Logo

1. Hukuk Dairesi2022/6468 E. 2023/2596 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vakıflar Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca, gaipliğine karar verilen ve Hazine adına tescil edilen taşınmazın, vakfı adına tescil edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmazın mülkiyetinin Hazine'ye intikal edip etmediğinin tespiti için gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan eksik araştırmayla hüküm kurulduğu gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına ve istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, dava konusu 786 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ... Vakfından icareli olup, ... kızı ...adına kayıtlı olduğunu, malikinin gaip olması nedeniyle ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1988/125 Esas, 1988/135 Karar sayılı kararı ile taşınmaz malikine kayyım tayin edildiğini, kayyımla idare süresi dolduğundan bahisle açılan ... 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1983/359 Esas, 2000/212 Karar sayılı gaiplik ve tescil davasında verilen karar üzerine taşınmazın davalı Hazine adına tescil edildiğini, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 17. maddesi kapsamında vakfı adına tescil edilmesi gerektiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile ... Vakfı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, vakfiye celp edilip vakfın niteliğinin araştırılması gerektiğini, gaye ve maksadı zail olmuş vakfın, vakıf olma niteliğini kaybedeceğini, vakfın vakfiyesinin bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

... 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.10.2020 tarihli ve 2018/444 E., 2020/532 K. sayılı kararıyla; taşınmazın aslının vakıf olduğu, Vakıflar Kanunu'nun 17. madde şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

... 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; taşınmazın hükmen Hazine adına tescil edildiğini, ... Vakfının dava konusu taşınmaza ait vakfiye örneğinin bulunmadığını, hükme dayanak teşkil eden bilirkişi raporunda 133 numaralı ....61. sayfasında tespit edilen temessük kaydına göre vakfın sahih vakıf olduğu belirtilmiş ise de, mahalli bilirkişi marifetiyle temessük kaydının mahallinde uygulanarak dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi gerektiğini, taşınmazın vakfiyesine göre tespit edilen gayeye göre kullanılıp kullanılmadığının incelenmesi gerektiğini, gayesi zail olmuş vakfın vakıf olma vasfını kaybedeceğini ve bu durumda sahih vakıftan söz edilemeyeceğini, hükme dayanak teşkil eden bilirkişi raporunun noksan ve yetersiz olduğunu, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 17. maddesi gereğince vakıf adına tescil şartlarının gerçekleşmediğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 07.03.2022 tarihli ve 2021/180 E., 2022/318 K. sayılı kararıyla; taşınmazın icareli vakıf taşınmazı olduğu, Vakıflar Kanunu'nun 17. maddesi şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki taleplerini tekrar ile kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, Vakıflar Kanunu'nun 17. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Bilindiği üzere; Vakıf Hukukumuzda, icareteynli ve mukataalı vakıfların kuru mülkiyeti (rekabesi) vakfa, kullanma (tasarruf) hakkı ise mutasarrıfa ait bulunmakta, mutasarrıfın bu hakkı ölmesi üzerine mirasçılarına intikal etmekteydi. Mutasarrıfın mirasçısının bulunmaması halinde ise vakıf mal mahlulen vakfına dönmekteydi. Ne var ki, Medeni Kanun'un kabulünden sonra aynı taşınmaz üzerinde kuru mülkiyet (rekabe) hakkı ile mirasçılara kalan, nesilden nesile geçen tasarruf hakkı gibi iki hakkın varlığı getirilen yeni mülkiyet kuralları ile bağdaşır görülmemiş, vaki vakıf hukukumuzu yeniden düzenleme, Medeni Kanun'un kabul ettiği mülkiyet rejimine uyarlama zorunluluğu doğmuştur. Bu amaçla 2762 sayılı Vakıflar Yasası 05.06.l935 tarihinde kabul edilmiş, 13.06.1935 tarihinde yayınlanmış, 6 ay sonra 13.12.1935 tarihinde yürürlüğe konulmuştur. Söz konusu Kanun ile vakıf taşınmazların icareteyn ve mukataya bağlanması yasaklanmış. daha önce kurulmuş bu tür vakıfların tasfiyesi yoluna gidilmiştir. Söz konusu yasanın özellikle 27, 29 ve 30. maddelerinde özetle (.. mukataalı toprakların ve icareteynli taşınmazların mülkiyetinin yirmi misli bir taviz karşılığında mutasarrıfına geçirileceği on yıl içerisinde taviz vermek yoluyla icareteyn veya mukataa kayıtları terkin edilmemiş olanların mülkiyetinin ise on yıl sonunda kendiliğinden mutasarrıfına geçeceği ve vakfın hakkının ivaza dönüşeceği ) hükme bağlanmıştır. Görülen luzüm üzerine 13.6.1945 tarih 4755 sayılı Yasa ile bu süre 13.12.1955 tarihine kadar on yıl daha uzatılmıştır. Anılan bu vakıf yasalarının hükümlerine göre taviz bedeli ödendikten veya taviz bedeli ödenmese dahi öngörülen yirmi yıllık süre geçtikten sonra vakıf taşınmazların tam mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş, diğer bir söyleyişle vakıf taşınmaz özel mülk, ... malik olmuştur. ... iken malik olan kişilerin mirasçı bırakmadan ölmeleri üzerine taşınmazları TMK'nın 501. (eski 448.md.) maddesi uyarınca son mirasçı sıfatıyla Hazineye kalmıştır. Ancak, yasa koyucu öncesi vakıf olan taşınmazların vakfına (aslına)dönmesini daha uygun görmüş,bazı ayrıcalıklar dışında, Hazineye intikal yolunu kapatmak istemiştir. İşte bu nedenle 22.09.1983 tarihli 2888 sayılı Yasa'nın 2. maddesiyle 2762 sayılı Yasa'nın 29. maddesini değiştirip ayrıca ikinci bir fıkra ekleyerek ... Medeni Kanunu'nun 501. maddesinin Hazinenin mirasçı olacağı yönündeki genel hükmünden ayrılmış "Mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş olan taşınmazlarda maliklerin bu yasanın yürürlük tarihine kadar ölmeleri üzerine son mirasçı sıfatıyla Hazineye intikal edipte bu husus tapu kaydına bağlanmış bulunanlar ayrık bırakılarak işlenmemiş olan taşınmazların mahlulen vakfına rücu edeceği" kuralını getirmiştir. Yukarıda belirtilen yasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, 2888 sayılı Yasa'nın yürürlük tarihi 24.09.1983 tarihinden sonra aslı vakıf olan taşınmazların Hazineye geçmesine yasal olanağın kalmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Öte yandan, daha önce Hazine üzerine oluşan tapu kayıtlarının iptal edilememesi içinde; taşınmazın önce mutasarrıfına geçip özel mülk haline gelmesi, mal sahibinin mirasçı bırakmadan ölmesi ve 2888 sayılı Yasa'nın yürürlüğünden önce tapuda Hazine üzerine yazılması gibi üç koşulun gerçekleşmesi gerekmektedir. Vakıflar Yasası'nın tasfiye hükümlerinin işlemesinden önce vakıf malın kuru mülkiyetinin mutasarrıfa geçtiğinden, mutasarrıfın tam malik sıfatını kazandığından söz edilemez. Anılan Yasa'nın 29. maddesinde açıklanan koşullar gerçekleşmeden, mirasçı bırakmaksızın ölen kişi malik olamayacağı gibi tasarruf hakkı dahi sona ereceğinden taşınmazın mülkiyetinin Hazineye geçtiği ileri sürülemez. Aynı şekilde mutasarrıfı kaçak ve yitik kişi durumuna düşen taşınmazların mülkiyetinin de metruken vakfına dönmesi asıl olup hiçbir surette Hazineye geçmesine yasal olanak yoktur.

Hemen belirtmek gerekir ki; bütün bu yasal düzenlemeleri içerin 2762 Sayılı Vakıflar Kanunu 27.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 sayılı Yasa'nın 80. maddesi ile iptal edilmiş ve yeni 5737 sayılı Yasa'nın 17. maddesi ile “ Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk ve mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.” düzenlemesine yer verilmek suretiyle taşınmazların Hazineye intikal yolunu kapatmış bulunmaktadır. Esasen, anılan bu hükmün kamu düzeniyle ilgili kazanılmış hakları bertaraf etmeyeceği tartışmasız olup, çekişmelerde bu hususun gözardı edilemeyeceği de kuşkusuzdur.

3. Değerlendirme

1-Somut olayda, dava konusu 786 ada 5 parsel sayılı 92 m2 miktarlı bahçeli kargir ev nitelikli taşınmazın ... kızı ...adına kayıtlı iken ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1988/125 Esas, 1988/135 Karar sayılı kararı ile kayıt malikine ... Defterdarının kayyım tayin edildiği, bilahare ... 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.04.2000 tarihli ve 1983/359 Esas, 2000/212 Karar sayılı kararı ile taşınmaz 10 yıldan fazla süre kayyımla idare edildiğinden kayıt malikinin gaipliğine, taşınmazın davalı adına tesciline karar verildiği, kararın 27.06.2000 tarihinde kesinleşerek taşınmazın 14.02.2005 tarihinde davalı adına tescil edildiği, dava konusu taşınmazın kadastro tespiti ile 935 tarihli 505 no.lu tapu kaydına istinaden ... oğlu ... adına tescil edildiği, kütük sayfasına göre ondan mirasçılarına intikal ettiği, izale-i şuyu ile ... kızı ...adına tescil edildiği, Tapu Müdürlüğünden taşınmazın sadece çap kaydının getirildiği, taşınmazın tedavül kayıtları dava dilekçesinde ekli olup tarihlerinin okunaksız olduğu, intikal ve izale-i şuyu evraklarının bulunmadığı, eski tapu kaydında ve kadastro tespitinde nevi hanesinde “... Vakfından icareli” şerhinin bulunduğu, ancak güncel tapu kaydında şerhin yer almadığı anlaşılmaktadır.

2.Mahkemece hüküm vermeye yeterli inceleme ve değerlendirme yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur.

3.Hâl böyle olunca, öncelikle çekişme konusu 786 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ilk tesisinden itibaren dayanak tüm belgelerin ve özellikle taşınmazın ... oğlu ...’tan mirasçılarına intikal ve ... kızı ...adına izale-i şuyu ile tesciline ilişkin evraklarının eksiksiz temini, vakıf şerhinin neden terkin edildiğinin tespit edilmesi, ayrıca kayıt maliki ya da mirasçılarının kimliğinin tespitine ilişkin başkaca bilgi ve belge bulunup bulunmadığının sorulması, getirtilecek belgelerdeki verilerden yararlanmak suretiyle kayıt malikinin nüfus kaydının ve mirasçıları bulunup bulunmadığının Nüfus Müdürlüğünden araştırılması, 5737 sayılı Yasa'nın 17. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığının değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.