Logo

1. Hukuk Dairesi2022/7415 E. 2023/120 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitinden sonraki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında, kadastro mahkemesinde görülmekte olan davanın sonucunun beklenip beklenmemesi gerektiğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasında, dava konusu taşınmazın mülkiyetinin belirlenmesi için kadastro mahkemesinde görülmekte olan davanın sonucunun beklenmesi gerektiği, yerel mahkemece bu husus gözetilmeden hüküm kurulması doğru olmadığından karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Ret

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 24.01.2018 tarihli ve 2017/242 Esas, 2018/37 Karar sayılı kararın onanmasına ilişkin olan Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 09.04.2021 tarihli ve 2018/4335 Esas - 2021/3495 Karar sayılı kararının düzeltilmesi, süresi içerisinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... ve müşterekleri vekili dava dilekçesinde; hudutları dava dilekçesinde belirtilen 4 parça taşınmazın müvekkillerinin murisinden geldiğini, murisin 1954 yılında vefatı ile taşınmazların mirasçılarına kaldığını, eklemeli şekilde 35 - 40 yıldır müvekkilleri tarafından kullanılmasına rağmen bölgede yapılan toprak tevzi çalışmaları sırasında taşınmazların Hazine adına tespit edildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların Hazine adına olan tapu kayıtlarının iptali ile taşınmazlara yapılan müdahalenin men’ine ve taşınmazların müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine vekili tarafından davaya cevap verilmemiş; bilahare Hazine vekili duruşmalardaki beyanında, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Diğer davalılar tarafından davaya cevap verilmemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.04.1993 tarihli ve 1989/703 Esas, 1993/95 Karar sayılı kararıyla; dava dilekçesinin 1, 2 ve 3. sırasında yazılı taşınmazların bulunduğu yerde kadastro çalışması yapıldığı ve taşınmazların 365 ada 4, 526 ada 3 ve 530 ada 10 parsel numaralarını aldığı gerekçesiyle; bu taşınmazlar yönüyle Mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde dosyanın yetkili ve görevli Cihanbeyli Kadastro Mahkemesine gönderilmesine, davanın bu taşınmazlar yönüyle tefrikine karar verilmiş; karar temyiz edilmeksizin 01.11.1993 tarihinde kesinleşmiştir.

Dava dilekçesinin 4. sırasında yazılı taşınmaz yönüyle, Mahkemenin 1993/159 Esas sayılı dosyasında yargılamaya devam olunmuş, Mahkemenin 09.06.1995 tarihli ve 1993/159 Esas, 1995/182 Karar sayılı kararıyla; taşınmazın bulunduğu yerde kadastro çalışması yapıldığı ve taşınmazın 890 ada 10 parsel numarasını aldığı gerekçesiyle; Mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde dosyanın yetkili ve görevli Cihanbeyli Kadastro Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; karar temyiz edilmeksizin 09.10.1995 tarihinde kesinleşmiştir.

Dava konusu 365 ada 4, 526 ada 3 ve 530 ada 10 parsel sayılı taşınmazlar yönüyle, Cihanbeyli Kadastro Mahkemesinin 1993/94 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında, ... 02.12.1997 havale tarihli dilekçeyle, dava konusu taşınmazların davacılara ait olduğunu, 1976 yılında yapılan taksimle 365 ada 4 parsel sayılı taşınmazın davacılardan ...’ye düştüğünü, ...’ın da 01.07.1996 tarihli senetle taşınmazı kendisine sattığını ileri sürerek, taşınmazın tespitinin iptali ile adına tesciline karar verilmesi istemiyle davaya müdahale talebinde bulunmuştur. Mahkemenin 03.03.1998 tarihli ve 1993/94 Esas, 1998/4 Karar sayılı kararıyla; aradaki fiili ve hukuki irtibat sebebiyle, davanın Mahkemenin 1995/51 Esas sayılı dosyasındaki dava ile birleştirilmesine karar verilmiştir.

Dava konusu 890 ada 10 parsel sayılı taşınmaz yönüyle, Cihanbeyli Kadastro Mahkemesinin 1995/51 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında, Mahkemenin 03.04.2002 tarihli kararıyla, müdahil ... tarafından 01.07.1996 tarihli satış senedine dayanıldığı, kadastro tespitinden sonra ... haklardan kaynaklanan davalara bakmakla görevli mahkemelerin genel mahkemeler olduğu gerekçesiyle; müdahil ...’un davasının eldeki davadan tefriki ile ayrı esasa kaydına karar verilmiş; Mahkemenin 30.06.2004 tarihli ve 1995/51 Esas, 2004/32 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 526 ada 3, 530 ada 10 ve 890 ada 10 parsel sayılı taşınmazlar yönüyle, taşınmazların davacıların murisi tarafından haliden açıldığı 1948 yılından, toprak tevzi çalışmaları sonucunda Hazine adına tapu kaydının oluştuğu 1963 yılına kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddi ile taşınmazların Hazine adına tesciline, 365 ada 4 parsel sayılı taşınmaz yönüyle ise, taşınmazın askı ilanının yaptırılmamış olması sebebiyle karar kesinleştikten sonra davanın tefriki ile yeni esasa kaydedilerek, yargılamaya yeni esas üzerinden devam edilmesine karar verilmiş; karar, Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle 27.11.2009 tarihinde kesinleşmiştir.

Müdahil ...’un Kadastro Mahkemesinin 1995/51 Esas sayılı dosyasından tefrik edilen davası yönüyle; Cihanbeyli Kadastro Mahkemesinin 2002/10 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 24.12.2002 tarihli ve 2002/10 Esas, 2002/14 Karar sayılı kararıyla; kadastro tespitinden sonra ... haklardan kaynaklanan davalara bakmakla görevli mahkemelerin genel mahkemeler olduğu gerekçesiyle; Mahkemenin görevsizliğine, görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş; karar temyiz edilmeksizin 06.06.2003 tarihinde kesinleşmiştir.

Görevsizlik kararı üzerine Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda, Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.07.2012 tarihli ve 2003/1214 Esas, 2012/403 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamına göre, Asliye Hukuk Mahkemesince Cihanbeyli Kadastro Mahkemesine görevsizlik kararı verilmeden önce, Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/703 Esas sayılı dosyasında 26.06.1990, 05.06.1992, 06.11.1992 ve 02.04.1994 tarihlerinde 4 kez dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olduğu gerekçesiyle; davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Bozma Kararı

Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 22.11.2016 tarihli ve 2016/14811 Esas, 2016/9302 Karar sayılı kararıyla; “davanın, kadastro tespitinden sonraki hukuki nedene dayandığı, somut olayda, davacının bayii olduğunu iddia ettiği ... ile arkadaşları tarafından kadastro tespitinden önce 13.10.1989 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada, bayii ... dava konusu taşınmazın, murisi olan ... İnevi'den kaldığı ve kazandırıcı zamanaşımı ile zilyet olduğu iddiasıyla dava açtığı, yargılama devam ederken 1989 tarihinde yapılan kadastro sonucunda dava konusu taşınmazın 365 ada 4 parsel numarası altında tespit edildiği ve davanın, dava konusu taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlenmesi nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarıldığı, davacı ...’un 02.12.1997 tarihli dilekçe ile Kadastro Mahkemesinde davalı olan taşınmazı, o dosya davacısı ...'den haricen satın aldığı iddiasına dayanarak asli müdahale talebinde bulunduğu, dava konusu taşınmazın kadastro tespiti sırasında Asliye Hukuk Mahkemesinde davalı olması nedeniyle tespit tutanağının malik hanesi boş bırakılması gerekirken Hazine adına tespit edilmiş ise de, malik hanesi hukuken boş hükmünde olup, malik hanesinin sehven doldurulmasının hukukça değer taşımayacağı, bu durumda, 3402 sayılı Kanunu'nun 30. maddesi gereğince re'sen araştırma kuralının geçerli olacağının kuşkusuz olduğu, eldeki davada, tespitten önce genel mahkemede dava açan ...'den satın alındığı iddiasına dayanıldığına göre; uyuşmazlığın çözümü için 3402 sayılı Kanun'un 30. maddesi uyarınca Kadastro Mahkemesince gerçek hak sahibi re'sen belirlendikten sonra davacı ...'un davasının görülecek olduğunun kuşkusuz olduğu, o halde daha evvel aktarılan dava dosyasının sonucunun beklenilmesi gerekirken; Kadastro Mahkemesine aktarılmadan evvel davacının bayii olan ...'nin davayı takip etmemesi sonucu 26.06.1990, 05.06.1992, 06.11.1992 ve 02.04.1994 tarihlerinde 4 kez işlemden kaldırıldığı ve davacı ...'un da ...'den satın almaya dayanması nedeniyle, bu işlemden kaldırma kararlarının davacı ...'i de bağlayacağı gerekçe gösterilerek açılmamış sayma kararı verilmiş olmasının isabetsiz olduğu, kaldı ki, anılan işlemden kaldırma kararlarının tümünün; tutanak düzenlendikten sonra ve dolayısıyla Kadastro Mahkemesinin görevli olduğu tarihlerde verilen kararlar olup, Mahkemece süresi içerisinde davanın Kadastro Mahkemesine devredilmemiş olmasının, davacı aleyhine değerlendirilmesinin dahi isabetsiz olduğu, hal böyle olunca; mahkemece ... tarafından ve Kadastro Mahkemesinde görülmekte olan davanın sonuçlanıp sonuçlanmadığı araştırılarak, sonuçlanmadı ise sonucunun beklenilmesi, sonuçlandı ise anılan Kadastro Mahkemesi dosyasının işbu dosya arasına alınarak birlikte değerlendirilmesi; bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar

Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 24.01.2018 tarihli ve 2017/242 Esas, 2018/37 Karar sayılı kararıyla; Cihanbeyli Kadastro Mahkemesinin 1995/51 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında, mahallinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişilerin, dava konusu 365 ada 4 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili bilgi sahibi olmadıklarının anlaşıldığı, bu nedenle bu aşamada eldeki dosyada keşif yapılmasına gerek görülmediği, yine Cihanbeyli Kadastro Mahkemesinin 1995/51 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda davacıların davasının reddine karar verildiği, eldeki davada davacı ...’ın zilyetlikle iktisap koşullarını yerine getirdiğini de ispat edemediği, buna bağlı olarak davacının dava konusu taşınmazda hak sahibi olamayacağı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.

D. Bozma Kararı Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

E. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin karar vermek için yeterli olmadığını, Mahkemece yalnızca Kadastro Mahkemesinin 1995/51 Esas sayılı dosyasında, dava dışı diğer taşınmazlarla ilgili olarak ret kararı verilmesi nedeniyle eldeki davanın reddine karar verildiğini ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

F. Onama Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 09.04.2021 tarihli ve 2018/4335 Esas, 2021/3495 Karar sayılı kararıyla, dosya içeriğine, Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına karar verilmiştir.

V. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar

Yargıtay onama kararına karşı süresi içerisinde davacı ... vekili tarafından karar düzeltme başvurusunda bulunulmuştur.

B. Karar Düzeltme Nedenleri

Davacı vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; Mahkemece Kadastro Mahkemesinin 1995/51 Esas sayılı dosyasında, dava dışı diğer taşınmazlarla ilgili olarak ret kararı verilmesi nedeniyle eldeki davanın da reddine karar verildiğini ancak söz konusu dosyada, eldeki davada dava konusu olan 365 ada 4 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak bir karar verilmediğini, eldeki davada delillerin de toplanmadığını ileri sürerek, onama kararının kaldırılarak kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; kadastro tespitinden sonraki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 165/1. maddesi; “Bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir.” hükmünü içermektedir.

3. Değerlendirme

1. Kadastro sonucunda Konya ili, Cihanbeyli ilçesi, Karşıyaka Mahallesi çalışma alanında bulunan 365 ada 4 parsel sayılı 90.100,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, toprak tevzi çalışmaları sonucunda Hazine adına oluşan tevzi parseli içerisinde kaldığı gerekçesiyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.

2. Mahkemece, Cihanbeyli Kadastro Mahkemesinin 1995/51 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında, mahallinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişilerin, dava konusu 365 ada 4 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili bilgi sahibi olmadıklarının anlaşıldığı, bu nedenle bu aşamada eldeki dosyada keşif yapılmasına gerek görülmediği, yine Cihanbeyli Kadastro Mahkemesinin 1995/51 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda, davacıların davasının reddine karar verildiği, eldeki davada davacı ...’ın zilyetlikle iktisap koşullarını yerine getirdiğini de ispat edemediği kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de, Mahkemece bozma kararının gerekleri yerinde getirilmediği gibi, varılan sonuç da dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır.

Somut olayda, davacının bayii olduğunu iddia ettiği ... ile müşterekleri tarafından kadastro tespitinden önce 13.10.1989 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılmış, yargılama devam ederken dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde 1989 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda, dava konusu taşınmaz 365 ada 4 parsel numarası altında tespit edilmiş ve dava, dava konusu taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmış, yargılama sırasında ... 02.12.1997 tarihli dilekçe ile dava konusu taşınmazı ...'den haricen satın aldığı iddiasına dayanarak asli müdahale talebinde bulunmuştur.

Hükmüne uyulan bozma ilamında; eldeki davada, dava konusu 365 ada 4 parsel sayılı taşınmazın davacı tarafından tespitten önce genel mahkemede dava açan ...'den satın alındığı iddiasına dayanıldığına göre, uyuşmazlığın çözümü için öncelikle 3402 sayılı Kanun'un 30. maddesi uyarınca Kadastro Mahkemesince taşınmazın gerçek hak sahibinin kim/kimler olduğu re'sen belirlendikten sonra davacı ...'un davasının görülecek olduğunun kuşkusuz olduğu, o halde Mahkemece daha evvel aktarılan dava dosyasının sonucunun beklenilmesi gereğine değinildiği halde, Mahkemece az yukarıda açıklanan gerekçe uyarınca davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir.

Hal böyle olunca; dava konusu 365 ada 4 parsel sayılı taşınmaza ilişkin Kadastro Mahkemesinde görülmekte olan davanın sonuçlanıp sonuçlanmadığı araştırılmalı, sonuçlanmamış ise sonucu beklenilmeli, sonuçlanmış ise anılan Kadastro Mahkemesi dosyası işbu dosya arasına alınarak birlikte değerlendirilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekirken, sehven onandığı anlaşılmakla, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 09.04.2021 tarihli ve 2018/4335 Esas, 2021/3495 Karar sayılı onama ilamının ortadan kaldırılmasına ve hükmün yukarıda belirtilen nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ

Açıklanan sebeplerle;

Davacı ... vekilinin karar düzeltme isteğinin 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 440. maddesi uyarınca kabulüne, az yukarıda belirtilen gerekçelerle Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 09.04.2021 tarihli ve 2018/4335 Esas, 2021/3495 Karar sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına, hükmün açıklanan nedenlerle 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Peşin alınan karar düzeltme harcı ile temyiz aşamasında alınan harcın davacıya iadesine,

12.01.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.