Logo

1. Hukuk Dairesi2022/7271 E. 2023/4234 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle yapılan taşınmaz devri nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin temyiz incelemesi.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay'ın önceki bozma kararında, vekil ve onunla işbirliği içinde hareket ettiği kabul edilen davalı aleyhine tazminata hükmedilmesi gerektiği belirtildiği halde, Bölge Adliye Mahkemesince bu husus gözetilmeyerek eksik incelemeyle hüküm kurulduğu anlaşıldığından, ilk derece mahkemesi kararı da kaldırılmış sayılarak tazminatın doğru hesaplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1494 E., 2022/840 K.

DAVA TARİHİ : 11.09.2015

HÜKÜM/KARAR : Ret / Kısmen kabul - kısmen ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Saray (Tekirdağ) Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/443 E., 2018/236 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen Vekalet Görevinin Kötüye Kullanılmasından kaynaklanan tapu iptali - tescil ve tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının sürekli Saray ilçesine gelemediğinden güven duygusu içerisinde hareket ederek davalı annesi ... Ökten'e vekaletname verdiğini, annesinin, kız kardeşi davalı ... ile birlikte hareket ederek vekalet görevini kötüye kullandığını, davacıya babasından miras kalan Tekirdağ ili, Saray ilçesi, Büyükyoncalı mahallesi 1326 parsel sayılı taşınmazdaki miras payını taksim sözleşmesiyle önce kız kardeşi ...'ye devrettiğini, bu olayı öğrenmesi üzerine annesini vekaletten azlettiğini, azledilme olayından 6 gün sonra kız kardeşi ...'nin bu yeri üçüncü kişi konumundaki davalı ...'a muvazaalı olarak devrettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazda davalı ...'a yapılan satışın iptali ile davacının miras payı oranında davacı adına kayıt ve tesciline, iptal - tescil talepleri kabul edilmediği takdirde taşınmazın değeri üzerinden şimdilik 10.000,00 TL tazminatın satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ...'den tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin 28.03.2018 tarihli ve 2015/443 Esas, 2018/236 Karar sayılı kararıyla; Davalı ... 'in vekalet görevini kullanırken davacının yararına ve iradesine uygun hareket etmediği, davalı ...'nin de diğer davalının kızı olması nedeniyle bu durumdan haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu nedenle davalı ...'nin de davacının uğradığı zarardan sorumlu olduğu, davalı ... yönünden kötü niyetin kanıtlanamadığı gerekçesiyle;

Davalı ... açısından davanın reddine,

Davalılar ... ve ... Ökten yönünden davanın kısmen kabulü ile 14.437,50 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ... 'den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin 07.09.2018 tarihli tashih kararıyla; "28.03.2018 tarih ve 2015/443 Esas, 2018/236 Karar sayılı kararın 2 numaralı hüküm fıkrasının "Davalılar ... ve ... Ökten yönünden davanın kısmen kabulü ile 72.187,50 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ... Ökten'den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine," olarak tashihine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 31.12.2019 tarihli, 2018/1924 Esas, 2019/1954 Karar sayılı kararıyla "...Somut olayda, davacının murisi ...'in babası olan kök muris Hakkı Ökten'in tüm mirasçıları arasında düzenlenen miras taksim sözleşmesi gereğince davacı adına vekaleten hareket eden davalı ...'nin tüm mirasçılar arasında yapılan rızai taksim sözleşmesine uygun olarak işlem yaptığından vekalet görevinin kötüye kullandığından söz edilemeyeceği" gerekçesiyle davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne HMK'nın 353/1.b.2 nci maddesi uyarınca kararın ve tahsis şerhinin kaldırılmasına, davanın esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 23.06.2021 tarihli ve 2020/1649 Esas, 2021/3499 Karar sayılı kararıyla; '' Davacının vekili sıfatıyla davalı annesi ...’nin imzalamış olduğu miras taksim sözleşmesi gereğince davacıya verilen pay ile diğer mirasçılara verilen paylar nazara alındığında vekilin vekil edenin iradesine uygun davrandığının kabulü mümkün değildir. Hal böyle olunca, davanın vekil ... ve vekille işbirliği içerisinde hareket ettiği kabul edilen ... yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir." gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

1- Davalı ... hakkındaki davanın reddine,

2- Davalılar ... ve ... Ökten yönünden tazminat davasının kısmen kabulü ile 14.437,50 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ... Ökten'den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince alınan kök bilirkişi raporunda taşınmazın devir tarihi değeri 288.750,00 TL bulunmuş olup, 1/4 oranında hesap yapılması gerektiği gerekçesi ile itiraz edildiğini, yine davanın, 1/4 miras payına isabet eden 72.187,50 TL üzerinden ıslah edildiğini, dava değerinin 72.187,50 TL'ye yükseltildiğini, İlk Derece Mahkemesince bilirkişi raporundaki basit hesap hatasının yeni bir ek rapor alınmasına gerek olmadığı kanaatinde olunması sebebi ile yeni bir ek rapor alınmadan davanın kabulüne karar verildiğini, İlk Derece Mahkemesince hesap hatasının fark edilmesi üzerine tashih kararı verilerek doğru tutar üzerinden hükmün tashih edildiğini, tashih kararının hukuka uygun olduğunu, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 23.06.2021 tarihli, 2020/1649 E., 2021/3499 K. sayılı bozma kararında İlk Derece Mahkemesince verilen tashih kararının hukuka aykırı bulunmadığını ve bozmaya konu edilmediğini, davacı tarafın bu konuda usuli kazanılmış hakkı bulunduğunu, davalı ... ile diğer davalı ... Öktenin akrabalık durumları belli olup aynı evde yaşadıkları da dikkate alındığında davalıların bir arada hareket ettiklerini, davalı ...'in de diğer davalılar ile birlikte hareket ettiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 504/1 inci ve 506 ncı maddeleri.

4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 2 nci ve 3 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bilindiği üzere, 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun (TBK) temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. TBK'da sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1). Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'da daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'da benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

2. Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

3. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

4. Somut olayda, dava konusu 1326 parsel ile dava dışı 348 ve 3683 parsel sayılı taşınmazlar kök mirasbırakan ... adına kayıtlı iken ölümü ile 07.09.2010 tarihli intikal işlemi ile davacı ..., davalı ... ve ... ile dava dışı mirasçılarına intikal ettiği, aynı resmi senette iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete çevrildiği ve rızai taksim işlemi yapıldığı, buna göre 348 parsel sayılı taşınmazın tamamı 9 pay itibar edilerek 1/9’ar paylar davalı ... ile davacı ..., 1/9 pay dava dışı ..., 3/9’ar paylar ise dava dışı Mualla ve Saide adlarına, 3683 parsel sayılı taşınmaz 2 pay itibar edilerek eşit şekilde dava dışı ...ve... adlarına, çekişme konusu 1326 parsel sayılı taşınmaz ise 5 pay itibar edilerek davalı ... ile dava dışı....ve... adlarına kayıtlı hale geldiği, 07.09.2010 tarihli resmi senetteki tüm işlemlerde davacı ... adına Saray Noterliği’nin 16.07.2010 tarihli ve 4641 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile vekil olarak tayin ettiği annesi davalı ...’nin hareket ettiği, yine tüm mirasçılar arasında imzalanan (ve yukarıda belirtildiği şekilde tapuya aktarılan) “Rızai Taksim Sözleşmesidir” başlıklı 24.08.2010 tarihli belgenin de davacı ... adına vekaleten davalı annesi tarafından imzalandığı, davalı ...’nin dava konusu 1326 parsel sayılı taşınmazdaki 1/5 payını 12.08.2015 tarihli satış işlemi ile diğer davalı ...’a, onun da yargılama aşamasında 20.09.2016 tarihinde satış yolu ile dava dışı Demiral Gayrimenkul A.Ş. ne temlik ettiği, bu nedenle aşamada davacının, taşınmazın bedelinin tahsiline karar verilmesini istediğini bildirdiği anlaşılmaktadır.

5. Bozmaya uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Dairemiz bozma kararında davanın vekil ... ve vekille işbirliği içerisinde hareket ettiği kabul edilen ... yönünden kabulüne karar verilmesi ve tazminata hükmedilmesine değinildiği anlaşılmıştır.

6. Hal böyle olunca; Bölge Adliye Mahkemesi kararın kaldırılmasıyla ilk derece mahkemesi kararının da kaldırılmış olduğu, kazanılmış hakkın söz konusu olmayacağı gözetilmek suretiyle tazminatın doğru şekilde hesaplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının talep hâlinde temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.09.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.