"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, alacak davasında bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; Yerel Mahkemece davanın kısmen kabülüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi;
I. DAVA
Davacı, ekonomik sıkıntı içine girdiği bir dönemde dava konusu 505 ada 24 parseldeki 4 no.lu bağımsız bölümün satışı için kiracısı olan davalı ...’i 02.08.2006 tarihinde vekil tayin ettiğini maddi olarak rahatlaması üzerine taşınmazını satmaktan vazgeçtiğini ancak davalı vekil Yasin’i azletmeyi unuttuğunu, sonrasında davalı ile aralarında kira sebebiyle problem çıktığını ve davalı ...’i tahliye etmek istemesi üzerine davalı ...’in vekalet görevini kötüye kullanarak taşınmazı davalı ...’a devrettiğini, davalı ...’ın da davalı ...’ye satış suretiyle temlik ettiğini davalılar Necmi ve Hakan’ın vekil olan davalı ...’in iş ortağı olduklarını ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini, satış bedelini de ödemediğini, tüm işlemlerinin muvazalı olduklarını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tescile, mümkün olmadığı takdirde taşınmazın bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ..., taşınmazın öncesinde kendisine ait olduğunu, borçlarının olması sebebiyle, haciz konulmasın diye bedelsiz olarak davalıya devrettiğini, davalının da bu durumu bildiğini, taşınmazını satabilmek için de davacıdan vekaletname aldığını davalı ... taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını belirtmiş, diğer davalı ... tapu kaydına güvenen iyiniyetli 3. kişi olduğunu ve iktisabının korunması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 08/12/2015 tarihli ve 2014/119 E., 2015/509 K. sayılı kararıyla; vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 25.03.2019 tarihli ve 2016/7756 E., 2019/2144 K. sayılı kararıyla;“...Hemen belirtilmelidir ki, davalı ...’nin iyiniyetli olduğu ve 4721 sayılı TMK’nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanacağı gözetilerek iptal ve tescil isteğinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ancak, davada tapu iptal ve tescil isteği yanında terditli olarak tazminat talebinde bulunulmuş olup, Mahkemece bu yönde herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Hal böyle olunca, davacının bedel isteği yönünden de araştırma ve inceleme yapılması, toplanan ve toplanacak olan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir." gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 14/09/2021 tarihli ve 2019/119 E., 2021/419 K. sayılı kararıyla;davalı ...’in dava konusu taşınmazı davacıya vekaleten diğer davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiği, Hakan’ın bedelini ödemek suretiyle ve gerçek değerine yakın bir bedel karşılığı satın aldığı, diğer davalı ...’nin de bedelini ödemek suretiyle Hakan’dan satın aldığı, vekil Yasin ile diğer davalılar arasında davacının zararına olacak şekilde el ve işbirliği bulunduğu iddiasının ispatlanmadığı, vekil Yasin’in taşınmaz bedelini davacıya vermediğini beyan ettiği gerekçesiyle, davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddine, tazminat talebinin davalı ...’den tahsil edilmek üzere kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, tüm dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanlarına göre davalı ... ve davalı ...’ın iş ortağı olduklarını ve kuaför dükkanı olarak kullanılan dava konusu taşınmazı el ve işbirliği içinde temlik ettiklerini, davalı ... yönünden davanın reddi ve tazminat talebi kabul edilmiş olmasına karşın davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı taktirde bedel isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1.Bilindiği üzere, Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Öte yandan TBK'nın 508/1. maddesinde, "Vekil vekalet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekaletle ilişkili olarak aldıklarını vekalet verene vermekle yükümlüdür." düzenlemesine de yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
Kararın (IV/2.) numaralı paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V.SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 20/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.