Logo

1. Hukuk Dairesi2022/982 E. 2023/5211 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespiti sonucu başkası adına tescil edilen taşınmazla ilgili tapu iptali ve tescil davasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tespitinin kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması ve davanın bu süreden sonra açılmış olması gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMES : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1061 E., 2021/1140 K.

HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/126 E., 2021/56 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde ili, Meram ilçesi, ....., köyü, ....., mevkiinde bulunan 251 ada, 37 parselde kayıtlı 12.532,05 metrekare yüzölçümündeki tarlanın 1969 yılından beri davacının zilyetliğinde bulunduğunu, davacının 1994 yılında mezkur tarlayı çayırbağı kuran kursuna kiraya verdiğini ve halen bu kuran kursu adına ve hesabına zirai faaliyet yapıldığını ve tüm gelirini bu kursa bağışladığını, 1992 yılında mezkur parselin bulunduğu mevkide kadastral işlemler gerçekleştirildiğini ve dava konusu tarlanın geçerli bir hukuki sebep olmaksızın davacı ile aynı adı taşıyan dedesi ... adına tespit ve tescil edildiğini, davacının dedesi ...'un hiçbir zaman dava konusu parsel üzerinde herhangi bir tasarrufu, zilyetliği söz konusu olmadığını, dava konusu taşınmazın yok hükmündeki tapu tescil işleminin ve buna bağlı olarak intikal nedeniyle davalı mirasçılar adına yapılan tescil işleminin iptalini ve tapu kaydının davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Bir kısım davalılar vekili cevap dilekçesinde; başlangıçta ......, adına tapuda tescil edilmiş olan dava konusu taşınmaza ilişkin ....., 'ın 04.06.1997 tarihinde Kadastro Müdürlüğü'ne bir dilekçe yazmış olduğunu, iş bu dilekçede dava konusu taşınmazın babası müteveffa ...'tan kaldığını, taşınmazın 2,5 dönümlük kısmının da kendisine ait olduğunu ve yeniden ölçüm yapılarak taşınmazın kendisine ait olan 2,5 dönümlük kısmının kendi adına tespitinin ve tapuya tecilinin yapılmasını talep ettiğini, .....,'ın itirazının kısmen kabul edilerek ilk tespitin iptaline, taşınmazın itirazcının ve adına tespit yapılan babaları ....., oğlu ... adına tespitinin yapılmasına 19.09.1997 tarihinde karar verildiğini, davaya konu taşınmazın kadastro tespitinin 22.10.1998 tarihinde kesinleştiğini, davacının dava dilekçesinde davaya konu taşınmazın 1969 yılından beri zilyetliğinde bulunduğunu, 1969 tarihinde dava konusu yer üzerinde zirai faaliyete başladığını ve 1994 yılından itibaren ise dava konusu tarlayı kiraya vermiş olduğunu beyan ettiğini ancak dava konusu taşınmazın davalıların bilgisi dışında ekilip biçildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 22.04.2021 tarihli ve 2020/583 Esas, 2021/289 Karar sayılı kararıyla; "... kadastro tespitinin 22.10.1998 tarihinde kesinleştiği, davanın 10 yıllık hak düşürücü geçtikten sonra 24.09.2019 tarihinde açıldığı ve kadastrodan önceki nedenlere dayanıldığına göre davanın 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde davacının 1969-1970 yıllarından itibaren süregelen kesintisiz ve nizasız zilyedliğine rağmen davacıyla aynı adı taşıyan dedesi ... adına yapılan tescilin geçerli bir hukuki sebebe dayanmayan, baştan itibaren var olan yolsuz bir tescil olduğunu, davalarını yolsuz tescil hukuki nedenine dayandırdıklarını, yerel mahkemenin yapması gerekenin, aynı adı taşıyan dedesi adına yapılan tescilin hukuki sebebini tahkik etmek olduğunu, tüm tanıkların dinlenerek müvekkilinin dava konusu taşınmaz üzerindeki zilyedlik ve mülkiyet iddiasının haklılığını araştırması gerektiğini, davalıların murisleri adına vaki yolsuz tescil, başka bir ifade ile baştan itibaren hiçbir geçerli hukuki nedene dayanmayan tescil nedeniyle sonradan davalılar adına gerçekleştirilen intikal ve tapu tescile meşruiyet ya da hukuki geçerlilik tanınmasının hukuki izahının olmayacağını, 1969 'da davacı tarafından alınan ve o günden bugüne zilyedliği fasılasız ve nizasız müvekkili yed'inde bulunan taşınmaz üzerindeki ayni hak iddialarını 50 yıllık fiili ve hukuki duruma dayandırdıklarını, ancak, iddialarını ileri sürerken kadastral/tapulama işlemine hukuki kılıf olarak giydirilen geçersiz/baştan itibaren hukuki ve fiili bir nedene dayanmayan hukuksuz sebebe itiraz ettiklerini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "davanın açıldığı 24.09.2019 tarihi ile kadastro tespitinin kesinleştiği 22.10.1998 tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, mahkemece davanın hak düşürücü sürenedeniyle reddine karar verilmesinde hukuka aykırı yön görülmediği" gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesinde belirttiği sebepleri tekrarlamıştır.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 ve 14üncü maddeleri

3. Değerlendirme

1. Kadastro sonucu dava konusu ....., İlçesi, ...., Mah, ....., mevkiinde bulunan 251 ada- 37 parsel sayılı 12.532,05 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ....., oğlu 1340 doğumlu ....., adına tespit edilmiş, itiraz üzerine komisyon tarafından ....., oğlu 1318 doğumlu ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Kadastro tespitinin kesinleştiği 22.10.1998 tarihi ile davanın açıldığı 24.09.2019 tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmıştır.

2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Alınması gereken 210,55 TL onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.10.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.