Logo

1. Hukuk Dairesi2022/823 E. 2022/2183 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TESCİL

Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Yerel Mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak Nurdağı ilçesi, Balıkalan köyü çalışma alanında bulunan ve 1966 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında boşluk olarak tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümünün adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine ve Nurdağı Belediyesi, davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, dava konusu taşınmazın öncesinin mera olarak gösterilen tevzi parseli içinde kaldığı, dolayısı ile devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazın davacıya atalarından intikal ettiği, uzun yıllardan beri tarım arazisi olarak kullanıldığı, taşınmazın mera ya da devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığı, komşu taşınmazların tapulu şahıs arazileri olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, yörede yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili isteğinden ibarettir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde, "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir."

3.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 46/1. maddesinde, "Kadastrosu yapılacak veya daha önce tapulama veya kadastrosu tamamlanmış bulunan yerlerde, 766 sayılı Kanunun 37 nci maddesi veya 4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar bu Kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur.”

3.2.4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

3.2.5. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/3. maddesinde, “Tescil davası, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılır.”

3.2.6. 6360 sayılı Kanun'un 1. maddesinde “(1) Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Ordu, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.

(2) Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Erzurum, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Konya, Mersin, Sakarya ve Samsun büyükşehir belediyelerinin sınırları il mülki sınırlarıdır.

(3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır.

(4) İstanbul ve Kocaeli il mülki sınırları içerisinde bulunan köylerin tüzel kişiliği kaldırılarak bağlı bulundukları ilçe belediyesine mahalle olarak katılmıştır. "

3.2.7. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi, "tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunmasının dava şartlarından olduğu" hükümlerini içermektedir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Bilindiği üzere, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkin davalarda TMK'nın 713/3. maddesi uyarınca, Hazine ve ilgili kamu tüzel kişiliğine husumet yöneltilmesi zorunludur. Yasal hasım konumundaki tüzel kişilerin davaya katılımları sağlanmadan yargılamaya devamla hüküm kurulması mümkün değildir.

3.3.2. Somut olayda dava, Tapu Sicil Müdürlüğü hasım gösterilerek açılmış; Nurdağı Belediyesi ile Hazine davaya dahil edilmiş, ne var ki hüküm tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Yasa gereğince Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığının da davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanması gerektiği gözardı edilmiştir.

3.3.3. Öte yandan işin esası ile ilgili yapılan inceleme ve araştırma da yeterli değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın belirtmelik paftasında 78 numaralı tevzi parselinde kaldığı fen bilirkişisi tarafından bildirilmesine rağmen, 78 no.lu tevzi parseline ilişkin kayıtlar ve mevcut ise haritası getirilmemiş, ayrıca çekişmeli taşınmaz bölümünün 61 numaralı tevzi parseli içerisinde kaldığına ilişkin delil olarak gösterilen Nurdağı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/53 ve 66 Esas sayılı dosyaları getirtilerek dosyada bulunan fen bilirkişi rapor ve krokisi zemine uygulanıp, çakıştırma yapılmak suretiyle çekişmeli taşınmaz bölümünün tevzi parseli içerisinde kalıp kalmadığı, kalıyor ise hangi tevzi parselinde kaldığı kesin olarak belirlenmemiş, taşınmazın niteliğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin belirlenmesi bakımından dava tarihine en yakın ve en uzak tarihli uydu, hava fotoğrafı ve ortofoto incelemesinden yararlanılmamış, komşu taşınmazlara ait kayıtlar getirtilerek mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile denetlenmeden, bu kayıtların taşınmaz yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulmadan hüküm kurulmuştur. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez.

3.3.4. Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle davacıya, davasını ilgili kamu tüzel kişisi olarak Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığına yöneltmesi hususunda süre ve imkan tanınmalı, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanmasından sonra, çekişmeli taşınmaz bölümlerini gösteren dava tarihine en yakın ve temin edilebilen en eski tarihli hava ve uydu fotoğrafları ve ortofoto temin edilerek, dava konusu taşınmaza komşu taşınmazların kadastro tutanak ve dayanakları, 61 ve 78 no.lu tevzi parseline ilişkin kayıt ve belgelerle varsa tevzi haritası, Nurdağı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/53-66 Esas sayılı dava dosyaları ilgili yerlerden getirtilip dosya arasına konulmalı; dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişisi ve fen bilirkişisinin katılımı ile mahallinde yeniden keşif yapılmalı, tevzi parsellerine ilişkin kayıt ve belgelerle varsa haritası ile Nurdağı Asliye Hukuk Mahkemesinin anılan dosyalarındaki fen bilirkişi raporu ve krokisinin zemine uygulanıp çakışma yapılmak suretiyle çekişmeli taşınmaz bölümünün tevzi parseli içerisinde kalıp kalmadığı kesin olarak belirlenmeli ve sonucuna göre davacının dava konusu taşınmaz bölümüne ilişkin tescil istemi değerlendirilmelidir. Yapılan bu uygulama neticesinde dava konusu taşınmaz bölümünün tevzi paftasının mera parseli içerisinde kaldığının anlaşılması halinde, dava konusu taşınmazın öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olup olmadığı, dava konusu taşınmaz bölümü ile komşu mera parseli arasında ayırıcı nitelikte bir unsur bulunup bulunmadığı araştırılmalı; taşınmaz bölümünün görüntüsü ve mera ile arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı hususlarındaki hakim gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalı; taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, taşınmaz bölümünün öncesinin mera olup olmadığı ve zaman içinde sınırlarında genişleme olup olmadığı hususlarında tek tek ve olaylara dayalı olarak yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenmeli, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; ziraat bilirkişi kurulundan, dava konusu taşınmazın öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olup olmadığını, taşınmazın toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden mera parselinden nasıl ayrıldığını, aralarında doğal ya da yapay ayırt edici bir sınır bulunup bulunmadığını, taşınmazın meradan açılan bir yer olup olmadığını, meranın devamı niteliğinde olup olmadığını, çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığını, taşınmaz bölümünün imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığını, muhtaç yerlerden ise imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, ekonomik amaca uygun zilyetlik varsa hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğünü açıklayan, tarımsal niteliğini belirten, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş, somut verilere ve bilimsel esaslara dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, hava, uydu fotoğrafı ve ortofoto üzerinde taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmazda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; teknik bilirkişiye ise keşfi takibe elverişli, dava konusu taşınmazı komşularıyla birlikte gösterir şekilde krokili rapor düzenlettirilmeli; taşınmaz bölümünün kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanılabilecek nitelikte olması halinde, davacı yararına, Kadastro Kanunu'nun 46/1, 14 ve 17. maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülk edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği kesin olarak belirlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.

3.3.5. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, taraf teşkili sağlanmadan ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

V. SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.