"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, uzun yıllardır ...’da yaşadığını, mirasbırakan annesi ... ... kalan taşınmazların intikal işlemlerini yapması için kız kardeşi ... ...’yı vekil tayin ettiğini, ancak vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak maliki olduğu 1887 parsel sayılı taşınmazdaki 2 no.lu bağımsız bölümü davalıya satış suretiyle devrettiğini, kendisine herhangi bir bedel ödenmediğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, taşınmazı yatırım amaçlı satın aldığını,vekil ...’nin görümcesinin oğlu olduğunu, ...’nin annesinin ölümünden sonra davacıya 44.000,00 Euro verdiğini, iddiaların yersiz olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.02.2021 tarihli ve 2019/283 Esas, 2021/62 Karar sayılı kararı ile vekaletnamenin dava konusu taşınmazın satışı için verildiği, davacının yemin deliline dayanmadığı, vekil ile davalının el ve ... birliği içerisinde hareket ettiği hususunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının ...'daki çalışmalarının sonucu olarak dava konusu taşınmazı satın aldığını, annesinin ölümü sonrası miras ve intikal işlemleri için kardeşi ...'yi vekil tayin ettiğini, ...'nin dava konusu taşınmazı davalı ...'ya devir ettiğini öğrendiğini, davalı ...'nın davacının kız kardeşi olan ...'nin görümcesinin oğlu olduğunu, davalının ... ile hiç bir ilişki ve bağı bulunmadığını, satış işleminin de ... ... Tapu Müdürlüğünde gerçekleştirildiğini, vekil ...’nin beyanlarında , taşınmaz için babalarının davacıya 44.000,00 Euro ödediğini, davacının da bu nedenle taşınmazın devri için kendisine vekaletname verdiğini, davalı ...’ya 100.000,00 TL borcu olduğu için taşınmazı devrettiğini, ...’ya olan borcunu ödediğinde taşınmazı geri alacağını ifade ettiğini, davalı ...’nın ise taşınmazı alacaklarına karşılık olarak değil, yatırım amacıyla bedelini ödeyerek satın aldığını beyan ettiğini, tüm bu beyanların vekil ... ile davalı ...’nın el ve ... birliği içerisinde hareket ettiğinin kanıtı olduğunu,davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 13.06.2022 tarihli ve 2021/1404 E. 2022/978 K. sayılı kararıyla; vekil ile davalı ...’nın yakın akraba olup vekil eden aleyhine eylem ve ... birliği içerisinde oldukları, edimler arasında fahiş fark bulunduğu, dava konusu taşınmazın satış tarihinde 250.000 TL, dava tarihinde ise 260.000 TL olduğu, vekil ...'nin ve diğer tanıkların beyanlarına göre davacı ve ...'nin babasının hasta olması nedeniyle, ...’nin davalı ...'dan 100.000 TL civarında almış olduğu borç nedeniyle taşınmazı davalıya devir ettiği, temlikin gerçek bir satış olmayıp, muvazaalı olduğu, tüm bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı gerekçesi ile davacının istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının yasal süre içerisinde istinaf harcını yatırmadığını, davacının dava konusu taşınmazın satışı için kardeşi olan ...’yi vekil tayin ettiğini, davacı ile vekilin annelerine ...’nin baktığını, bu dönemde ...’nin annelerinin sağlık giderleri için ...’dan maddi destek aldığını, ayrıca davacıya da para gönderdiğini, kardeşler arasında yapılan hesaplaşma sonucu dava konusu taşınmazın davalı ...’ya satışına karar verildiğini, satışın davacının bilgisi dahilinde olduğunu, ancak yıllar sonra aile içindeki kişisel sorunlar nedeniyle eldeki davanın açıldığını, satışın gerçek bir alacak, borç ilişkisinden kaynaklandığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6098 s. ... Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği ... ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda ... ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1. maddesi). Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'da daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'da benzer alanda ... ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
2. ... Medeni Kanunu'nun 1023. maddesinde; "Tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur." hükmü düzenlenmiştir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA;
Aşağıda yazılı 13.320,45 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.