"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı asil tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı asil dava dilekçesinde; davalılar ile kardeş olduğunu, babaları muris ...’ın okuma yazmasının olmamasından ve yaşlılığından faydalanan davalıların murise ait taşınmazları adlarına tescilini sağladıklarını, taşınmazlardan 165 ada 6 ve 8 parsel sayılı taşınmazların davalı ...’e, 166 ada 14 parsel sayılı taşınmazın davalı ...’a devredildiğini, tespit edemediği diğer taşınmazların ise Mahkeme tarafından tespit edilmesi gerektiğini ileri sürerek, hissesi olan taşınmazların kendisine verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar ..., ...ve ... cevap dilekçelerinde; mirasbırakanlarının sağlığında bütün mallarını tüm çocuklarına eşit olarak dağıttığını, davacının da kendisine düşen payları aldığını ve satarak bedelini harcadığını, murisin adına kayıtlı paylaşımı yapılmayan taşınmazlar olduğunu, davalı ... cevap dilekçesinde, dava konusu 14 parsel sayılı taşınmazı dava dışı ...isimli şahıstan bedeli karşılığında satın aldığını, davalı ... cevap dilekçesinde, murisin sağlığında tüm taşınmazlarını paylaştırdığını, davacının kendisine verilen taşınmazı az bulmasından dolayı bu davayı açtığını, hasta olan babalarına kendilerinin baktığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 21.06.2016 tarihli ve 2016/30 Esas, 2016/105 Karar sayılı kararıyla; davacının talebinin Sulh Hukuk Mahkemesinde açılacak ortaklığın giderilmesi davası ile karşılanabileceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı asil temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Daire'nin 04.03.2020 tarihli ve 2016/17169 Esas, 2020/1557 Karar sayılı ilamında, "Somut olayda, dava dilekçesinin içeriğinden davacının talebinin ne olduğu hususunun anlaşılamamış, ayrıca ön inceleme duruşmasında mahkemece, tarafların anlaşamadıkları hususların, dayanılan hukuki sebep ya da sebeplerin nelerden ibaret olduğu, isteğin ne olduğu saptanmamış; gerekçeli kararda da yanlış hukuki nitelendirme yapılarak talebin ortaklığın giderilmesi davası ile neticelendirilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hâl böyle olunca; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimine göre, yukarıda anılan ilke ve düzenlemeler ışığında davadaki uyuşmazlık konusunun, dayanılan hukuki sebep ya da sebeplerin neler olduğunun açık bir şekilde belirlenmesi, buna göre hukuki nitelemenin yapılarak uygulanacak yasa hükmünün tespit edilip uygulanması suretiyle bir inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, Mahkemece 20.04.2022 tarihli 9. celsenin ara kararı ile davacıya keşif harç ve giderlerini yatırmak üzere kesin süre verildiği, verilen kesin süreye rağmen davacı tarafından harç ve giderlerin Mahkeme veznesine yatırılmadığı, davacının bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı, keşif ve bilirkişi incelemesi yapılamadığından dava değerinin ve eksik harcın belirlenemediği bu nedenle davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar
karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı asil temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı asil temyiz dilekçesinde özetle; HUMK'un ilgili maddeleri uyarınca kendisine ek süre verilmesi, beyanının ve imzasının alınması gerektiğini, Mahkemece verilen sürenin kesin olmadığını, kesin süre olduğunu bildiği takdirde gerekli ödemeyi yapmış olacağını, şu aşamada keşif için gerekli parayı bulduğunu, keşif giderini yatırmak istediğini ileri sürerek, Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Bu sürelerin bazılarını kanun bizzat belirlerken bir kısmını işin özelliğine, tarafların durumlarına göre belirlemesi için hakime bırakmıştır. Kanuni süreler açıkça belirtilen ayrıcalıklar dışında kesindir. Bu nedenle 6100 sayılı HMK. nun 90. (1086 sayılı HUMK.nun 159.) maddesinde açık hükmünde belirtildiği gibi kanunun tayin ettiği süreler hakim tarafından azaltıp çoğaltılamaz. Buna karşın, 6100 sayılı HMK. nun 94. (1086 sayılı HUMK.nun 163.) maddesine göre hakimin belirlediği süreler ise kural olarak kesin değildir.
2. Hakim tayin ettiği süreyi henüz dolmadan azaltıp çoğaltacağı gibi, süre geçtikten sonra tarafın isteği üzerine yeni bir süre tanıma yoluna da gidebilir. Bu takdirde verilen ikinci süre kesindir. Ancak, hakim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Kesin sürenin tayin edilmesi halinde, karşı taraf yararına usuli kazanılmış hak doğacagı da kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, ister kanun, isterse hakim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur.
3. Böylece kesin sürenin kaçırılması; o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, bazen davanın kaybedilmesine dahi neden olmaktadır. Bu itibarla geciken adaletin de bir adaletsizlik olduğu düşüncesinden hareketle, davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere düzenlenen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Öncelikle, kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir. Bunun yanında verilen süre yeterli, emredilen işler, gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca hakim, süreye uyulmamanın sonuçlarını açıkça anlatmalı, tarafları uyarmalıdır. Öte yandan, kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde gereği, hakim tarafından hemen yerine getirilmelidir. Düzenlemeleri mevcuttur.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı HUMK uygulanacağı davalar yönünden HUMK'nın 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı asilin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
03.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.