"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptali - tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; İbradı ilçesi, Ormana Mahallesinde bulunan 472 ada 26 parsel sayılı taşınmazın davacıya ait olduğunu, ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 10.01.2003 tarih ve 6059 sayılı kararıyla 1. derece arkeolojik sit alanında kaldığı gerekçesiyle davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, dava konusu taşınmazın içinde bulunduğu bu alana ilişkin yeniden yapılan inceleme sonucunda ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge
Kurulunun 23.03.2011 tarih ve 5000 sayılı kararıyla 1. derece arkeolojik sit alanı sınırının yeniden tespit edildiğini ve dava konusu taşınmazın 1. derecede arkeolojik sit alanında bulunmadığının belirlendiğini, bu konuda daha önce Mahkemenin 2016/185 Esas sayılı dosyasıyla dava açıldığını, ancak avukatın vekalet görevini kötüye kullanarak davayı takip etmemesi nedeniyle 2018 yılı içerisinde dosyanın önce işlemden kaldırıldığını ve daha sonra davanın açılmamış sayılmasına karar verdiğini , dava konusu taşınmazların bulunduğu yerin 1. derece sit alanında bulunmadığı hususunun ... Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu tarafından 2011 yılında tespit edilmiş olup dava konusu taşınmazın Maliye Hazinesi adına kayıt gerekçesi olan 1. derece arkeolojik sit alanı şeklindeki yasal dayanağın ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 23.03.2011 tarih ve 5000 sayılı tespit ve ... Valiliği Kadastro Müdürlüğünün 16.08.2012 tarih sayılı yazısıyla sit alanı şerhi terkini kararlı yazısıyla ortadan kalmış olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydıın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine temsilcisi; davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 01.07.2020 tarihli ve 2019/32 Esas, 2020/73 Karar sayılı kararıyla; dava konusu İbradı ilçesi, Ormana Mahallesinde kain 72 ada 26 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağının 21.08.2007 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 25.03.2019 tarihinde açıldığı belirtilerek 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;davanın süre yönünden reddedildiğini ancak dava konusu taşınmazın ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Kararı ile 1. derece sit alanı olduğu gerekçesiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tescil edildiğini, yolsuz tescil söz konusu olduğunda hak düşürücü sürenin aranmadığını, 2007 yılında yapılan kadastro işleminin 2003 yılındaki sit kararına dayandığını, 2011 yılında 2003 tarihli kararın geri alındığını, 2007 yılında yapılan kadastro tespitinin dayanağının kalmadığını ve 2011 yılındaki kararla yolsuz tescil haline geldiğini, bu nedenle de davanın süresinde açıldığını, arkeolojik sit alanı sonradan değiştirilemeyeceğine göre ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun ilk kararı hatalı tespite dayandığından bu hatalı tespite dayanılarak yapılan işlemlerin hukuka aykırı olduğunu, Akseki Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/185 Esas sayılı dosyasında taşınmazın eklemeli olarak davacılar tarafından yıllardır kullanıldığının açıkça belirtildiğini, davacının, taşınmazın Hazine adına tescil edilmeden önce yıllardır fiilen zilyedi olduğunu, kazandırıcı zaman aşımının davacı lehine oluştuğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiş; 03.11.2020 tarihli ek dilekçesinde de, davacının daha önce bir başka vekil aracılığıyla aynı davayı açtığını ancak davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini , halbuki o davada davacıyı temsil eden avukatın meslekten çıkarılmasına karar verildiğini, avukatlık vasfını kaybetmiş bir kişinin duruşmaya gelmediğinden bahisle verilen davanın açılmamış sayılmasına kararının hukuka aykırı olup açılan işbu davanın ilk davanın devamı niteliğinde olduğunu beyan etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 22.04.2021 tarihli ve 2021/11 Esas, 2021/426 Karar sayılı kararıyla; davanın, kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptal ve tescil davası olup, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi kapsamındaki bu tür davalarda uyuşmazlığın, tespit tarihi itibariyle mevcut olan hukuki duruma göre çözümlenmesi gerektiği, bununla birlikte davacı tarafından aynı sebeple daha önce açılan davanın avukatının davayı takip etmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verildiği ve anılan avukatın meslekten uzaklaştırıldığı iddia olunmaktaysa da, derdestliğin, 18.09.1996 tarihli ve 1996/19-461 Esas, 1996/607 Karar sayılı Hukuk Genel Kurulu kararına göre dosyanın işlemden kaldırılması tarihinden itibaren üç aylık süre ile sınırlı olduğundan davanın açılmamış sayılmasını gerektiren şartların doğumu ile dava kendiliğinden ortadan kalkıp derdest olmaktan çıkacağından, davanın açılmamış sayılması kararıyla sonuçlanan önceki davanın, eldeki dava yönünden derdest bir dava sayılamayacağı, eldeki davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olması nedeniyle reddine engel oluşturacak bir durum bulunmadığı ve dolayısıyla İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrarla Bölge Adliye Mahkemesi ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını istemiş; 29.09.2022 tarihli ek dilekçesinde de; Akseki Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/185 Esas sayılı dosyasında davanın açılmamış sayılmasına ilişkin verilen kararın ... Bölge Adliye Mahkemesinin 09.03.2022 tarihli ve 2022/365 Esas, 2022/150 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurularının kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere Mahkemesine gönderilmesine karar verildiğini, yargılamanın Akseki Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/50 Esas sayılı dosyasında devam ettiğini, dolayısıyla huzurdaki dava ile aynı konuda iki dava mevcut olduğundan kararın bozulmasını ve dosyanın Akseki Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/50 Esas sayılı dosya ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; kadastro tespiti öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3. maddesinde; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir.
2.Dava şartları, mahkemece davanın esası hakkında yargılama yapılabilmesi için gerekli olan koşullardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan “kamu düzeni” ile ilgili zorunlu koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı günde hem de yargılamanın her aşamasında tüm dava şartlarının oluşup oluşmadığını kendiliğinden araştırıp incelemek durumundadır. Bu konuda tarafların talep ve beyanları ile bağlı değildir. Dava şartları dava açılmasından hüküm verilmesine kadar var olmalıdır. Dava şartlarının davanın açıldığı günde bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda, mahkemenin davayı dinlenebilir olmadığından reddetmesi gerekir.
Açılmış ve görülmekte olan bir davanın davacısı, hukukî korunma sürecini başlatmış olduğundan artık onun aynı davayı yeniden bir başka mahkeme önüne getirmesinde hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmamaktadır. Bu nedenle daha önce açılmış ve hâlen görülmekte olan bir davanın, ikinci kez açılması hâlinde, davacının bu ikinci davayı açmasında hukukî yararı olmadığı gerekçesi ile 6100 s. HMK'nun 114. maddesiyle derdestlik dava şartı kabul edilerek maddenin (ı) bendinde “Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması” düzenlemesine yer verilmiştir. 6100 s. HMK'nın 114. maddesinin gerekçesinde derdestlik itirazının hukukî yarar eksikliğinin somut ve özel planda düzenleniş biçimi olduğu, onun da temelinde yatan bu düşünceye uygun işlev görmesinin sağlanabilmesi için ilk itiraz olmaktan çıkartılıp, dava şartına ilişkin usulî itiraza dönüştürülmesinde kaçınılmaz bir zorunluluk olduğu belirtilmiştir.
Derdest bir davanın varlığının ilk koşulu, tarafları, müddeabihi ve dava sebebi aynı olan bir davanın daha önce açılmış olmasıdır. İkinci koşulu ise daha önce açılmış bulunan davanın hâlen görülmekte olması, kesin hükümle sonuçlanmamış olmasıdır. Bu iki koşulun birlikte bulunması hâlinde derdest bir davanın varlığı kabul edilmelidir. Bir davanın açılması ile şeklî anlamda kesin hükme bağlanması arasında geçen sürede davanın derdest olduğu kabul edilir (..., ...: Medeni Usul Hukukunda Derdestlik İtirazı, ..., 2007, s.8 vd.). Davanın derdest olması, taraflar arasında o konuda ortaya çıkan uyuşmazlığın henüz tam olarak çözümlenemediği anlamına gelir.
3. Değerlendirme
Tarafları ve konusu aynı olup 25.10.2016 tarihinde açılan Akseki Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/185 Esas, 2018/53 Karar sayılı dava dosyasında, 31.05.2018 tarihli kararla davanın 08.05.2018 tarihi itibariyle açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen bu kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesinin 09.03.2022 tarihli ve 2022/365 Esas, 2022/150 Karar sayılı kararı ile dosyanın işlemden kaldırıldığı 07.02.2018 tarihinden vekilin barodan çıkarılmış olduğu ve davacılar adına davayı takip yetkisinin bulunmadığı, dolayısıyla davacıların vekilleri aracılığıyla davanın takip edildiğini düşünerek davayı takipsiz bırakmaya yönelik iradelerinin olmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına ilişkin karar kaldırılarak işin esası hakkında karar verilmek üzeri dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, bu haliyle 25.10.2016 tarihinde açılan davanın halen derdest olup davanın açılmamış sayılmasına karar verilip verilmeyeceği hususunun kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
Bir davanın açılması ile şeklî anlamda kesin hükme bağlanması arasında geçen sürede ise davanın derdest olduğunun kabul edileceği ve dava şartı olan derdestlik durumunun re'sen gözetilmesi gerektiği nazara alındığında İlk Derece Mahkemesince önceden açılan davanın sonucu beklenerek buna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.