"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı Kahta 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 06/09/2018 tarihli ve 2015/638 Esas, 2018/882 Karar sayılı kararın düzeltilerek onanmasına ilişkin Dairenin 23/02/2022 tarihli ve 2021/4070 Esas, 2022/1452 Karar sayılı kararının düzeltilmesi, süresi içerisinde davalı ... temsilcisi tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; hudutları dava dilekçesinde belirtilen yaklaşık 100 dönüm civarındaki taşınmazın, 30 yıldır müvekkili tarafından ekilip biçildiğini, dava konusu yerin evvelinde de imar-ihya edildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
2. Yargılama sırasında davacı vekili 28.11.2013 tarihli dilekçeyle, dava konusu taşınmazın yargılama sırasında idari yoldan Hazine adına tescil edildiği anlaşıldığından, davaya tapu iptali ve tescil davası olarak devam etmek istediklerini beyan etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, özel mülkiyete konu olamayacağını, Mahkemece dava konusu taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup olmadığı hususunda yapılacak araştırma ve inceleme sonunda, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı ... tarafından davaya cevap verilmemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Kahta 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.03.2014 tarihli ve 2011/932 Esas, 2014/184 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın, yargılama sırasında idari yoldan Hazine adına tescil edilmiş bulunan 684 parsel sayılı taşınmazın, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A), (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümleri olduğu, bu bölümlerin davacıya miras yoluyla intikal ettiği ve bu bölümlerde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunun sabit olduğu, bu nedenle dava konusu taşınmaz bölümlerinin bulunduğu yerin, yargılama sırasında idari yoldan Hazine adına tescil edilmiş olmasının hukuken korunmasının olanaklı olmadığı gerekçesiyle;
Davanın kabulüne, fen bilirkişinin 16.04.2013 tarihli raporu uyarınca, dava konusu 684 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının kısmen iptali ile raporda (A), (B) ve (C) harfleriyle gösterilen toplam 62.541,21 metrekarelik bölüme ayrı ayrı parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 04.12.2014 tarihli ve 2014/11585 Esas, 2014/14544 Karar sayılı kararıyla; “ ...usul ve yasaya uygun hükmün onanmasına” dair verilen karara karşı, bu defa davalı ... vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulması üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 26.05.2015 tarihli ve 2015/3757 Esas, 2015/6782 Karar sayılı kararıyla; “Hava fotoğraflarını inceleyen fen bilirkişiler 1985 tarihli hava fotoğrafında (A) harfi ile gösterilen bölüm üzerinde ağaçların gözüktüğünü ancak cinsinin belirlenemediğini bildirmesine rağmen mahkemece bu konuda daha yetkin ve donanımlı jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi marifeti ile ağaçların cinsinin belirlenmesine yönelik rapor alınmadığı, bilirkişilerin 1985 tarihli hava fotoğrafında (B) harfi ile gösterilen bölümde imar-ihyanın bulunmadığı, (C) harfi ile gösterilen bölümde ise imar ve ihyanın bulunduğu, 1999 tarihli hava fotoğrafında ise (B) harfi ile gösterilen kısımda imar ve ihyanın başladığı, (C) harfi ile gösterilen kısımda imar ve ihyanın bulunduğu belirtilmesine rağmen aynı raporda 2011 tarihli uydu görüntüsünde (B) ve (C) harfi ile gösterilen alanlarda imar ve ihyanın başlamadığını bildirmeleri nedeniyle ortaya çıkan çelişkinin usulünce giderilmediği, kendi içinde çelişkili olan rapor hükme esas alınarak karar verildiği, ayrıca taşınmazın batısında dere bulunduğu bildirilmesine rağmen yapılan keşif sırasında jeolog bilirkişi de bulundurulmadığı açıklanarak, Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu, davalı ... vekilinin karar düzeltme istemleri belirtilen nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile 04.12.2014 tarihli ve 2014/11585 Esas, 14544 Karar sayılı onama kararının kaldırılarak hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına” karar verilmiştir.
3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Kahta 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 06.09.2018 tarihli ve 2015/638 Esas, 2018/882 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, 1985 yılına ait hava fotoğrafında fen bilirkişinin 22.03.2018 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen alanda yer yer ağaçların bulunduğu, 1999 yılına ait hava fotoğrafında geniş yapraklı ağaçların bulunduğu, 2011 yılına ait hava fotoğrafında da bu durumun değişmediği, (B-1, B-2, D) ile gösterilen alanda 1985 yılına ait hava fotoğrafında imar-ihyanın bulunmadığı, 1999 ve 2011 yıllarına ait hava fotoğraflarında bu alanlarda imar-ihyanın bulunduğu, (B-3, C-1, C-2, C-3) ile gösterilen alanların güneyinde 1985 yılına ait hava fotoğrafında imar-ihyanın başladığı, 1999 ve 2011 yıllarına ait hava fotoğraflarında bu alanlarda imar-ihyanın bulunduğu, (C-4, C-5) harfi ile gösterilen alanda 1985, 1999 ve 2011 yıllarına ait hava fotoğrafında imar-ihyanın bulunmadığı, yine ziraat bilirkişi raporunda (A, B-1, B-2, D, B-3, C-1, C-2, C-3) harfleri ile gösterilen alanların 1990 yılında imar-ihya edilerek tarım arazisi haline getirildiği, 20 yıldan fazla süredir taşınmazlarda tek yıllık kültür bitki yetiştiriciliği yapıldığının belirtildiği, taşınmazların kadastro çalışmalarından çok önce dededen ve babadan miras yoluyla davacıya intikal ettiği, davacının taşınmazlardaki eklemeli zilyetliğinin 20 yıldan fazla olduğu, taşınmazlar özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olup, taşınmazlarda zilyetlikle iktisap koşullarının davacı lehine gerçekleştiği gerekçesiyle;
Davanın kabulüne, fen bilirkişinin 22.03.2018 havale tarihli raporu uyarınca, eski 684 parselde toplulaştırma çalışması yapıldığı ve taşınmazın ifrazıyla yeni parseller oluştuğu da gözetilerek, 188 ada 1 ve 240 ada 3 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının kısmen iptali ile raporda (A), (B1), (B2), (B3), (C1), (C2), (C3) ve (D) harfleriyle gösterilen toplam 64.119,64 metrekarelik yere ayrı ayrı parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı ... temsilcisi tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı ... temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olmadığını, dava konusu taşınmaz bölümlerinin imar-ihya edilip edilmediği, edilmişse ihya tarihinin ne olduğunun dosya kapsamından anlaşılamadığını, eldeki davada 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, dosya arasına aldırılan ziraat bilirkişi raporlarının, dava konusu taşınmaz bölümlerinin niteliğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresinin ne olduğunu açıklamaktan uzak olduğunu ileri sürerek, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
6. Düzelterek Onama Kararı
Karar, Dairemizin 23.02.2022 tarihli ve 2021/4070 Esas, 2022/1452 Karar sayılı kararıyla; “Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kararın (IV/2.) no.lu paragrafında yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmasına, kararın (IV/3.) no.lu paragrafında yer verilen Mahkeme kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı ... temsilcisinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerektiği, ancak HMK'nın 297/2. maddesi gereğince hakim, yargılama sonunda, davacının talebinin kapsamını da dikkate alarak taraflara yüklenen hak ve borçları açıkça gösterir ve infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde hüküm kurmakla yükümlü olup, kabulüne karar verilen ve hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (C2) ile gösterilen dava konusu taşınmaz bölümü tescil harici bırakılan yer olup, tapu kaydı bulunmadığına göre, infazda tereddüt oluşturacak şekilde iptaline karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, (A), (B1), (B2), (B3), (C1), (C3) ve (D) ile gösterilen taşınmaz bölümlerin, dava konusu hangi parselden ne oranda iptal edileceği açıkça gösterilmeden infazda tereddüte yol açacak şekilde karar verilmesinin de isabetsiz olduğu, yine, Kanunun açık hükmüne aykırılık sebebiyle re’sen yapılan inceleme neticesinde, davanın tapu iptali ve tescil davasına dönüştüğü ve Hazine aleyhine açılan davanın kabul edildiği anlaşıldığına göre, davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, davanın tescil davası gibi değerlendirilmek suretiyle, harcın davacıya yükletilmesi isabetsiz olmakla birlikte bu hususların düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönlerden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerektiği açıklanarak,
Davalı ... temsilcisinin sair temyiz itirazlarının reddine, davalı ... temsilcisinin diğer temyiz itirazlarının, yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile hüküm fıkrasının 2. bendinin hüküm yerinden çıkarılarak yerine "2- Çekişmeli 188 ada 1 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin 22/03/2018 havale tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 17.341,66 metrekarelik; (B1) harfi ile gösterilen 12.422,05 metrekarelik, (B2) harfi ile gösterilen 14.956,77 metrekarelik, (B3) harfi ile gösterilen 4.861,68 metrekarelik, (C1) harfi ile gösterilen 2.815,84 metrekarelik ve (D) harfi ile gösterilen 1.747,19 metrekarelik bölümünün; çekişmeli 240 ada 3 parsel sayılı taşınmazın aynı raporda (C3) harfi ile gösterilen 9.199,46 metrekarelik bölümünün davalı ... adına olan tapu kaydının iptali bu bölümlerin davacı ... adına tapuya tesciline, aynı raporda (C2) harfi ile gösterilen 774,99 metrekarelik taşınmaz bölümünün ayrı bir parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, hüküm fıkrasının 4. bendinin hükümden çıkarılarak yerine 4. bent olarak “Davalı ... harçtan muaf olduğundan davalıdan harç alınmasına yer olmadığına, peşin alınan harcın davacıya iadesine," ibaresinin yazılarak” hükmün bu şekli ile düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
V. KARAR DÜZELTME
1. Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar
Yargıtay düzelterek onama kararına karşı süresi içerisinde davalı ... temsilcisi tarafından karar düzeltme başvurusunda bulunulmuştur.
2. Karar Düzeltme Nedenleri
Davalı ... temsilcisi karar düzeltme dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olmadığını, temyiz aşamasında da temyiz sebeplerinin yeterince incelenmediğini, bu nedenle temyiz sebeplerini tekrarlamak durumunda kaldıklarını ileri sürerek, Yargıtay düzelterek onama kararının kaldırılarak, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; imar-ihya, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.
İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.” hükmünü içermektedir.
3.3. Değerlendirme
1980 yılında Adıyaman ili, ..... ilçesi, ..... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında, dava konusu taşınmaz bölümlerinin bulunduğu yer, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmakla tescil harici bırakılmış; yargılama sırasında 15.03.2013 tarihinde, dava konusu taşınmaz bölümlerini de içine alan yer 684 parsel numarasıyla, 912.628,81 metrekare yüz ölçümlü olarak ham toprak vasfıyla idari yoldan Hazine adına tescil edilmiş; bilahare 15.02.2016 yılında dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde toplulaştırma çalışması yapılmış ve 684 parsel sayılı taşınmazın ifrazıyla ham toprak vasfıyla Hazine adına kayıtlı 188 ada 1 ve 240 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar ile dava dışı taşınmazlar oluşmuştur.
Dosya içeriğine, mahkeme kararında belirtilip, Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirine uygun olmayan sair karar düzeltme istemleri yerinde değildir. Ne var ki, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 26.05.2015 tarihli ve 2015/3757 Esas, 2015/6782 Karar sayılı bozma kararından önce, Mahkemece verilen ilk kararda, fen bilirkişinin 16.04.2013 tarihli raporu uyarınca, dava konusu 684 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının kısmen iptali ile söz konusu raporda (A), (B) ve (C) harfleriyle gösterilen toplam 62.541,21 metrekarelik bölüme ayrı ayrı parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, bu karar yalnızca davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 26.05.2015 tarihli ve 2015/3757 Esas, 2015/6782 Karar sayılı bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne, fen bilirkişinin 22.03.2018 havale tarihli raporu uyarınca, eski 684 parselde toplulaştırma çalışması yapıldığı ve taşınmazın ifrazıyla yeni parseller oluştuğu da gözetilerek, 188 ada 1 ve 240 ada 3 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının kısmen iptali ile raporda (A), (B1), (B2), (B3), (C1), (C2), (C3) ve (D) harfleriyle gösterilen toplam 64.119,64 metrekarelik yere ayrı ayrı parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, bu karar da yalnızca davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Bozma öncesi hükme esas alınan 16.04.2013 tarihli teknik bilirkişi raporu ile bozma sonrası hükme esas alınan 22.03.2018 havale tarihli teknik bilirkişi raporları incelendiğinde; bozma sonrası Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacı adına tesciline karar verilen ve 22.03.2018 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (D) harfi ile gösterilen 1.747,19 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz bölümünün, bozma öncesi hükme esas alınan 16.04.2013 tarihli teknik bilirkişi raporunda, (B) ve (C) harfleri ile gösterilen dava konusu taşınmaz bölümlerinin arasında, tescil harici alanda kaldığı, bu yer davacı tarafından dava konusu edilmediği için teknik bilirkişi raporunda bu yerin harflendirilerek gösterilmediği, Mahkemece bozma öncesi verilen kararın davacı tarafından temyiz de edilmediği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından temyiz edilmeyerek davalı yararına oluşan usulü kazanılmış hakkı zedeleyecek şekilde, bozma sonrası Mahkemece hükme esas alınan 22.03.2018 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (D) harfi ile gösterilen 1.747,19 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz bölümü yönüyle de, davacı lehine hüküm kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmekte ise de, bu hususun düzeltilmesi yargılamanın yeniden yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün ve Dairemizin düzelterek onama ilamının bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ
1. Açıklanan nedenlerle; davalı ... temsilcisinin sair karar düzeltme isteminin reddine,
2. Davalı ... temsilcisinin karar düzeltme isteminin değinilen yönden kabulüne, Mahkemenin 06.09.2018 tarihli ve 2015/638 Esas, 2018/882 Karar sayılı kararının, hüküm fıkrasının 2. fıkrasının 3. satırında yer alan “ ve D” ifadesinin hüküm yerinden çıkarılmasına, aynı fıkranın 4. satırında yer alan “64.119,64” sayısının hüküm yerinden çıkarılarak yerine, “62.372,45” sayısının yazılmasına; yine, Dairemizin 23.02.2022 tarihli ve 2021/4070 Esas, 2022/1452 Karar sayılı düzelterek onama ilamının (IV/6.3.3.) numaralı paragrafında yer alan “ve (D)” ifadesinin ve (VI/2.) numaralı paragrafında yer alan “ve (D) harfi ile gösterilen 1.747,19 metrekarelik” ifadesinin ilamdan çıkarılmasına, Dairemizin 23.02.2022 tarihli ve 2021/4070 Esas, 2022/1452 Karar sayılı düzeltilerek onama ilamının açıklanan şekilde düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı HMK’nın geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 438/7. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.