Logo

1. Hukuk Dairesi2022/867 E. 2022/2080 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - BEDEL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel davası sonunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davalıların istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine dair verilen karar süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 333 ada 12 parseldeki 1 nolu bağımsız bölümün satışı için davalı ...'ı vekil tayin ettiğini, davalının ise bilgisi dışında taşınmazı diğer davalı ... ...'ye devrettiğini, ancak kendisine bedel ödenmediğini, davalıların iş birliği ve çıkar ilişkisi içinde olduklarını, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde bedelinin satış tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, 11/04/2017 tarihli dilekçesi ile, HMK'nın 124. maddesi uyarınca taşınmazın maliki olan ... San. Tic. Ltd. Şti.nin davalı olarak değiştirilmesini talep etmiş, Mahkemece bu talebin kabulüne karar verilmiş ve aşamada taşınmazın 1/2 payının ... ...'a devredilmesi üzerine HMK'nın 125. maddesi uyarınca ... ... davaya dahil edilmiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., davacının bilgisi dahilinde işlem yaptığını, satış bedelini davacıya ödediğini, ayrıca davacı tarafından dosyaya sunulan senet ile dava konusu taşınmazın bir ilgisinin olmadığını, tapuda malik olmadığından kendisine husumet yöneltilemeyeceğini belirterek, davanın reddini savunmuş, diğer davalı ve dahili davalı davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/02/2020 tarihli ve 2016/214 E. 2020/45 K. sayılı kararıyla; satış bedelinin davacıya ödendiğinin kanıtlanamadığı, vekilin hesap verme borcu kapsamında ödemede bulunması gerektiği, ancak üçüncü kişi konumunda olan davalıların dinlenen tanık anlatımları ve dosya kapsamı itibariyle vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde olmadıkları, vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmedikleri gerekçesi ile davacının tapu iptal tescil talebinin reddine, terditli talep olan bedel istemi yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ... ve ... San. Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; tapu iptali ve tescil davası yönünden lehlerine vekalet ücretine hükmedilmediğini, tanık anlatımları uyarınca vekaletin kötüye kullanılmadığının ispatlandığını, taşınmazın muvazaalı olarak ... tarafından oğlu ...'a devredildiği iddiasını kabul etmediğini, davacının kesin süreye rağmen bir gün sonra harç tamamlama işlemi yaptığını, dosyanın işlemden kaldırılması yönünde karar verilmesi gerektiğini, davanın yanlış kişiye açıldığını, kararın hatalı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 23/03/2021 tarihli ve 2020/1494 E. 2021/507 K. sayılı kararıyla; şirket ortağı ... ... ile ...'ın birlikte iş yaptıkları, davalıların taşınmazın bedelini ödediklerine dair herhangi bir delil sunmadıkları, İlk Derece Mahkemesinin terditli açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulüne karar vermesi gerekirken yanılgı ile bedele hükmettiği, bu konuda davacının istinafının bulunmadığı, davalıların iş birliği ve çıkar ilişkisi içinde bulundukları, vekil ...'ın vekalet görevini kötüye kullandığı, bu hususun davalılar tarafından da bilindiği, bu haliyle terditli açılan davada davalı şirket lehine vekalet ücreti takdir edilmemesinin doğru olduğu gerekçesi ile davalıların istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Türk Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.

6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3.2.2. 6100 sayılı HMK'nın 326. maddesinin 1. fıkrasında: “Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir” hükmü düzenlenmiştir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde bulunmadığından reddine.

3.3.2. Davalıların vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;

İlk Derece Mahkemesince davalı ... San. Tic. Ltd. Şti.nin vekil ... ile çıkar ve işbirliği içerisinde olmadığı gerekçesi ile davacının tapu iptal tescil isteminin reddine karar verildiğine ve anılan karar davacı tarafından istinaf edilmediğine; öte yandan davalı ... San. Tic. Ltd. Şti. yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi hususu davalı vekili tarafından süresinde istinaf konusu edildiğine göre, HMK’nın 326. maddesi uyarınca, dava konusu taşınmazda ½ paydaş olan davalı ... San. Tic. Ltd. Şti.nin lehine dava konusu taşınmazın keşfen belirlenen ve yargılama sırasında harçlandırılan dava tarihindeki ½ değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği açıktır.

Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazın keşfen belirlenen değeri 165.000,00 TL davalı ... San. Tic. Ltd. Şti.nin payına (½ ) isabet eden değeri ise 82.500,00 TL olarak belirlenmiş olup, tapu iptal tescil isteğinin reddi nedeniyle davalı ... San. Tic. Ltd. Şti. lehine bu miktar üzerinden nispi vekalet ücreti verilmesi gerekirken hükmedilmemesi doğru değil ise de; bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. SONUÇ:

1. Kararın (V/3.3.1.) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine;

2. (V/3.3.2) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının kabulüne, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesinin 12/02/2020 tarihli ve 2016/214 E. 2020/45 K. sayılı kararına 9. fıkra olarak "Davalı ... San. Tic. Ltd. Şti. kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 11.525,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ... San. Tic. Ltd. Şti. ‘ye verilmesine” cümlesinin eklenmesine, kararın bu haliyle 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14/03/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.