Logo

1. Hukuk Dairesi2022/7496 E. 2023/7378 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen mera vasfındaki taşınmazın davacılar tarafından zilyetlikle iktisap edilip edilmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların, toprak tevzi çalışmaları yapıldığı 1957 yılına kadar 20 yıllık zilyetlik süresini doldurduklarına dair yeterli delil bulunmadığı ve zilyetlikle iktisap şartlarının oluşmadığı gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/557 E., 2022/609 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gürün Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/137 E., 2022/53 K.

Taraflar arasındaki sınırlandırmanın iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I .DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde, ... ilçesi ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 101 ada 77 parsel sayılı taşınmazın içerisinde yaklaşık 25 dönümlük kısmın mera vasfı ile davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, oysa bu yerin davacılar ve babası tarafından nizasız fasılasız ve malik sıfatıyla bitişikte bulunan davacıların malik olduğu 101 ada 61 parsel sayılı taşınmaz ile birlikte kullanıldığını ileri sürerek mera olarak yapılan sınırlandırmanın iptali ile davacılar adına tapuya tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazın kadim mera olduğunu, özel mülkiyete konu olmayacağını, kamu orta mallarının kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla iktisap edilemeyeceğini, davacıların zilyet olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu bölümün ziraat bilirkişi heyetinin hazırladığı raporda toprak yapısı ve bitki örtüsü itibariyle davacıya ait 101 ada 61 parsel ile bütünlük gösterdiği, evveliyatı itibariyle toprak yapısı ve bitki örtüsü olarak tarla vasfında olduğu, mera parseli ile bu bakımdan ayrıştığının tespit edildiği, jeodezi mühendisinin hazırladığı raporda ise 1955-1985-1999 yıllarında çekilmiş hava fotoğraflarında dava konusu bölümün imar-ihyasının yapılmış olduğu, toprak yapısı itibariyle kültür arazisi olduğu, davacıya ait 101 ada 61 parsel ile bir bütün olarak gözüktüğünün belirtildiği, dava konusu yer üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlikle kazanılması için gerekli ve yeterli süreye ilişkin zilyetliğin sürdürüldüğü, dava konusu yerin uzun yıllar emek ve çaba gösterilerek imar-ihyasının yapılmış olduğu, TMK ve Kadastro Kanunu'nda belirtilen zilyetlikle kazanım şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli 101 ada 77 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 16.777,15 m2'lik kısmının tapu kaydının iptali ile davacılar adına miras payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle, eksik araştırma ve uygulama ile karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu 101 ada 77 sayılı parselin krokisinde (A) harfi ile gösterilen bölümünün öncesinde davacıların babasına ait olduğu ve kullanıldığı, sonrasında davacılar tarafından kullanılmaya devam edildiği, malik sıfatı ile 20 yılı aşkın zilyet bulundukları, taşınmazın komşu şahıs parselleri ile bir bütünlük arz ettiği ve aynı özellikte bulunduğu, mera olmadığı, böylece davacılar yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinde öngörülen zilyetlikle iktisap şartlarının gerçekleştiği, İlk Derece Mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.(1) maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ile kabul kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak mera sınırlandırılmasının iptali ile tarla vasfı ile tapuya tescili isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi,

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14, 16 ve 17 inci maddeleri,

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ve 713 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

Sivas ili, Gürün ilçesi, ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 101 ada 77 parsel sayılı 1.862.727,90 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın kadim kullanıma dayalı olarak mera vasfıyla özel siciline kaydedilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince; çekişmeli mera parselinin fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümü üzerinde kadastro tespit tarihine kadar davacılar yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.

Dosyadaki fen bilirkişi raporuna göre 1957 yılında yörede yapılan Toprak Tevzi Komisyonunca oluşturulan toprak tevzi paftaları ile kadastro paftasının çakıştırılması sonucu dava konusu 101 ada 77 parsel sayılı taşınmazın 18.09.1957 tarihli mera haritasında VI numaralı mera parseli içerisinde kaldığının anlaşıldığına göre çözümlenmesi gereken husus, toprak tevzi çalışmalarının yapıldığı 1957 yılına kadar davacılar lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 46/1 inci maddelerinde öngörülen zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

Duruşmada davacı tanığı olarak dinlenen ... beyanında; dava konusu edilen yeri davacıların dedesi ...’un kullandığını, arpa ektiğini, taşınmazın bir tarafının dere bir tarafının uçurum olduğunu, bu yerde önceden hayvan otlatıldığını, daha sonra buranın tarla yapıldığını, buralara başka yerden hayvan otlatmaya geldiklerini belirtmiştir.

Hava fotoğraflarına ve Mahkemenin kabulüne göre davacı tarafın zilyetliğinin 1955 yılında başladığı, Mahkemece kadastro tespit tarihi olan 2007 yılına kadar davacı tarafın taşınmaza 20 yıl zilyet olup olmadığı hususunun araştırıldığı, ancak davacı tarafın zilyetlikten dava konusu yeri kazanabilmesi için zilyetliğinin toprak tevziinin yapıldığı, 1957 yılına kadar 20 yıl olması gerektiğinin göz ardı edildiği; gerek bilirkişi raporları gerekse keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından davacı tarafın 20 yıl zilyetlik süresi dolmadığı anlaşılmıştır.

Hal böyle olunca; 1957 tarihinden geriye doğru davacılar lehine 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü ve 46/1 inci maddelerinde yer alan zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın 373/1 inci maddesi uyarınca Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

12.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.