"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil, bedel davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan tapu iptali ve tescil, bedel davası yargılaması sonucunda davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; duruşma günü olarak saptanan 10.01.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... geldiler.Duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, ... karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan ...’nin maliki olduğu taşınmazları ara malik kullanmak suretiyle davalı oğullarına satış suretiyle devrettiğini, taşınmazların imar uygulamasına tabi tutulup kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu edildiğini, işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu, murisin mal satmaya ihtiyacı olmadığı gibi davalıların da alım güçlerinin bulunmadığını ileri sürerek, 203 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14; 1571 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16; 1571 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16; 1583 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17 no.lu bağımsız bölümler ile 569 parsel, 1541 ada 6, 7; 1633 ada 8, 269 ada 5, 7; 1571 ada 6 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmazsa bedele karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, bir kısım taşınmazların mirasbırakan ile ilgisinin bulunmadığını, Hazine ya da üçüncü kişilerden satış suretiyle edindiklerini, muristen taşınmaz satın almadıklarını, temliklerin muvazaalı olmadığını, işlemlerin gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEMENİN İLK KARARI
... 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04/02/2016 tarihli ve 2009/330 Esas, 2016/22 Karar sayılı kararıyla; muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Dairenin 16/01/2018 tarihli ve 2016/4314 Esas, 2018/279 Karar sayılı kararıyla; “Özellikle yapılan temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazalı olduğu saptanmak suretiyle davanın kısmen kabul edilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalıların bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Diğer temyiz itirazlarına gelince, davacıların miras payları karşılığı ve bu paylara isabet eden değerlerin tespiti bakımından mahallinde uzman bilirkişi heyeti ile keşif yapılarak, davalıların dava dışı paydaşlardan da pay temliki aldığı ve taşınmazın imar uygulamaları ile ifraz ve tevhit işlemlerine konu edildiği dikkate alınarak, miras bırakandan temlik edilen payların ne kadarlık bir kısmının güncel tapu kayıtlarına isabet ettiğinin saptanıp önceki raporlar arasındaki çelişkileri de giderir şekilde denetime elverişli rapor alınması, davacıların bir kısım taşınmazlara yönelik feragat beyanları da dikkate alınarak hükmün ferilerinin de bu doğrultuda oluşturulması, toplanan ve toplanacak delillerin bir bütün olarak değerlendirip hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, çelişkili bilirkişi raporlarına itibar edilerek eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuş, bozma kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulmamıştır.
C. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
... 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/09/2019 tarihli ve 2018/380 Esas, 2019/461 Karar sayılı kararıyla; feragat edilen taşınmazlar yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, diğer taşınmazlar yönünden muvazaa iddiası sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
D. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuş, Mahkemece 18.11.2019 tarihli ek karar ile muhtıraya rağmen eksik temyiz harcı süresinde ikmal edilmediğinden davalıların temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
E. İkinci Bozma Kararı
Dairenin 27/10/2021 tarihli ve 2021/7345 Esas, 2021/6155 Karar sayılı kararıyla; “Somut olayda, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacıların miras paylarına isabet eden kısımların değerleri belirlenirken mirasbırakandan gelen kısımların yüz ölçümü üzerinden hesap yapıldığı görülmektedir. Ne var ki, bozma kararında ve Tapu Müdürlüğünün 11.06.2021 tarihli yazı cevabından kat mülkiyeti kurulu bağımsız bölümlerin hisselendirilmesinin davalıların bağımsız bölümlerdeki hisseleri üzerinden yapılması gerektiği, bağımsız bölümlerin arsa payları üzerinden yapılan bir hisselendirmenin ise infazının mümkün olmayacağına işaret edildiği görülmektedir. O halde, Mahkemece yapılması gereken ..., çekişme konusu taşınmazlarda mirasbırakandan gelen kısımların kabul kapsamına alınan arsa ve bağımsız bölümlere hangi pay oranında yansıdığının denetime elverişli bilirkişi raporu ile tespiti ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bağımsız bölümlerin arsa payına isabet eden kısımların yüz ölçümü üzerinden yapılan hesaba göre hüküm kurulması doğru değildir. Kabule göre de; tazminata ilişkin hüküm fıkralarında davalıların her birinin sorumlu olduğu kısımların belirtilmemesi ve çekişmeli 1541 ada 6 parsel sayılı taşınmazda iptal edilen payın hatalı gösterilmesi de doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuş, bozma kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulmamıştır.
F. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
... 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/07/2022 tarihli ve 2021/506 Esas, 2022/289 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
G. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Ğ. Temyiz Nedenleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece bozma öncesi davalılar lehine hükmedilen vekalet ücretine bozma sonrası yer verilmediğini, yargılama sırasında yapılan itirazların dikkate alınmadığını, bazı taşınmazlar yönünden davalı paylarının yanlış değerlendirilerek sehven paylaştırmaya konu edildiğini, dava konusu 1571 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 2 no.lu bağımsız bölümün davalı ...’e ait olmadığı halde, Mahkemece kabul kapsamına alındığını, davalı ... ile müteahhit ... ... arasında akdedilen 13.01.2005 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği dava konusu bağımsız bölümün davalı ... payına düştüğünü, anılan sözleşmede ...’e 8 adet bağımsız bölüm düşmesine rağmen, dosya kapsamında alınan tüm bilirkişi raporlarında ve gerekçeli kararda, davalı ... adına kayıtlı 9 adet bağımsız bölüm yönünden kabul kararı verildiğini, müteahhitle yapılan sözleşmede davalı ...’e düşen bağımsız bölümlerin 1, 2, 3, 6, 13, 14, 15 ve 16 no.lu bağımsız bölümler olduğunu, Belediye tarafından yapılan numarataj çalışması sonrası taraflar arasında paylaşılan bağımsız bölümlerin numaralarının değiştiğini, sözleşmede yer alan numaralar ile mevcut numaraların farklı hale geldiğini, yeni duruma göre 1, 3, 5, 8 no.lu daireler ile 13, 14, 15, 16 no.lu dükkanların davalı ...’e bunlar dışında kalan 2, 4, 6, 7, 9, 10, 11, 12 no.lu daireler ile 17, 18, 19 ve 20 no.lu dükkanların müteahhit ... ...’e ait hale geldiğini, dava konusu 2 no.lu bağımsız bölümün maliki ...’in taşınmazı 31.11.2006 tarihinde ... ...’e sattığını, 07.04.2022 tarihli bilirkişi raporunda da 2 no.lu bağımsız bölümün davalı ...’e ait olmadığının belirtildiğini, ancak Mahkemece rapora aykırı hüküm tesis edildiğini, taşınmaz değerlerinin yüksek hesaplandığını, tarafların annesi ...’ye bağışlanan dairenin de kabul kapsamına alındığını, bu temlikin dava tarihinden önce yapıldığını, feragat edilen taşınmazlar yönünden davalılar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedildiğini, Mahkemece feragat işleminden önce harcın tamamlatılması gerektiğini, cevap dilekçesi ile dava değerine itiraz ettiklerini ve harcın tamamlatılması gerektiğini beyan ettiklerini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
H. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Muris muvazaasında; 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
2. Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 125/1. maddesi, "Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür." hükmünü içermektedir.
Anılan düzenleme, kendiliğinden (re'sen) gözetilmesi zorunlu bir usul kuralı olup, Mahkemece davacı tarafa seçimlik hakkı hatırlatılarak davayı ne şekilde sürdüreceği sorulmalı ve sonucuna göre işlem yapılmalıdır.
3. Değerlendirme
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1930 doğumlu mirasbırakan ...’nin 22.04.2009 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı kızları ile davalı oğulları ve dava dışı eşi ...’ın kaldığı, mirasbırakan ...’nin maliki ve paydaşı olduğu 461 parsel sayılı taşınmazı 04.06.1991, 352 parsel sayılı taşınmazı 27.01.1995 tarihinde dava dışı ...’i ara malik kılarak, 604 ada 1 ve 4 parsel sayılı taşınmazları ise 13.04.2004 tarihinde davalı oğullarına satış suretiyle temlik ettiği, taşınmazların bir kısmının imar ve tevhit işlemleriyle parsel numaralarının değişip kat karşılığı inşaat sözleşmelerine konu edilerek bağımsız bölümlerin davalılar adına tescil edildiği, bir kısmının dava dışı 3. kişilere temlik edildiği, kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davalı ... adına tescil edilen 1583 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 8 no.lu bağımsız bölümün dava tarihinden sonra 14.01.2022 tarihinde dava dışı...’ye, 1583 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 9 no.lu bağımsız bölümün 10.12.2021 tarihinde dava dışı ...’ye satış yoluyla devredildiği anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca, 1583 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 8 ve 9 no.lu bağımsız bölümlerin yargılama sırasında davalı ... tarafından dava dışı üçüncü kişilere temlik edilmesi nedeniyle 6100 sayılı Kanun'un 125. maddesi hükmü uyarınca, davacı tarafa seçimlik hakkı hatırlatılarak davayı ne şekilde sürdüreceğinin sorulması ve bu yöndeki usulü eksiklik giderildikten sonra toplanan deliller uyarınca işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken değinilen yön üzerinde durulmaksızın yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
V. SONUÇ:
Açıklanan sebeplerle;
Davalıların değinilen yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacılardan alınmasına,
Alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
10/01/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.