Logo

1. Hukuk Dairesi2022/7834 E. 2023/2220 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın vasiyet ettiği taşınmazın, mirasçı tarafından üçüncü kişiye satılması üzerine, vasiyet alacaklısının tapu iptali ve tescil talebiyle açtığı davada, vasiyetnamenin tenfizi isteminin tefrik edilip edilmeyeceği ve yargılama giderlerinin belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Vasiyetnamenin tenfizi ve tapu iptal-tescil taleplerinin aynı davada birlikte görülmesi gerektiği, her iki talebin de aynı taşınmaza ilişkin olduğu ve tefrik kararının hatalı olduğu gözetilerek, yerel mahkeme kararındaki yargılama giderlerine ilişkin kısım düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki vasiyetnamenin tenfizi ile tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel ve tahliye istekli davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

Karar, davalılar vekilleri tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; duruşma günü olarak saptanan 11/04/2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden ... vekili Avukat ..., davalı ... Gıda ve İnşaat vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı ... vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlandı süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan anneannesi ... ...'ın ... 3. Noterliğinin 14/12/1993 tarihli ve 75367 yevmiye no.lu vasiyetnamesi ile 11 ada 22 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payının tamamını kendisine vasiyet ettiğini, ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2000/388 Esas sayılı dosyası ile vasiyetnamenin açılıp okunduğunu, davalı ...'in vasiyetnamenin iptali ve tenkisi için ... ... 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/460 Esas sayılı dosyasında görülen davayı açtığını, ancak vasiyetnamenin iptali talebinden vazgeçtiğini, talebinin tenkis istemi olarak kaldığını ve seçimlik hakkını kullandığını, tenkis bedelini 27.3.2013 tarihinde ödediğini, ancak tenkis davası devam ederken dava konusu taşınmazı kötüniyetli olarak adına intikal ettirerek aynı gün diğer davalı şirkete sattığını, şirket yetkililerinin taşınmazın mülkiyeti hususunda ihtilaf olduğunu bilmelerine rağmen taşınmazı satın aldıklarını ileri sürerek, taşınmazın tapusunun iptaline, vasiyetnamenin tenfizine, olmazsa davalı ... yönünden satış tarihindeki değer üzerinden tazminata ve yargılama sonuçlanıncaya kadar tahliyenin önlenmesine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı şirket, davacıya belirli mal vasiyet edildiğini, şahsi hak sahibi olduğunu, malın elden çıkması halinde vasiyet alacaklısının ancak mirasçıdan malın bedelini isteyebileceğini, satışın gerçek olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ..., zamanaşımı def'inde bulunarak ve davalı şirket yetkilerini tanımadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 08.02.2015 tarihli 2013/186 Esas, 2015/356 Karar sayılı kararıyla; vasiyetnamenin tenfizi talebinin tefrikine karar verilerek, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile mirasbırakan ... ... adına tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 12.10.2020 tarihli ve 2019/1616 Esas, 2020/4982 Karar sayılı kararıyla; “... davacı tarafça eldeki dava vasiyetnamenin tenfizi, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmazsa tazminat istemli açılmış olup Mahkemece vasiyetnamenin tenfizi isteği yönünden tefrik kararı verilmiş ise de tefrik kararı doğru olmamıştır.

Somut olaya gelince, dosya kapsamı itibariyle davalı ...'nin tenkis bedelini aldığı dava konusu taşınmaz payının adına intikalini sağladıktan sonra davalı şirkete satması nedeniyle, taşınmazın tescil kaydının yolsuz hale geldiği, tanık beyanlarına göre de çekişme konusu taşınmazın mülkiyeti hususunda ihtilafın olduğu davalı şirket yetkililerine bildirilmiş, buna rağmen taşınmaz satın alınmış olduğundan davalı şirketin iyiniyetli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur.

Öte yandan; 4721 sayılı TMK’nun 28/1. maddesinde; “Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer.” düzenlemesi karşısında Mahkemece ölü ... ... adına tescil hükmü kurulması da doğru değildir.

Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verildikten sonra çekişme konusu 11 ada 22 parseldeki 1/2 pay yönünden davacı ... adına tescil hükmü kurmak gerekirken ölü ... ... adına tescil hükmü kurulması doğru olmamıştır.” gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tefrik edilen vasiyetnamenin tenfizi istekli davanın eldeki dava ile birleştirilmesine ve dava konusu taşınmazı davalı şirkete devreden davalı ...'nin ise tenkis bedelini almış ve vasiyetnamenin iptali davası reddedilmiş olmasına karşın dava konusu taşınmazdaki 1/2 payı adına intikal ettirerek davalı şirkete temlik ettiği, devrin muvazaalı olduğu, davalı şirket yetkililerinin davaya konu taşınmazın ... ile davacı arasında ihtilafa konu olduğunu bilerek taşınmazı devraldıkları, dolayısıyla davalı şirketin iyiniyetli üçüncü kişi olarak kabul edilmeyeceği gerekçesi ile tapu iptal ve tescil ile vasiyetnamenin tenfizi isteğinin kabulüne, tahliye isteğinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı ... Demirbilek vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, vasiyetnamenin okunmasından sonra vasiyet alacağının 10 yıllık süre içerisinde zamanaşımına uğrayacağını, davacının tenkis bedeli ödemesinin tek başına tescili yolsuz hale getirmeyeceğini, davalı Şirketin iyiniyetli olduğunu, tapu iptal ve tescile karar verilmesinin hatalı olduğunu, Mahkemece ayrı ayrı hüküm kurularak ayrı yargılama giderine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacının tek bir talepte bulunduğunu, bozma kararında da tefrik kararının yerinde olmadığının belirtildiğini, birleştirilen davada harcın yatırılmadığını, vekalet ücretinin 102.812,48 TL olması gerekirken fazla hesaplandığını, kararda başvurulacak kanun yolunun da yanlış gösterildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı Şirketin kötüniyetli olduğu iddiasının kanıtlanamadığını, davalı ... yönünden oluşan tescilin yolsuz olmadığını, şirketin 1.700.000 TL bedeli davalıya ödediğini, TMK’nın 602. maddesi uyarınca vasiyetname alacağının zamanaşımına uğradığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vasiyetnamesinin tenfizi ile yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmazsa bedel ve tahliye isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 600 üncü maddesi, kendisine belli bir şey vasiyet edilen kimsenin, vasiyeti yerine getirmeyen mirasçılar aleyhine vasiyet edilen şeylerin teslimi için dava açılabileceğini hükme bağlamıştır.

2. TMK’nın 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”, 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1025/1-2. maddesinde "Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyi niyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır." düzenlemelerine yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna ve bozma kararına uygun olup davalıların temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

3. Ancak eldeki dava vasiyetnamenin tenfizi ile yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemli açılmış, Mahkemece vasiyetnamenin tenfizi isteği yönünden tefrik kararı verilmiş ve Dairenin 12.10.2020 tarihli bozma kararında da belirtildiği üzere anılan tefrik kararının isabetsiz olduğu belirtilmiş olup, verilen tefrik kararı nedeniyle vasiyetnamenin tenfizi isteminin ayrı bir esasa kaydedildiği; ne var ki, vasiyetnamenin tenfizi ve tapu iptal ve tescil istekli davanın birlikte açıldığı ve birleştirme karar verilmesi ile anılan taleplerin ayrı davalara konu olduğunun kabul edilemeyeceği; öte yandan, her iki talebin de aynı taşınmaza ilişkin olduğu gözetildiğinde iki ayrı harca ve davacı lehine iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi isabetsiz ise de bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi gereğince hükmün değinilen bu yönden düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1. Davalıların işin esasına yönelik temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalıların yargılama giderlerine ilişkin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan hususlar yönünden kabulüyle;

Hükmün 9. ve 11. bentlerinin hükümden tamamen çıkarılması suretiyle 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 10. ve 12. bentlerinin buna göre teselsül ettirilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekilleri için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

11.04.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.