Logo

1. Hukuk Dairesi2022/7461 E. 2023/439 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın ölünceye kadar bakma akdiyle yaptığı temliklerin muris muvazaası içerip içermediği.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın 1989 ve 2007 yıllarında yaptığı iki ayrı ölünceye kadar bakma akdiyle davalıya taşınmazlarını devretmesi olayında; 1989 yılındaki temlikin geçerli olduğu, ancak 2007 yılındaki temlikte mirasbırakanın mal kaçırma amacı güttüğünün anlaşıldığı gözetilerek, ilk temlik yönünden davanın reddine, ikinci temlik yönünden ise davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmeyerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle duruşma günü olarak saptanan 24.01.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan annesi ...’nin maliki olduğu 2683 ve 341 parsel sayılı taşınmazlardaki hisselerini 27/02/1989 tarihinde, 261 parseldeki hissesini 19/09/2007 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile mirastan mal kaçırma amacıyla oğlu davalıya temlik ettiğini, bu durumdan yeni haberdar olduğunu, murisin davalıya taşınmazları devrettiği tarihte bakıma ihtiyacının olmadığını, ölümüne yakın hastalandığını ve 1 ay süre ile tüm çocuklarının murise baktığını, davalının murisi evinden çıkararak bu evi kiraya verdiğini ve kira gelirini hangi ay kim baktı ise o çocuğunun aldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazlardaki davalı hisselerinin iptali ile payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, murisin 2015 tarihinde 95 yaşında vefat ettiğini, murise 1987 yılından 2003 yılına kadar kendisi tarafından bakıldığını, her türlü bakımının kendisi ve kız kardeşleri olan ..., ... ve ... tarafından üstlenildiğini, davacının ve diğer kardeşlerinin murise hiç bakmadıklarını, mirasbırakan annelerinin 2004 yılında fizik tedavisi için hastaneye yattığı dönemde 45 gün süre boyunca davalının eşinin muris ile ilgilendiğini, bu nedenlerle murisin kendisine bakan çocukları adına davalı ile 18/09/2007 tarihinde ölünceye kadar bakma sözleşmesi düzenlediğini, davacının bu sözleşmeden aynı tarihte haberdar olduğunu, yine mirasbırakanın tüm mal varlığını oğluna devrettiğine ilişkin iddianın doğru olmadığını, murisin aynı köyde başka taşınmazlarının da bulunduğunu, bu taşınmazları geçmişte satarak bedelini tüm çocuklarına paylaştırdığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 14.07.2021 tarihli ve 2018/250 E., 2021/354 K. sayılı kararıyla; tanık beyanlarından, murise çocuklarının başlarda dönüşümlü olarak baktığı, ancak sonrasında kız kardeşler ve davalı arasında bakımın devam ettiğinin anlaşıldığı, murisin diğer çocuklarının ise murisin bakımından davalı ...'nin sorumlu olduğunu ve ...'nin evinde öldüğünü beyan ettikleri, murisin gerçek iradesinin mal kaçırmak olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı ile muris arasında iki farklı tarihte ölünceye kadar bakma sözleşmesi düzenlendiğini ve murisin tüm mal varlığı olan 9 adet taşınmazını davalıya devrettiğini, ilk ölünceye kadar bakma sözleşmesinin yapıldığı dönemde (1989 senesi) murisin herhangi bir sağlık problemi olmadığı gibi ... tarafından bakılmasının da söz konusu olmadığını, hatta tanık beyanları incelendiğinde bahse konu sözleşmenin yapıldığının diğer mirasçılardan saklandığının görüleceğini, 2003 yılı sonrasında ise murisin rahatsızlandığını ve yine davacı ve davalı tanıklarının beyanına göre murise ölünceye kadar davalı ve diğer üç kız kardeşin baktığını, ayrıca temlik edilen şeyin geliri ile hizmet karşılığı arasında ... bir nisbetin bulunması gerektiğini, büyük bir servetin nakline yol açacak şekilde bir muameleye başvurulmasının gerçek anlamıyla ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak kabul edilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 11.10.2022 tarihli ve 2021/2252 E. - 2022/1622 K. sayılı kararı ile davacının muvazaa iddiasını ispat edemediği, davanın reddine karar verilmiş olmasının dosya kapsamına uygun düştüğü, davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ölünceye kadar bakım akdinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına Yasa'nın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.

Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.

Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden ; 1920 doğumlu mirasbırakan ...'nin 16.03.2015 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı oğlu ..., davalı oğlu ... ve dava dışı mirasçıları ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'in kaldıkları, murisin adına kayıtlı dava konusu 2683 ve 341 parsel sayılı taşınmazlardaki payları ile dava dışı 359-2756- 347- 846- 364 ve 645 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını 27.02.1989 tarihli, çekişme konusu 261 parsel sayılı taşınmazdaki 8/32 payını ise 19.09.2007 tarihli ölünceye kadar bakım akdi ile davalı oğlu ...'a temlik ettiği, temlik edilen taşınmazların murisin tüm malvarlığını oluşturduğu anlaşılmaktadır.

2. Muris tarafından 1989 yılında yapılan ölünceye kadar bakım akdi ile davalıya devredilen taşınmazlar yönünden, murisin amacının mirastan mal kaçırma olmadığı, mirasbırakan ...'un kendisine bakılmasını temin etmek amacıyla söz konusu temlikleri yaptığı gözetildiğinde 27.02.1989 tarihli ölünceye kadar bakım akdi ile davalıya devredilen taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacının bu hususa yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

3. 19.09.2007 tarihinde yapılan ölünceye kadar bakım akdi ile davalıya devredilen çekişme konusu 261 parsel sayılı taşınmaz yönünden yapılan değerlendirmede ise; muris tarafından 1989 yılında ölünceye kadar bakım sözleşmesi yapılıp, yeterince malvarlığı davalıya temlik edilmesine rağmen, 2007 yılında ikinci bir bakım akdi yapılarak en kıymetli taşınmazının davalıya temlik edilmesindeki amacın mirastan mal kaçırma olduğu göz ardı edilerek bu taşınmaz yönünden de davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.

4. Hal böyle olunca, çekişme konusu 261 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalıdan alınmasına,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.01.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.