"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, direnme kararı verilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunca kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan ...’in maliki olduğu 349 ada 3 parsel sayılı taşınmazı 10.04.2000 tarihli akitle davalı oğullarına ½’şer paylı olarak satış suretiyle temlik ettiğini, devrin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu, maaşı ve kira geliri olan mirasbırakanın satım ihtiyacı olmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, dava konusu taşınmazda kiracı olarak oturduklarını, babasından kalan miras paylarının davacı dışındaki mirasçılarla bir araya getirilmesi ile dava konusu taşınmazın alınıp anneleri adına tescil edildiğini, taşınmaza üzerinde ... ve bir kat olduğunu, dava konusu yere iki ilave kat ve yeni iki katlı bina daha davacı hariç direk kardeşlerle yaptıklarını, davacının uzun zaman önce ailesinden ayrıldığını, mirasbırakanın ölünceye kadar bakım akdi ile taşınmazı kendilerine devrettiğini, bakım borcunun yerine getirildiğini, öldüğü tarihte davalılar ... ve ...’nın mirasbırakanla birlikte yaşadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.05.2013 tarihli ve 2012/18 E., 2013/303 K. sayılı kararı ile mirasbırakanın çekişme konusu taşınmazı davalılara ölünceye kadar bakma akdinin gereğini yerine getirmek için temlik ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Dairesinin 18.09.2014 tarihli ve 2013/22163 E., 2014/14448 K. sayılı kararı ile "... mirasbırakanın 1932 doğumlu olup, akit tarihinde 68 yaşında bulunduğu, ev hanımı olan murisin eşinden dolayı maaşı ve çekişmeli taşınmazdaki dükkanlardan kira geliri olduğu, üç tane bekâr olan kızları ve yine bekâr olan davalı oğulları ile yaşadığı, bakım ihtiyacında bulunmayan murisle dava dışı birlikte yaşadığı kızlarının ilgilendiği, murisin tek malvarlığı olan ve üzerinde iki adet bina bulunan çekişme konusu taşınmazı oğulları olan davalılara satış suretiyle temlik ettiği, satış bedeli ile gerçek bedel arasında fahiş fark olduğu, murisin satışa ihtiyacı bulunmadığı gibi davalıların murise bakımının da söz konusu olmadığı, öte yandan, murisin dava konusu taşınmazı temlikinden üç gün önce noterde yapmış olduğu ölünceye kadar bakma akdinin muvazaalı işlemi gizlemek için yapıldığı, dolayısıyla devrin bedelsiz olduğu açıktır. Öyleyse, değinilen bu olgular, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde mirasbırakan ...’in dava konusu olan taşınmazı yarı yarıya oğulları davalılara temlikindeki gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olup işlemin muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır. Hâl böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Direnme Kararı
... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.10.2015 tarihli ve 2015/306 E., 2015/475 K. sayılı kararı ile ilk hükümdeki gerekçeler tekrar edilip genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
C.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
D.Hukuk Genel Kurulu Kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.06.2021 tarihli ve 2017/1-1227 Esas, 2021/745 Karar sayılı kararı ile; “... mirasbırakan temlikin yapıldığı tarihte 68 yaşında olup, bakıma muhtaç durumda olmadığı davacı tanık beyanları ile sabittir. Mirasbırakan ölünceye kadar davalılar ile aynı evde yaşamış ise de dava dışı üç kızının da onlarla birlikte yaşadığı, bakım ihtiyacı içinde olmayan murisle sadece davalıların değil kızlarının da ilgilendiği anlaşılmaktadır. Evlatların ileri yaştaki anne ve babalarıyla ilgilenip destek olmaları son derece normal olup, tüm bu açıklamalar kapsamında anneleri ile birlikte yaşayan davalıların gösterdikleri bu bakım ve ilginin normal bir bakımın ötesinde kabul edilerek, temlikin ivazlı olduğu söylenemez. Diğer yandan, çeşitli sebeplerle kendi kişisel ihtiyaçlarını göremeyen, bakım ve gözetime muhtaç olup bakımları ile ilgilenecek kimsesi bulunmayan ve özellikle yaşlı olan kimselerin bir ivaz karşılığında ölünceye kadar bakılıp gözetilmelerini sağlamak amacıyla sözleşme yapmaları mümkündür. Nitekim, 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu’nun (TBK) 611 ve devamı maddelerinde ölünceye kadar bakma sözleşmesi düzenlenmiş ve 611. maddenin birinci fıkrasında, “Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır. Davalılar tarafından tapuda satış şeklinde yapılan devrin gerçek yönünün ölünceye kadar bakma akdi olduğu savunulmuş ise de noterde bu şekilde sözleşme yapan muris ile davalıların aynı şekilde tapu memuru önünde gerçek iradelerine uygun olarak taşınmazı ölünceye kadar bakma akdiyle devretmeleri mümkün iken bunu yapmamış, iradelerini satış olarak açıklamışlardır. Bu durumda murisin ölünceye bakma akdine ilişkin iradesinden döndüğü, davalıların da resmî akitte satış şeklinde yapılan devir karşılığında bir bedel ödediklerini iddia ve ispat etmedikleri gibi davalı tanığı ...’in de bir para alış verişinin yapılmadığını beyan ettiği anlaşılmaktadır. Tapuda gösterilen satış bedeli ile taşınmazın gerçek değeri arasında da fahiş bir fark vardır. Tüm bunlar dışında ev hanımı olan murisin eşinden dolayı aylık aldığı ve çekişmeli taşınmazdaki dükkânlardan kira geliri elde ettiği gözetildiğinde tek malvarlığı olan çekişmeli taşınmazı satma ihtiyacının bulunmadığı da açıktır. Hâl böyle olunca; Hukuk Genel Kurulu çoğunluğu tarafından, özellikle mirasbırakanın kendisi ile birlikte yaşayan ve bekâr olan davalı oğullarını diğer mirasçılarından üstün tutarak, arsa niteliğindeki taşınmazı bedelsiz şekilde davalılara temlik ettiği, tapuda gösterilen satışın gerçek bir satış olmayıp bağış amacıyla yapıldığı, taşınmazın temlikinden önce noterde yapmış olduğu ölünceye kadar bakma akdi ve bu akitteki vasiyetinin de muvazaalı işlemi gizleme amacını taşıyıp, murisin arsayı bedelsiz şekilde davalılara mal etme konusundaki kararlılığını gösterdiği sonucuna varılmıştır. O hâlde, Mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır....” gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.04.2022 tarihli ve 2022/128 E., 2022/252 K. sayılı kararı ile mirasbırakan ölünceye kadar davalılar ile aynı evde yaşamış ise de dava dışı üç kızının da onlarla birlikte yaşadığı, kızlarının da mirasbırakan ile ilgilendiği, davalıların gösterdiği bakım ve ilginin altsoyun yapması gereken normal bir bakımın ötesine geçmediği, somut olaydaki bakım hizmetinin semen niteliği taşımadığı, davalıların satış bedelini ödediğini de ispat edemedikleri, taşınmazın satış değeri ile rayiç değeri arasında fahiş fark bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde, dava konusu taşınmazın davalılar ve dava dışı kız kardeşleri ... ve ...'nın bedel ödeyerek satın aldıklarını, babalarının isteği üzerine anneleri adına tescil ettirdiklerini, ... ve bir kattan oluşan taşınmaz masraflarını kendileri karşılayarak ilaveler yaptıklarını, dava konusu evde beraber yaşadıklarını, mirasbırakana baktıklarını, ölünceye kadar bakım borcunun yerine getirildiğini, satın alındığı tarihte basit bir ... olduğunu, davacıya babası tarafından halen oturduğu evin arsasının alındığını, denkleştirme yapıldığını, bozma gereklerinin maddi hataya dayalı olup olaya uygun olmadığını, ölünceye kadar bakım akdinin tek bir işlemle olacağını bilemediklerinden iki işlem yapıldığını, davacının kötüniyetli olup aynı köyde yaşadığı ve durumu bildiğini, diğer mirasçıların dava açmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunu'nun 706., ... Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
2.Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır.
3. Değerlendirme
1.Temyizen incelenen kararının bozma kararına uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararına uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiş olup, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2.Ancak, dava konusu 349 ada 3 parsel sayılı taşınmaz mirasbırakan ... adına kayıtlı iken davalılar ... ve ...’a 1/2’şer payla temlik edildiğinden, davacının miras payı oranında tapu iptali ve tescile karar verilip, kalan payın davalı üzerinde bırakılması ile yetinilmesi gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde davalılar adına olan kaydın tamamının iptaline karar verilmesi doğru olmamıştır.
3.Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3/2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi gereğince Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2.Davalılar vekilinin temyizi üzerine ve resen yapılan inceleme sonucu, kararın hüküm fıkrasının (2) bendinin hüküm yerinden çıkarılarak yerine 2. bent olarak “Dava konusu ... ili, ... ilçesi, Mimarsinan Mahallesinde bulunan 349 ada 3 parsel sayılı taşınmazda davalı ... adına olan ½ payın davacının miras payı(1/8) oranında iptali ve davalı ... adına olan ½ payın davacının miras payı (1/8) oranında iptali ile davacı adına tesciline, bakiye payın davalılar üzerinde bırakılmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
20.06.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.