Logo

1. Hukuk Dairesi2022/6044 E. 2023/2615 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekâleten satışı yapılan taşınmazın bedelinin davacıya ödenmemesi nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasının, yargılama aşamasında bedel davasına dönüştürülmesi üzerine, satış bedelinden kimlerin sorumlu olduğu ve faizin hangi tarihten itibaren işletileceği noktasında yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Vekâlet görevinin kötüye kullanılması suretiyle yapılan satış nedeniyle oluşan zararın dava tarihindeki bedeli üzerinden hükmedilmesi gerektiği ve haksız fiil tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği gözetilerek, mahkeme kararının kısmen bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

EK KARAR TARİHİ : 12.11.2019

SAYISI : 2020/165 E., 2022/919 K.

DAVALILAR : ... ..., ..., ..., ... Temür

..., vekilleri Avukat ..., Avukat ...

DAVA TARİHİ : 19.01.2017

KARAR : Kısmen Kabul/Kısmen Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 15. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/28 E., 2019/636 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil,bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, 380.000,00 TL ‘nin davalı vekil ...’den tahsiline karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulü ile davalı ... bakımından iptal ve tescil isteğinin reddine, 410.200,00 TL ‘nin ıslah tarihinden itiraben işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar ... ve ...’ten müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalılar ... ve ... ... hakkındaki bedele yönelik isteğin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ile davalılar ..., ... ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, maliki olduğu 4 parsel sayılı taşınmazdaki 32 numaralı bağımsız bölümün satışı için davalılar ...,İknur ... ve ...’i vekil tayin ettiğini, ...’ün vekalet görevini kötüye kullanarak dava konusu 32 no.lu bağımsız bölümü diğer davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiğini, onun da taşınmazı davalı ...’a devrettiğini, davalıların kötü niyetli olup, el ve ... birliği içerisinde birlikte hareket ettiklerini, kendisine herhangi bir satış bedeli ödenmediğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL ‘nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, 16.07.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile 410.200,00 TL bedelin 03.10.2016 temlik tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ..., ..., ... ve ...’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ..., taşınmazı tapu siciline güvenerek yatırım amacıyla satın aldığını, bedelini ödeyerek taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldırdığını, iyi niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

2.Davalılar ..., ... ..., ... ve ... ..., iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, dava dışı ...’in tarafların akrabası olduğunu, dava konusu taşınmazın davacının eşi olan ... Özçelik ile davalıların yakının ... arasındaki alacak, borç ilişkisi kapsamında borcun ifası amacıyla devrin gerçekleştirildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

... 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.07.2019 tarihli ve 2017/28 Esas, 2019/636 Karar sayılı kararı ile ; davacının maliki olduğu taşınmazın, vekil ... tarafından 03.10.2016 tarihinde ... Temür’e, onun tarafından da 03.01.2017 tarihinde davalı ...’a devredildiği,... ile diğer davalılar arasında el ve ... birliği bulunduğunun ispat edilemediği, davalı ...’ın iyi niyetli olduğu, vekil ... tarafından davacıya satış bedeline mahsuben herhangi bir ödeme yapıldığına dair belge ibraz edilemediği, bir kısım davalı tarafından temlikin davacının eşinin borçları nedeniyle devredildiği savunmasında bulunulsa da bu hususun ispat edilemediği gerekçesiyle, tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, taşınmazın temlik tarihindeki değeri olan 380.000,00 TL'nin davalı vekil ...’den tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuş, davalı ... tarafından yapılan istinaf başvurusu hakkında, muhtıraya rağmen eksik kalan istinaf harçlarının ödenmediğinden bahisle 14.11.2019 tarihli ek karar ile davalı ...’ün istinaf isteğinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş, anılan ek karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmamıştır.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin içeriğini yineleyerek, İlk Derece Mahkemesinin vekilin sorumluluğunu kabul etmek yönündeki kararının isabetli olduğunu ancak yalnızca ...'ün sorumlu tutulması yönündeki kararın hukuka aykırı olduğunu, taşınmazın dava tarihindeki değeri olan 410.200,00 TL'den davalılar ... ..., ..., ... ve ... ...'in müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, davalı ...'in ise diğer davalılar gibi taşınmazın yolsuz olarak tescilinden sorumlu olduğunu, davanın davalı ... aleyhine ıslah edilmemesine rağmen ıslah bedeli üzerinden lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 20.05.2022 tarihli ve 2020/165 E. 2022/919 K. sayılı kararıyla; davacının davalılar ..., ... ve ...’u vekil tayin ettiği, davacının maliki olduğu 32 numaralı bağımsız bölümün vekili ... tarafından 03.10.2016 tarihinde satış suretiyle davalı ... ... ...’e devredildiği, vekâletnamenin satış yetkisini içerdiği, vekil ...'in ara malik ...’un annesi, vekil ... ...'in ise ara malikin kardeşi, vekâleten temlik işlemini yapan ...'ün ise teyzesi olduğu, her ne kadar temlikin davacının eşi ile ara malikin babası arasındaki alacak-borç ilişkisi nedeniyle yapıldığı savunmasında bulunulmuş ise de; davacının vekâletnamede bu konuya ilişkin bir talimatının bulunmadığı gibi delil olarak sunulan protokolün davacının eşi ve ara malikin babası arasında da düzenlenmediği, dolayısıyla taşınmaz satış bedelinin davacıya ödenmediği, kaldı ki davalı ara malik ... ve temlik işlemini gerçekleştiren davalı ...'ün de bedelin ödendiği savunmasında bulunmadıkları, borca mahsuben taşınmazın devredildiğini savundukları, bu savunmanın delille teyit edilemediği gibi borcun kaynağı ile borç miktarının ne olduğunun da ispatlanamadığı, son kayıt maliki ...’ın vekaletnamenin kötüye kullanıldığını bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olduğunun kanıtlanamadığı, TMK’nın 1023. maddesi kapsamında iktisabının korunması gerektiği benimsenerek davalı ... bakımından iptal ve tescil isteminin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, nitekim bu hususun davacı tarafından da istinafa konu edilmediği, davaya konu taşınmazın 03/10/2016 tarihinde vekil ... tarafından ara malik ... ...'e yapılan temlikin vekâlet görevinin kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirildiği benimsenerek vekil ... ile ara malik ... ...'in taşınmazın keşfen belirlenen dava tarihindeki değeri üzerinden sorumlu tutulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile temlik tarihindeki (03/10/2016 tarihi) gerçek değeri (380.000,00 TL) üzerinden sadece vekil ...'ün bedelden sorumlu tutulmuş olması isabetsiz olduğu, diğer taraftan davacının dava dilekçesinde satış tarihindeki gerçek değeri üzerinden ve devir tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla 10.000,00 TL bedelin tahsili isteminde bulunduğu, yargılama sırasında da ıslah ile keşfen dava tarihi itibariyle belirlenen değer olan 410.000,00 TL’nin davalılar ..., ..., ... ... ve ... ...'ten tahsilini istediği, davalı ... bakımından iptal ve tescil davasının reddedilmesi nedeniyle davalı ... lehine dava dilekçesindeki harcı karşılanan değer üzerinden (10.000,00 TL) vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile ıslah edilen değer üzerinden fazla vekâlet ücretine hükmedilmiş olmasının da doğru olmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulü ile davalı ... bakımından iptal ve tescil istemli davanın reddine, 410.200,00 TL'nin ıslah tarihinden (17.07.2018) itiraben işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar ... ve ...’ten müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalılar ... ve ... ... hakkındaki bedele yönelik davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, davalılar ..., ... ... ve ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçesi ve istinaf dilekçesini tekrar ederek, satış bedelinden sadece davalı ... ve ...’ın sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, davalılar ... ve ...’nin de taşınmaz bedeli olan 410.200,00 TL'den müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerektiğini, çünkü davacının davalılar İknur, ... ve ...’yi vekil tayin ettiğini, bu davalıların birlikte hareket ettiklerini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, hükmedilen faizin hatalı olduğunu, anılan satış bedelinin 03.10.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerekirken, ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesinin doğru olmadığını, aksi takdirde davanın kısmi dava olarak açıldığı gözetilerek, 10.000,00 TL'nin dava tarihinden, bakiye 400.200,00 TL'nin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte hüküm altına alınması gerektiğini belirterek kararın anılan yönlerden bozulmasını istemiştir.

2. Davalılar ... ve ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafından vekaletnamenin taşınmazın satışı için verilmediğini,davacının eşi ... ile davalıların yakını... arasında alacak-borç ilişkisi bulunduğunu, davacının eşi ...’in bu borcunun kapatılması için söz konusu vekaletnamenin verildiğini ve taşınmazın bu nedenle devredildiğini, ...’in davacının eşi ... hesabına 50.000,00 TL havale yaptığını, dosyaya sunulan 08.02.2016 tarihli protokol metninde de belirtildiği üzere ... ile ... arasındaki toplam 170.000,00 TL borç nedeniyle davalıların yakını olan ...’e ait Sinerjim Boya Limited şirketi adına kayıtlı 29 no.lu bağımsız bölümün ...’ya devredildiğini, ... Özçelik’in ...’ya olan borçları nedeniyle davalıların yakını olan ...'e ait firma adına kayıtlı taşınmazın ...’ya devredilmesi nedeniyle...’nin davacının eşinden 250.000,00 TL alacaklı hale geldiğini, ... Özçelik’in de...’ye olan borcun ifası kapsamında eşine ait dava konusu taşınmazı verdiğini, bu devir işlemlerinin yapılması için vekaletnamenin verildiğini, taşınmaz üzerindeki banka ipoteği nedeniyle kalan kredi borcunun taşınmaz satılıncaya kadar... tarafından ödendiğinin, yine taşınmaz ... tarafından davalı ...’e satılınca taşınmaza ait kalan kredi borcunun kapatıldığını, taşınmazın davacının eşi ...’in borçları nedeniyle verildiğini davacının da bildiğini, ancak kötü niyetli hareket ettiğini, davacının eşi ile davalıların yakını olan... arasındaki ilişkinin ispatı için delil olarak bildirilen hususların araştırılmadığını, davacının dinlenilme taleplerinin göz ardı edildiğini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

3.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı tarafın öncelikle tapu iptali ve tescil talebinde bulunduğunu, davacı tarafça harcın ikmal edildiğini, tapu iptali ve tescil isteği yönünden davanın reddine karar verildiğinden harcı ikmal edilen dava değeri üzerinden davalı ... lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, dava dilekçesinde belirtilen değer üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek, bu yönden kararın bozulmasını veya düzeltilerek onanmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil,olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkin olup, yargılama sırasında ıslah ile sadece bedel isteğine dönüştürülmüştür.

2. İlgili Hukuk

6098 s. ... Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği ... ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda ... ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1. maddesi). Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda ... ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3. Değerlendirme

1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının Sapanca Noterliğinin 29.09.2016 tarih 7111 yevmiye no.lu vekaletnamesi ile davalılar ..., ... ... ve ...’i taşınmaz satış yetkisi içerir şekilde vekil tayin ettiği, vekil ... tarafından anılan vekaletname gereğince 03.10.2016 tarihli 47235 yevmiye no.lu işlemle çekişme konusu 4 parsel sayılı taşınmazdaki 32 no.lu bağımsız bölümün davalı ... ... ...’e satış suretiyle temlik edildiği, ...’ın da 03.01.2017 tarihli 298 yevmiye no.lu işlemle taşınmazı davalı ...’a satış suretiyle devrettiği, davanın 19.01.2017 tarihinde 10.000,00 TL değer gösterilmek suretiyle, iptal-tescil olmadığı takdirde fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili isteği ile açıldığı, yargılama sırasında davacı tarafça 16.07.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile 410.200,00 TL bedelin 03.10.2016 temlik tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ...,..., ... ve ...’dan müştereken ve müteselsilen tahsili talep edildiği, ıslah edilen bu bedel üzerinden de harcın tamamlandığı anlaşılmaktadır.

2. Hemen belirtmek gerekir ki, dava konusu taşınmazın vekil ... tarafından vekalet görevi kötüye kullanılmak suretiyle davalı ... ...’a temlik edildiği, ... ve ... tarafından davacıya herhangi bir satış bedeli ödenmediği saptanmak suretiyle, davacının ıslahla talebini davalı vekiller ..., ... ve ... ile ara malik ...’a karşı bedel isteğine dönüştürdüğü de gözetilerek iptal tescil isteğinin reddi ile bedel isteğinin davalı ... ve ...’dan tahsiline, diğer davalı vekiller ... ve ... yönünden bedele yönelik isteğin reddine karar verilerek, iptal- tescil isteğinin reddedilmesi nedeniyle de davalı ... lehine dava dilekçesinde harcı karşılanan 10.000,00 TL değer üzerinden vekâlet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu yöne ilişkin, davalılar ..., ... ve ...’in ise yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine.

3. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; vekalet görevinin kötüye kullanılması aynı zamanda bir haksız fiil teşkil ettiğinden, görülen zarar nedeniyle haksız fiil tarihinden itibaren faiz işletilmesi talep edilebilir. Ancak, somut olayda çekişme konusu taşınmazın dava tarihindeki bedeli 410.200,00 TL olarak belirlendiği ve davacı tarafça da bu bedel üzerinden harç tamamlanarak dava ıslah edildiğine göre, 410.200,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalı ... ve ...’dan tahsiline karar verilmesi gerekirken, bu bedele ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru değildir.

VI. SONUÇ:

Açıklanan sebeplerle;

Davalılar ..., ... ... ve ... vekillerinin yerinde bulunmayan tüm temyiz itirazlarının reddine,

Davacı vekilinin değinilen yönlerden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371’... maddesi,1-a bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın karar veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

16.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.