"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Kabul/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tapu iptali-tescil ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın bir kısım davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair karar süresi içinde bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenerek gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin hissedarı bulunduğu dava konusu taşınmazlar üzerindeki hissedarlığının giderilmesi hissedarlar arasında karşılıklı olarak pay temliki veya satış yapılarak her hissedara ayrı bir tapu verilmesi amacı ile davalı ...'a Kocaeli 3. Noterliğinin 15/10/2014 tarihli ve 17439 yevmiye numaralı vekaletnamesini verdiğini, vekaletname verildikten sonra uzunca bir zaman müvekkiline vekili tarafından yapılan veya yapılmakta olan işlemler ile ilgili bilgi verilmediğini, vekilinden sağlıklı bilgi alamayan müvekkilinin tapu müdürlüğü nezdinde yaptığı araştırmada bir kısım taşınmazlarının satıldığını gördüğünü, satın alan kişilerin müvekkilinin akrabaları olduğunu ve bir anda tüm taşınmazları satmayacağını bilecek konumda bulunduklarını belirterek davalılara devredilen hisselerin tapusunun iptali ve davacı müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiş; aşamada, taşınmazlardan 84 ve 87 parsel sayılı olanlar bakımından isteğini ıslahen tazminata dönüştürmüştür.
II. CEVAP
1. Davalılar ..., ... ve ..., işlemlerin davacının iradesine ve vekaletnemenin kapsamına uygun biçimde yapıldığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
2. Davalılardan ..., kendisine devredilen 114 nolu parsel hakkındaki davayı kabul etmiş ve anılan davalı hakkındaki dava eldeki davadan tefrik edilmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 12.04.2022 tarihli ve 2021/164-2022/116 sayılı kararında, davalıların davacı ile akraba olmaları nedeniyle bu hisselerin davacıya ait olduğunu bilen ve bilebilecek konumda olan kişiler oldukları, dinlenilen tanık beyanları ile de anlaşıldığı üzere davacıya dava konusu taşınmazlar nedeniyle ödenen bir paranın da bulunmadığı, davacının bedelsiz olarak davalılara devir yapılmasını kabul etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi, taraflar arasında dava konusu taşınmazların davalılara bedelsiz olarak devredileceğine ilişkin herhangi bir yazılı anlaşmanın da bulunmadığı, davalı ... tarafından davacının tüm hisselerinin devredilmesi ve karşılığında da davacıya herhangi bir ödemenin yapılmamasının ve diğer davalıların da bu durumu bilmesinin iyi niyetle bağdaşmayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ..., , ... ve ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, davacının iddialarının ispatlanamadığı, vekaletnamenin vekalet verenin talimatına uygun olarak kullanıldığı; ayrıca, vekalet veren ile vekil arasında olan ilişki nedeniyle kendilerine husumet yöneltilemeyeceği belirtilerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 22.09.2022 tarihli ve 2022/1272-1226 Esas, Karar sayılı kararında; dava konusu taşınmazlardaki davacı hisselerinin vekil aracılığıyla davalılara devredildiği, davalıların davacı ile akraba olmaları nedeniyle bu hisselerin davacıya ait olduğunu bilen ve bilebilecek konumda olan kişiler oldukları, davacıya dava konusu taşınmazlar nedeniyle ödenen bir bedelin bulunmadığı, davacının bedelsiz olarak davalılara devir yapılmasını kabul etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu; buna göre, davalı ...'in vekillik görevini tam ve eksiksiz yerine getirmediği, diğer davalıların ise iyi niyetli sayılamayacağı anlaşıldığından İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne dair karar verilmesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ..., , ... ve ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
İstinaf dilekçesindeki savunmalar tekrarlanarak kararın bozulması istenilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil ve tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bilindiği üzere, Türk Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu ... unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan ... sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
2. Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
3. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, (III) ve (IV/C.) no.lu paragraflarda gösterilen gerekçelere göre yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar ..., , ... ve ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 44.769,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına,
23.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.