"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1518 E., 2022/1329 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/272 E., 2017/979 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali-tescil ve bedel davasında bozma üzerine verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, 291 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki payının 215 m2'lik kısmını dava dışı...’a satış suretiyle temlik ettiğini, ancak tapu işlemlerinde payının tamamının devredildiğini öğrendiğini, ...'ın da temlik aldığı payı davalıya devrettiğini ileri sürerek fazla devredilen kısmın iptali ile adına tesciline olmazsa sebepsiz zenginleşme gereği bedele karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, zamanaşımının geçtiğini, taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.12.2017 tarihli ve 2016/272 Esas, 2017/979 Karar sayılı kararıyla, ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 20.12.2018 tarihli ve 2018/900 Esas, 2018/1860 Karar sayılı kararıyla, davacının eldeki dava tarihinden çok önce hatayı öğrendiği, davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığının sabit olduğu, bu durumda Mahkemece davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değil ise de, tespit edilen bu hukuka aykırılığın yeniden yargılamayı gerektirmediği gerekçesi ile davacının istinaf talebinin kabulüne gerekçesi düzeltilerek yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 12.11.2020 tarihli ve 2019/454 Esas, 2020/5923 Karar sayılı kararıyla, “..Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddinde menfaati bulunan tanık ...’ın, anlaşmaya varılan miktardan daha fazla pay devredildiğini davacıya söylediği ve davacının durumdan haberdar olduğu beyanı esas alınarak davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir. Ancak, TBK'nın 39 uncu maddesine göre hak düşürücü sürenin başlangıcı öğrenme tarihinden itibaren bir yıl olup davacının durumu, kalan payını da devretmek için 11.03.2016 tarihinde Tapu Müdürlüğüne gittiğinde öğrendiğini beyan ettiği, davanın 23.03.2016 tarihinde açıldığı, davacının öğrendiğini iddia ettiği tarihin aksinin ise davalı tarafından ispatı gerektiği açıktır. Hal böyle olunca, davacının belirttiği tarihin aksinin davalı tarafından tereddüte yer bırakmayacak şekilde ispat edilememesi halinde işin esasına girilip yukarıdaki ilkelere göre inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesinin 25.05.2021 tarihli ve 2021/86 Esas, 2021/559 Karar sayılı kararıyla, ispat yükünün davacıda olduğu, davacının iddiasını yasal delillerle kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karar davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiştir.
2. Dairemizin 08.03.2022 tarihli ve 2021/6960 Esas, 2022/1876 Karar sayılı kararıyla, "...Davacının dava dışı ...’a maliki olduğu çekişme konusu taşınmazın 215 m2'lik kısmını sattığı, ...’ın da davalıya bu miktarı satmak istediği, ne var ki tapuda gerek ...’a gerekse davalıya payın tamamının devredildiği, bu durumda TBK'nın 30 v.d. madde hükümlerinde belirtildiği şekilde davacının akitte hataya düştüğü, davalı ... davacı ile dava dışı ... arasındaki hatalı işlemin tarafı değil ise de, imzası inkar edilmeyen 25.02.2014 tarihli protokolde şahit sıfatıyla imzasının bulunduğu, bu nedenle durumu bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olup iyiniyetli sayılamayacağı ve TMK'nın 1023 üncü maddesindeki korumadan yararlanamayacağı gözetilerek davacının satış iradesi bulunan kısım dışında kalan - yani 215 m2 ye denk gelen kısım haricindeki- pay yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
C. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesinin 24.10.2022 tarihli ve 2022/1518 Esas, 2022/1329 Karar sayılı kararıyla; bozma kararındaki gerekçe benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, davacının iyiniyetli olmadığını, davalının davacı ile yapılan akdin tarafı olmadığından iyiniyetli 3. kişi konumunda bulunduğunu, davacının hataya düştüğü kabul edilen akitten haberdar olmadığını, davalının tanık olarak imzasının bulunduğu protokolün zaten resmi satışa dönüşmediğini ve davacının da taraf veya tanık olmadığı bir protokol olmasından dolayı davalının 25.02.2014 tarihli akdi bilen veya bilmesi gereken kişi olarak kabulünün doğru olmadığını, aksi halde davanın hak düşürücü süreden reddinin gerektiğini, iki gün arayla satışlar yapılmasına rağmen tapuda gösterilen satış bedelleri arasında çok fark olduğunu, bu hususun davalının taşınmazın 561,25 m2'sini satın aldığını gösterdiğini, davacı ile dava dışı ...'ın birlikte kötüniyetli hareket ettiklerini, protokollerde isimleri geçen kişilerin dinlenmesine yönelik taleplerinin reddedilmesinin hukuki dinlenilme haklarını ihlal ettiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yanılma (hata) hukuki sebebine dayalı tapu iptali-tescil ve terditli tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 30 uncu vd. maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297 nci maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. "Usulü kazanılmış hak" olarak tanımlayacağımız bu müessese mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 tarihli 21/9 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı).
Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Ancak, kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır. Öte yandan Devletin sicil oluşturmadan kaynaklanan görevi kamu düzeniyle ilgili olduğundan bu hususun re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
Hükümde, dava konusu 291 ada 1 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu ilçe ve mahalle bilgisi hatalı yazılmıştır. Ne var ki anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK'nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün düzeltilerek onanması gerekir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan “Merkez ilçesi, Maşuk mahallesi” ibaresinin çıkartılarak yerine “Karaköprü ilçesi, Seyrantepe (Karaköprü) Mahallesi” ibaresinin yazılması suretiyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.10.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.