Logo

1. Hukuk Dairesi2022/6489 E. 2023/3039 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının korkutma nedeniyle yaptığı taşınmaz devrinin iptali ve tescili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının korkutmaya dayalı tapu iptali ve tescil talebinde, Borçlar Kanunu'nun öngördüğü bir yıllık hak düşürücü süreyi geçirmiş olması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

KARAR : Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, paraya ihtiyacı olduğu dönemde faizle para veren davalı ile tanıştığını, 2005 yılında 5.000,00 TL nakit para alarak karşılığında açık senet verdiğini, davalının birkaç ay sonra dava konusu 573 ada 5 parsel sayılı taşınmazını kendisine devretmesini talep ettiğini, bu talebi kabul etmemesi üzerine ölümle tehdit ettiğini, yaşadığı korku nedeniyle üzerinde iki katı evi olan dava konusu taşınmazını davalıya devrettiğini, ayrıca davalının sözleşme yaparak kendi evinde kiracıymış gibi yıllarca kira parası aldığını, aldığı 5.000,00 TL'ye karşılık yıllarca aylık ödeme yaptığını, ancak borcun bitmediğini dile getiren davalının kendisini tehdit ettiğini, ne senedi ne de taşınmazını iade ettiğini, 2017 yılı Ocak ayında kira parasını ödemediğinden bahisle evi boşatmasını talep ettiğini, eşini tehdit ettiğini, yıllarca süren sömürü ve tehditlere dayanamayarak 22.06.2017 tarihinde şikayette bulunduğunu, tehditlerin halen devam ettiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, zamanaşımı süresinin geçtiğini, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, 2005 yılında taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını, satın aldığında davacının dava konusu taşınmazda ikamet ettiğini, bu nedenle bir süre yeni bir yer bulmasını beklediğini, ancak davacının bedelsiz olarak oturmaya devam ettiğini, 2016 yılında kira sözleşmesi yaptığını, davacının sadece 300,00 TL civarında ödeme yaptığını, bunu dışında bir kira bedeli ödemediğini, davacının baskıları nedeniyle alt kattaki kiracı ile de sorun yaşandığını, davacıya ihtarname çektiğini, suç duyurusunun takipsizlikle sonuçlandığını, davacının kötüniyetli olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacının 22.06.2017 tarihinde savcılığa suç duyurusunda bulunduğu, savcılığa suç duyurusunda bulunduğu tarihin, korkunun ortadan kalktığı tarih olarak kabul edildiği ve davanın 1 yıllık hak düşürücü sürede açıldığı, uzun yıllar esaslı korkuya maruz kalan, hatta korkutularak taşınmazları elinden alınan kişinin hiçbir makama başvuru yapmamasının hayatın olağan akışına ters olduğu, temlik öncesinde davalının ya da dava dışı kişilerin davacıyı temlike mecbur bırakacak derecede korkuttukları hususunun kanıtlanamadığı, davacının temlik iradesinin korkutma ile sakatlandığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; somut olayda sadece bir tanık beyanı olmadığını, davalının ... 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/362 Esas, 2012/98 Karar sayılı dosyasında tefecilik suçundan tutukladığını, yapılan yargılamada delil yetersizliğinden beraat kararı verildiğini, davalının bu işleri yaptığını ve sürekli bu tarz davalara mağruz kaldığını, yeterli araştırma yapılmadığını, olayın bütün haliyle değerlendirilmediğini, yıllarca süren, davacıyı ve ailesini etkileyen tehdidin mevcut olduğunu, davalı tanık beyanlarında bile iddialarını doğrular nitelikte beyanlar bulunduğunu, taşınmazın davacıya ait olduğunu, somut delillerin yeterince incelenmediğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden devir tarihi olan 04.03.2005 tarihinden dava tarihine kadar iddiaya konu irade fesadı halinin devam ettiğine ilişkin herhangi bir delil bulunmadığı, devir tarihinden itibaren TBK'nın 39. maddesinde belirtilen 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiği, hak düşürücü sürenin geçirilmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak; hak düşürücü sürenin geçirilmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının taşınmazın devrinden hemen sonra şikayet dilekçesi hazırlattığını, ancak davalının tehdit ederek dilekçeyi elinden aldığını, tanık...'nin beyanında da görüldüğü üzere davalı yanın tehditlerinin devam ettiğini, davacının tehdidin kalmasından itibaren hakkını aramaya başladığını, yıllarca süren, davacıyı ve ailesini etkileyen tehditlerin mevcut olduğunu, hala da devam ettiğini, davacının eşi tarafından alınmış koruma kararları bulunduğunu, hatalı karar verildiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, korkutma (ikrah) hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdire bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 s. ... Borçlar Kanunu'nun (TBK) 37. (818 s. Borçlar Kanun'un (BK) 29.) maddesine göre, bir kimse, karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK'nın 38. (BK'nin 30.) maddesinde belirtildiği üzere korkutmadan (ikrahtan) söz edilebilmesi için, tehdidin sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması, yani sözleşmenin tehdidin yarattığı korku sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir.

Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. (TBK'nın 39. m.) Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için, yerine getirilen edim istihkak davası (tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

31.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.