"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/261 E., 2021/150 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 24.10.2023 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde, temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldi, temyiz eden davalı vekili gelmedi. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı İdare; görev, yetki ve sorumlulukları içerisine giren bir çok tesis, işletme ve kuruluşun mülkiyet, araç ve gereçleri ile birlikte Mersin Valilik makamınca 6360 sayılı Kanun'un uygulanmasına yönelik olarak Devir Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonunca Mersin Büyükşehir Belediyesine devredildiğini, dava konusu 1873 parsel sayılı taşınmazın Mersin Büyükşehir Belediyesi adına devri gerekirken tapuda cins tashihi yapılmadığı, halen topraklık ve tarla olarak göründüğü için, Devir Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonunca sehven hataya düşülerek Silifke Belediyesi adına devrinin yapıldığını ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile Mersin Büyükşehir Belediyesi adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 15.05.2015 tarihli ve 2015/315 E.- 2015/445 K. sayılı kararıyla; dava konusunun, tahsis komisyonu kararının iptali olup, davanın 3533 sayılı Yasa gereği hakem usulü ile görülüp karara bağlanması gereken ihtilaflardan olduğu ve hakem sıfatıyla bakılması gerektiği gerekçesiyle Hakem Sıfatıyla dosyaya bakmakla görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmiş, davacının temyizi üzerine; 3533 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesine göre hakem tarafından verilen kararların temyiz edilebilme niteliği olmayıp aynı kanunun 6/2 maddesi gereğince sadece 30 gün içinde kararı veren hakeme itiraz edilmesi mümkün olduğu gerekçesiyle ek kararla davacı vekilinin temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 11.02.2019 tarih ve 2016/4597 E.- 2019/827 K. sayılı kararıyla ; "...Hemen belirtmek gerekir ki, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun temyize ilişkin yürürlükteki 427. maddesi gereğince, mahkemelerden verilen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabileceği açık olup mahkemece verilen kararın HUMK'nın 427. maddesi uyarınca temyizi kabil nihai kararlardan olduğu kuşkusuzdur. Dolayısıyla 3533 sayılı Kanun'un 6/2 maddesi gereğince temyiz isteğinin reddine ilişkin ek karar kaldırılarak işin esası ile ilgili temyiz incelemesine geçildi. Bilindiği üzere, 3533 sayılı Yasa değişikliğe uğramadan önce; 5519 sayılı Yasa'nın 1. maddesinde öngörüldüğü üzere taşınmazların sicile tescilinde Genel Mahkemelerin görevli olması hali hariç, 3533 sayılı Yasa'nın 1. maddesi kapsamındaki tüm kamu kurum ve kuruluşlar arasındaki çekişmelerin niteliği ne olursa olsun hakem mahkemesi sıfatıyla çözüme bağlanması gerekmekte idi. Ne varki, 3.7.2003 tarihinde kabul edilip 19.7.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Yasa'nın 24. maddesiyle 3533 sayılı Yasa'nın 4. maddesi hükmü değiştirilmiş, taşınmazın aynı ile ilgili çekişmeler bu maddenin kapsamı dışına çıkartılarak çekişmelerin genel mahkemelerde çözüme kavuşturulacağı hükme bağlanmıştır. Bir başka söyleyişle taşınmazın aynına yönelik çekişmelerde 4916 sayılı Yasa değişikliği ile hakemin görevi son bulmuştur. Öte yandan, görev kuralı kamu düzeni ile ilgili olup mahkemelerce davanın her aşamasında kendiliğinden (res’en) gözetilmesi gereken bir usul kuralıdır. Hal böyle olunca; işin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması yerinde değildir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, 5747 sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanunun 1/33 üncü maddesinde Atayurt ilk kademe belediyesinin tüzel kişiliği kaldırılarak mahalleler ile birlikte Silifke Belediyesine katıldığı ve Silifke ilçesinin de Mersin Büyükşehir Belediyesine bağlandığının sabit olduğu, Silifke Belediyesi sınırları içerisindeki davaya konu ... ilçesi, ... köyü, ... mevkiindeki 11.062,50 m2 yüzölçümlü 1873 parsel numaralı gayrimenkulün toptancı hali olarak kullanıldığı, 5216 sayılı Kanun'un Büyükşehir Belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları başlıklı 7 nci maddesinin 1 inci fıkrasının t bendinde "Her çeşit toptancı hallerini ve mezbahaları yapmak, yaptırmak, işletmek veya işlettirmek imar planında gösterilen yerlerde yapılacak olan özel hal ve mezbahalarda ruhsatlandırmak ve denetlemek" görevinin büyükşehir belediyesine ait olduğunun hüküm altına alındığı, dolayısıyla davaya konu 1873 parsel numaralı taşımazın Mersin Büyükşehir Belediyesi yetki sınırları içinde kaldığının tespit edildiği, davacı ... Belediyesi'nin bu taşınmazların adına tescilini talep edebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; karara esas alınan bilirkişi raporunun hukuka aykırı olduğunu, bilirkişilerin yeterince inceleme yapmadan sanki kamulaştırma dosyası gibi rapor düzenlediklerini, raporda dava konusu taşınmazın tamamının hal olarak kullanılıp kullanılmadığı, hal olarak kullanılan yerin m2'si, hal olarak kullanılmayan yerin toplam yüzölçümü gibi somut tespitler yapılmadan sadece değere dair yapılan tespitin hukuka aykırı olduğunu, değer tespitinin fahiş olduğunu, dava konusu taşınmazın imar planına göre hangi amaca özgülendiğine dair hiçbir tespit ve teknik araştırma yapılmadığını, söz konusu yerin toptancı hali olarak kabulü için öncelikle imar kanunu araştırması yapılmasının zorunlu olduğunu, Mersin Valiliği Devir Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonunun dava konusu taşınmazı Silifke Belediyesine devrettiğini, dava konusu işlemlerinin dayanağının bir idari işlem olduğunu ve bu idari işleme karşı Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından idari dava açılmadığını, davadaki harç ve dava değerinin yüksek belirlendiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705 inci, 1022/1 inci, 1023 üncü, 1024/2 nci, 1025 inci maddeleri; 6360 sayılı sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi Ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa’nın geçici 1 inci maddesinin 8 inci fıkrası; 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 7/1 inci maddesinin t bendi.
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 1873 parsel sayılı 11.062,50 metrekare yüzölçümlü, topraklık ve tarla vasıflı taşınmaz Mersin Atayurt Belediyesi adına kayıtlı iken 03.06.2014 tarihli tashihen devir işlemi ile davalı ... Belediyesi adına kayıtlı hale geldiği, eldeki davanın davacı ... Belediyesi tarafından davalı ... adına yapılan devir işleminin yolsuz olduğu belirtilmek suretiyle tapu iptali ve tescil istemli olarak açıldığı anlaşılmaktadır.
2.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
3.Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın, HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla HUMK'un 438 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 113.421,26 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,
21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalıdan alınmasına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.