"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/18 E., 2021/227 K.
DAVALILAR : ..., Hazine, ...
DAVA TARİHİ : ...
HÜKÜM/KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki tescil istekli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 20.02.2017 tarih, 2016/18178 Esas, 2017/998 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sırasında davanın kabulüne karar verilmiş; kararın davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine; Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; ... köyünde bulunan ve kadastro çalışmaları sorasında tespit harici bırakılan yaklaşık 20.000 m2 yüz ölçümlü taşınmazın 40 yılı aşan bir süredir malik sıfatıyla davacı tarafından kullanıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, 12.06.2012 tarihli celsede taleplerinin fen bilirkişi raporunda (A), (B), (D) harfleriyle gösterilen yerlere ilişkin olduğunu, (E), (F), (H), (L), (M), (N) ve (C) harfiyle gösterilen kısımlara yönelik taleplerinden feragat ettiklerini bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalı Maliye Hazinesi temsilcisi; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde kadastro çalışmalarının 1993 yılında yapılmış olduğunu, davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, ayrıca zilyetlikle kazanım şartlarının davacı lehine oluşmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 07.05.2013 tarih, 2011/81 Esas ve 2013/131 Karar sayılı kararı ile; fen bilirkişi raporunda (D) harfi ile ve mor renkli gösterilen taşınmaz yönünden imar ve ihya olgusunun gerçekleştiği ve davacıya ait 1526 parsele bitişik olarak davacı tarafından davasız ve aralıksız en az 20 yıldır kullanıldığı, zilyetlikle kazanım koşullarının davacı lehine oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne; krokide (A), (B), (C), (E), (F), (H), (L), (M), (N) harfleriyle gösterilen taşınmazlara yönelik dava eldeki davadan tefrik edildiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 28.04.2014 tarih, 2014/6916 Esas, 2014/4887 Karar sayılı kararı ile; Hazine yanında taşınmazın bulunduğu ... Köyü Tüzel Kişiliğinin de yasal hasım olduğu, davada taşınmazın bulunduğu ... Köyü Tüzel Kişiliğinin yer almadığı, taraf teşkilinin sağlandıktan sonra karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 28.03.2016 tarih, 2014/431 Esas, 2016/84 Karar sayılı kararı ile; fen bilirkişi raporunda (D) harfi ile ve mor renkli gösterilen taşınmaz yönünden imar ve ihya olgusunun gerçekleştiği ve davacıya ait 1526 parsele bitişik olarak davacı tarafından davasız ve aralıksız en az 20 yıldır kullanıldığı, zilyetlikle kazanım koşullarının davacı lehine oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne; krokide (A), (B), (C), (E), (F), (H), (L), (M), (N) harfleriyle gösterilen taşınmazlara yönelik dava eldeki davadan tefrik edildiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
D. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
E. İkinci Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 17.10.2019 tarih, 2019/3743 Esas, 2019/5321 Karar sayılı kararı ile; 19.02.2016 tarihli keşifte dinlenen davacı tanıklarının beyanları ile ilk keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının birbiri ile çeliştiği, yine 2. keşifte dinlenen tanıkların yaklaşık 40 yılı aşkın süredir taşınmazın davacı tarafından zilyetliğinde bulundurulduğu şeklindeki beyanlarının da 1976 ve 1984 tarihli hava fotoğraflarında taşınmazda her hangi bir zilyetlik olmadığı yönündeki tespit karşısında soyut nitelikte olduğu, Mahkemece bu çelişkiler üzerinde durulmadığı, bilirkişi ve tanık ifadeleri arasındaki çelişkilerin giderilmediği, dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğrafı bulunup bulunmadığının araştırılmadığı, çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde davacının iktisaba elverişli zilyetliğinin bulunup bulunmadığının somut olarak ortaya koyulamadığı, tefrik edilerek başka esaslara kaydedilen dava dosyaları getirtilerek sözü edilen dosyalardaki delillerden de yararlanılmadığı, eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiği gerekçesi ile karar bozulmuştur.
F. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Temyize Konu Karar
Mahkemenin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmaz üzerinde imar ihya olgusunun gerçekleştiği, taşınmazın tarımsal kullanıma uygun olduğu, taşınmazın ikinci sınıf tarım arazisi niteliğinde olduğu, davacıya ait 1526 parsele bitişik olması nedeniyle bu parselle birlikte davasız ve aralıksız en az 20 yıldır kullanıldığı, zilyetlikle kazanım koşullarının davacı lehine oluştuğu gerekçesi ile davanın (D) harfli kısım yönünden kabulüne; krokide (A), (B), (C), (E), (F), (H), (L), (M), (N) harfleriyle gösterilen taşınmazlara yönelik dava, eldeki davadan tefrik edildiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz talebinde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; hatalı değerlendirme ile karar verildiğini, dava konusu yerin özel mülkiyete konu edilemeyeceğini, davacı tarafından ileri sürüldüğü gibi bir kullanım olmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına itibar edilemeyeceğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro çalışmaları sonucu tespit harici bırakılan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri, 4721 sayılı TMK'nın 713/1 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 297 nci maddesi
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan yerin 1967 yılında tespit harici bırakıldığı, davanın 2011 yılında açıldığı, 30.04.2012 tarihli fen bilirkişi raporunda davacının dava konusu ettiği kısımların (A), (B), (C), (D), (E), (F), (H), (L), (M), (N) harfiyle gösterildiği, (A) harfi ile işaretli kısmın 1117 parsel sayılı taşınmazın içinde kaldığı, (C) harfi ile gösterilen kısmın ... yolunda kaldığı, (B) ve (D) harfleri ile gösterilen kısımların tescil harici bırakılan alanda kaldığı, (E), (F), (H), (L), (M) ve (N) harfi ile gösterilen kısımların ise dava dışı parsellere isabet ettiği davacı vekilinin 12.06.2012 tarihli duruşmada taleplerinin fen bilirkişi raporunda (A), (B), (D) harfleriyle gösterilen yerlere ilişkin olduğunu belirttiği, Mahkemece (D) harfi ile gösterilen kısım yönünden yargılamanın eldeki dava üzerinden yürütülmesine, kalan kısımlar yönünden açılan davanın tefrikine karar verildiği; Palu Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/194 Esas, 2012/133 Karar sayılı kararı ile (A) ve (B) harfleri ile gösterilen kısımlar yönünden HMK’nın 12 inci maddesi gereğince yetkisizlik kararı verildiği, Kovancılar Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.05.2013 tarih, 2012/302 Esas, 2013/312 Karar sayılı kararı ile (A) harfi ile gösterilen kısma ilişkin davadan feragat edildiği, (B) harfi ile gösterilen kısma ilişkin iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği ve kararın onanarak 20.06.2014 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir.
2. Eldeki davaya gelince; 07.05.2012 tarihli ziraat bilirkişisi raporunda dava konusu (D) harfi ile gösterilen kısımda buğday ekili olduğu ve taşınmazın %8-10 eğimli olup 2. sınıf tarım arazisi vasfında olduğunun belirtildiği; 02.03.2016 tarihli ziraat bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda (D) harfi ile gösterilen taşınmazın diğer parseller ile bütünlük arz ettiği, taşınmazın %3-5 eğimli olup 2. sınıf tarım arazisi vasfında olduğu, uzun yıllardır işlendiği ve tarımsal faaliyetin yapıldığı, imar ihya olgusunun tamamlandığının belirtildiği; 04.03.2016 tarihli jeodezi ve fotogrametri bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda 1976 ve 1984 yıllarında (D) harfi ile gösterilen alanda ekili dikili bir yerin bulunmadığı, parsel sınırlarının oluşmadığı, imar ihya yapılmadığının belirtildiği, 17.10.2019 tarihli bozma kararından sonra düzenlenen 17.05.2021 tarihli ziraat bilirkişi raporunda dava konusu yerde uzun yıllardır tarımsal faaliyetin yapıldığının belirtildiği, 17.05.2021 tarihli jeodezi ve fotogrametri bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda 1967 yılında dava konusu yerde herhangi bir kullanımın bulunmadığı, sınırların oluşmadığı, 1976 yılında A1 ile gösterilen 1087,86 m2lik kısımda kullanım olduğu ve (A) harfi ile gösterilen kısmın eski 571 parsel ile bir bütün olarak kullanıldığı, 1984 ve 2002 yıllarında A1 ve A2 ile gösterilen kısımlarda kullanım ve imar ihya olduğu, (A) harfi ile gösterilen kısmın eski 571 parsel ile bir bütün olarak kullanıldığının belirtildiği, 15.04.2021 tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen dava konusu 3778,31 m2'lik kısmın 14.01.2016 tarihinde ihdasen davalı Hazine adına tescil edilen 1567 parsel içinde kaldığının saptandığı, ayrıca 1567 parselin de dahil edildiği 2016 yılında yapılan imar uygulaması sonucunda (A) harfi ile gösterilen dava konusu taşınmazın bir kısmının imar uygulaması ile oluşan 519, 520 ve 529 adalara isabet ettiği, kalan kısmının ise yol olarak bırakılan alanda kaldığının belirtildiği; 26.04.2012 tarihli keşifte dinlenen mahalli bilirkişiler ... ve ... ile tanıklar... ve ...’nin dava konusu yerde davacının tapuda adına kayıtlı taşınmazı dışında ekip biçtiği başka bir taşınmazı olmadığını ifade ettikleri, tanıklardan ...’in ise davacının 1526 parselin güneyindeki 1447 parsele doğru olan kısımda kullandığı bir yer olduğunu belirttiği, fen bilirkişi raporunda bu yerin (N) harfi ile gösterilen alanda kaldığının anlaşıldığı, 28.04.2014 tarihli ilk bozma kararından sonra yapılan 19.06.2016 tarihli ikinci keşifte dinlenen tanıkların ise dava konusu (D) harfi ile gösterilen kısma ilişkin olarak davacının bu yeri arpa buğday ekerek uzun yıllardır kullandığını bildirdikleri, mahalli bilirkişi beyanına başvurulmadığı, 17.10.2019 tarihli ikinci bozma kararından sonra yapılan 19.03.2021 tarihli keşifte ise bir önceki keşifte tanık sıfatı ile dinlenen mahalli bilirkişiler ... ve...’in dava konusu yerin 20 yılı aşan bir süredir davacı tarafından ekilip biçildiğini ifade ettikleri görülmüştür.
Öte yandan, (D) harfi ile gösterilen dava konusu kısmın hemen altındaki 1526 parselin geldisi olan 571 parsel sayılı taşınmazın ... adına tespit edildiği, tespite itiraz edilmesi üzerine Kadastro Mahkemesinin 1970/489 Esas, 1977/352 Karar sayılı kararı ile 571 parselin mera olarak sınırlandırılmasına karar verildiği ve kararın 04.05.1978 tarihinde onanarak kesinleştiği, davacı ...’ın 571 parsel için 25.04.1988 tarihinde kadastro öncesi nedene dayalı olarak açtığı davada, Palu Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/138 Esas 1990/41 Karar sayılı kararı ile davacının taşınmazı 1959 yılında ...’dan satın aldığı, o tarihten beri taşınmazı kendisinin kullandığı, dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiği ve kararın onanarak 08.02.1991 tarihinde kesinleştiği, 571 parsel sayılı taşınmazın hükmen davacı adına tescil edildiği, ifraz ve satış işlemleri sonucunda 1526 parsel olarak tarla vasfı ile davacı ve dava dışı kişiler adına paylı olarak kayıtlı olduğu, 2016 yılında yapılan imar uygulaması ile kaydının kapatıldığı anlaşılmıştır.
3. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’nın 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümküdür.
4. Somut olayda; Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda dava konusu taşınmaz üzerinde imar ihya olgusunun gerçekleştiği, taşınmazın tarımsal kullanıma uygun ve ikinci sınıf tarım arazisi niteliğinde olduğu, davacıya ait 1526 parsele bitişik olması nedeniyle bu parselle birlikte davasız ve aralıksız en az 20 yıldır kullanıldığı, zilyetlikle kazanım koşullarının davacı lehine oluştuğu gerekçesi ile davanın (D) harfli kısım yönünden kabulüne karar verilmişse de, bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirilmediği gibi yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır.
5. Şöyle ki, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini belirlemede en iyi yöntem hava fotoğrafı incelemesi olup, 04.03.2016 tarihli jeodezi ve fotogrametri bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda 1976 ve 1984 yıllarında (D) harfi ile gösterilen alanda ekili dikili bir yerin bulunmadığı, parsel sınırlarının oluşmadığı, imar ihya yapılmadığının belirtildiği, 17.05.2021 tarihli raporda ise 1976 yılında A1 ile gösterilen 1087,86 m2'lik kısımda kullanım olduğu, 1984 ve 2002 yıllarında A1 ve A2 ile gösterilen kısımlarda kullanım ve imar ihya olduğu, (A) harfi ile gösterilen kısmın eski 571 parsel ile bir bütün olarak kullanıldığının belirtildiği, her iki raporun birbiri ile çeliştiği, ayrıca 17.05.2021 tarihli raporda dava konusu yerin A1 ve A2 olarak ayrıldığı, 1976 yılında A1 ile gösterilen kısımda kullanım olduğunun açıklandığı ancak aynı yıla ilişkin olarak (A) harfi ile gösterilen kısmın eski 571 parsel ile bir bütün olarak kullanıldığının belirtildiği, sonuç olarak iki rapor arasındaki çelişki giderilmediği gibi 17.05.2021 tarihli rapordaki A1 ve A2 ile olarak gösterilen kısımlara ilişkin yapılan tespitlerin ek rapor alınarak açıklığa kavuşturulmadığı, taşınmazın imar-ihyasının ne şekilde yapıldığı ve ne zaman tamamladığının yeterli derecede araştırılmadığı, yukarıda ayrıntılı olarak yer verilen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları arasındaki çelişkilerin de giderilmediği tespit edilmiştir.
6. Diğer taraftan; 15.04.2021 tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen dava konusu 3.778,31 m2'lik kısmın 14.01.2016 tarihinde ihdasen davalı Hazine adına tescil edilen 1567 parsel içinde kaldığı, 1567 parselin de dahil edildiği 2016 yılında yapılan imar uygulaması sonucunda (A) harfi ile gösterilen dava konusu taşınmazın bir kısmının imar uygulaması ile oluşan 519, 520 ve 529 adalara isabet ettiği, kalan kısmının ise yol olarak bırakılan alanda kaldığı tespit edilmesine rağmen dava konusu yerin imar uygulaması sonucu hangi parsellere gittiği saptanmadan infazı mümkün olmayacak şekilde hüküm tesis edilmiştir.
7. Hâl böyle olunca; mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi, ziraat bilirkişisi ve 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılması, keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmaz bölümlerinin öncesinin kime ait olduğu, kimden kime intikal ettiği ve ne şekilde kullanıldığı, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmiş ise imar-ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, beyanlar arasındaki çelişkinin HMK’nın 261 inci maddesi gereğince giderilmesi; ziraat mühendisi bilirkişiden taşınmaz bölümünün toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, üzerindeki bitki örtüsünü, imar-ihyaya konu edilmişse özellikle imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş renkli fotoğraflarını içerir, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli raporı alınması; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kurulundan hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme yaptırılmak suretiyle dava konusu taşınmaz bölümünün sınırını ve niteliğini, imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi ve üzerlerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini, süresini belirtir ve önceki raporları da irdeler şekilde rapor alınması; fen bilirkişine dava konusu yerin imar uygulaması sonucu hangi parsellere gittiğini gösterir rapor düzenlettirilmesi; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine temsilcisinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğ tarihinde itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
10.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.