Logo

1. Hukuk Dairesi2022/686 E. 2022/3447 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ERZURUM BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - ALACAK

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda;davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davacı vekilinin istinaf buşvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı HMK'nın 353/1.b.2. maddesi gereği kaldırılarak davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenerek gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan babasından intikal eden 5 parsel sayılı taşınmazın resmi işlemlerini gerçekleştirmesi için amcasının oğlu aynı zamanda kız kardeşinin eşi olan dava dışı ...’u vekil tayin ettiğini, anılan vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak bilgisi dışında, el ve işbirliği içinde olduğu kardeşi olan davalıya satış suretiyle temlik edildiğini, kendisine satış bedeli ödenmediğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Yusufeli Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/06/2021 tarihli ve 2021/96 E., 2021/277 K. sayılı kararıyla; davacının ve kız kardeşlerinin kadastro çalışmaları sırasında hatalı tespit gören dava konusu taşınmazdaki hisselerini bedel karşılığı olmaksızın davalıya temlik etmek istedikleri ve temlikin yetkili vekil tarafından davacının iradesine uygun gerçekleştirildiği, davalı ve vekilin kardeş oldukları, vekilin eşi ile davacının kız kardeş oldukları, davacı ile aralarında husumetin bulunmadığı, anılan temliki yapmasında kendisi yararına bir çıkarın olmadığı, taşınmazın satış tarihindeki değerinin 260.193,07 TL olduğu, satış bedelinin ödenmediği, davacının satış bedelinin ödenmemesinden haberdar olduğu, devir ve temlikin davacının iradesine uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf

vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

2.1. Davacı vekili, tanık ...'un vekilin eşi ve davacının kardeşi olduğunu, beyanında davacının taşınmazdaki hissesini bedelsiz olarak devretmek istemediğini beyan ettiğini, kaldırma kararının gereği yerine getirilmediğini, davalı tanığı ...'ın beyanın hükme esas alınamayacağını, davacı tanığı ...'nun vekaletin kötüye kullanıldığına ilişkin beyanına itibar edilmesi gerektiğini, tanık ...'un taşınmazın bedelsiz olarak devredildiğini kabul ettiğini, davalının tapu kaydının hatalı tutulduğuna ilişkin iddiasının açacağı ayrı davanın konusu olduğunu, müvekkilinin hileli davranışlarla kandırıldığını, dava konusu taşınmazın kamulaştırılacağının herkesçe bilindiğini, vekaletnamenin verilmesinden sonra geçen sürenin göz ardı edildiğini, müvekkilinin tapuda yapılacak işlemler nedeniyle vekalet alındığına inandırılarak kandırıldığını, yapılan işlemin iptali gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2.2. Davalı vekili, kararda nispi vekalet ücreti verilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 15/11/2021 tarihli ve 2021/1343 E., 2021/1340 K. sayılı kararıyla; vekilin davalı kardeşine dava konusu taşınmazı vekaletnameye istinaden satış göstermek suretiyle (esasen bedelsiz olarak) devrederek vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözetmediği ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, davalının da yakınlık nedeniyle iyiniyetli olarak kabulünün mümkün bulunmadığı davalı ile vekilin çıkar ve işbirliği içerisinde oldukları davacının öncelikli ve asıl talebi olan tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar vermek gerektiği, yanılgılı hukuki değerlendirme ile davanın reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusu kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK'nın 353/1.b.2. maddesi gereği kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili, dava konusu taşınmazın resmi vekalete dayanarak resmi işlem ile gerçekleştirildiğini, davalının vekaletnamenin tarafı olmayıp, iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu yanı sıra dava konusu taşınmazın kadastro tespiti ile babası ve amcası olan davacının babası adına tespit tescil gördüğünü, ancak davacının babasının taşınmazda hakkı olmadığını bu durumu düzeltmek adına davacı ve diğer mirasçıların dava dışı ...’u vekil tayin ettiklerini, dinlenen mahalli bilirkişilerin de bu durumu teyit ettiklerini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde alacak istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere; Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.

6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 13.386,28 TL bakiye onama harcının davalıdan, alınmasına, 25/04/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olmak üzere karar verildi.