları ile birlikte getirtilip, dava konusu taşınmaz bölümlerinin yönünü ne okuduğu belirlenmemiş, dava konusu taşınmaz bölümlerinin imar planı kapsamında kalıp kalmadığı araştırılmamış, öncesi itibariyle taşlık olan bu yerin imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmişse ihyanın ne zaman bitirildiği hususunda yerel bilirkişi ve tanıklardan, somut verilere dayalı, ayrıntılı beyan alınmamış, 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmaz bölümlerinin öncesinin ne olduğunu, taşınmazlarda imar-ihya işlemi yapılıp yapılmadığını, yapılmış ise imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını açıklayan ve kullanım durumunu kesin olarak belirleyen bilimsel verilere dayalı gerekçeli rapor alınmamış, bu hususta yapılan araştırmada hava fotoğraflarından da yararlanılmamıştır.

O halde Mahkemece sağlıklı sonuca varılabilmesi için; öncelikle, dava konusu taşınmaz bölümlerinin sınırında bulunan taşınmazlara ait kadastro tespit tutanaklarının onaylı örnekleri ve varsa dayanağı olan kayıtlar getirtilmeli; taşınmazların imar planı kapsamında kalıp kalmadığı, imar planı kapsamında kalıyorsa ilk defa ne zaman imar planı kapsamına alındığı ve imar planının kesinleşip kesinleşmediği Kocasinan Belediye Başkanlığı ile ...'ndan ayrı ayrı sorularak alınacak yazı cevabı ve haritalar getirilerek dosyasına konulmalı; Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek, dava konusu taşınmaz bölümlerinin bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmeli ve denetimin sağlanması bakımından ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmalı, buradan elde edilen verilere göre taşınmazlar imar planı kapsamında kalıyorsa ve onay tarihi dava tarihinden daha önceyse, imar planının onaylandığı tarihten, değilse eldeki davanın açıldığı 2003 yılından 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı, tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü'nden getirtilerek dosya arasına konulmalı; dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri mühendisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve teknik bilirkişi katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır.

Mahallinde yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan; dava konusu taşınmaz bölümlerinin geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, taşınmazların imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; komşu taşınmazların varsa dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmaz bölümlerinin yönünü ne okuduğu belirlenmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; teknik bilirkişiden keşfi takibe elverişli, her bir taşınmaz bölümü ayrı ayrı harflendirilmiş, koordinatlı ve dava konusu taşınmaz bölümlerini, komşularıyla birlikte gösterir ve bozma öncesi hükümlerde esas alınan teknik bilirkişi raporlarını da irdeleyen ve değerlendiren şekilde krokili rapor alınmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, dava konusu taşınmaz bölümlerinin toprak yapısı ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini, taşınmazlar üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazların imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafı üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, dava konusu taşınmaz bölümlerinin sınırlarını ve niteliğini, taşınmazlarda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcı, şekli ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, taşınmaz imar planı kapsamında ve imar planının onay tarihi, dava tarihinden daha önce tarihliyse imar planının onay tarihine kadar, imar planı kapsamı dışındaysa, dava tarihine kadar 3402 sayılı Yasa'nın 14. ve 17. maddelerinde öngörülen koşulların davacı taraf yararına gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.

Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, hükme esas alınan 24.05.2013 tarihli rapora ekli krokide (F) ve (G) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin, aynı raporda, yargılama sırasında mahallinde 05.04.2007 tarihinde yapılan keşiften sonra açıldığı belirtildiği halde, Mahkemece dava konusu olmayan bu taşınmaz bölümleri hakkında da hüküm kurulmuş olması; davalı Hazine vekili tarafından Mahkemeye verilen 13.07.2012 havale tarihli dilekçe ile dava konusu taşınmaz bölümlerinin Hazine adına tescili talep edildiği halde, Hazinenin tescil talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmamış olması; davacı adına tesciline karar verilen taşınmaz bölümlerinin hangi vasıfla tesciline karar verildiğinin hüküm yerinde gösterilmemiş olması; Mahkemece hükme esas alınan 24.05.2013 tarihli rapora ekli krokide (C) harfi ile gösterilen sarı renk ile boyalı 9.444,18 metrekarelik taşınmaz bölümünün ortasından, (IR2) harfiyle gösterilen BOTAŞ boru hattının geçtiği, Mahkemece hüküm kurulurken (C) harfi ile gösterilen bölümün yüzölçümünden, (IR2) harfiyle gösterilen bölümün yüzölçümü çıkarılarak kalan yüzölçümlü yer yönüyle tescil hükmü kurulduğu, (IR2) harfiyle gösterilen bölümün kuzeyinde bulunan ve yine sarı renk ile boyalı bölüm (herhangi bir harfle belirtilmemiş olan) yönüyle de davanın kabulüne karar verilip verilmediği hususunda tereddüt yaratılmış olması ve reddedilen bölümler yönüyle dahili davalı ... Belediye Başkanlığı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması da isabetsiz olup, kararın açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... Belediye Başkanlığı vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden dahili davalı ... Belediye Başkanlığına geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.