"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/560 E., 2021/591 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul/Kısmen Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Pazar(Rize) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/348 E., 2020/378 K.
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili; Rize ili, Çamlıhemşin ilçesi, ... Mahallesi 105 ada 4 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda davalıların miras bırakanı ... adına tespit ve tescil edildiğini, çekişmeli taşınmazın ortasından Fırtına Deresi'ne akan bir ırmak geçtiğini, taşınmazın tarım arazisi vasfı taşımadığını, zilyetlikle iktisabı mümkün olmayan yerlerden olduğunu, Türk Medeni Kanunu'nun 715 inci maddesi gereğince bu nitelikteki yerlerin özel mülkiyete koru edilemeyeceğini, davalı taraf yararına zilyetlikle kazanım koşullarının oluşmadığını ileri sürerek 105 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar ..., ... ve ... vekili; açılan davanın haksız ve görünürdeki nedenlerin dışında başka nedenlere dayalı olduğunu, suyun kaynağı ile çekişmeli taşınmaz arasında herhangi bir şekilde dere yatağı bulunmadığını, söz konusu suyun doğduğu kaynaktan Fırtına Deresi'ne aktığı yere kadar olan mesafedeki tüm taşınmazların sahipleri adına tapuya tescil edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...; davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu taşınmazın teknik bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen kısmının dere olduğu ve eskiden beri aynı yerden aktığı, özel mülkiyete konu olamayacağı, derelerin tescile tabi yerlerden olmayıp tescil harici bırakılması gerektiği belirlenerek davanın kısmen kabulü ile 105 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile teknik bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 179,38 metrekare yüz ölçümündeki kısmının dere vasfında olması sebebiyle Türk Medeni Kanunu'nun 715 inci maddesi uyarınca tescil harici bırakılmasına, (A) harfi ile gösterilen 527,02 metrekare ve (C) harfi ile gösterilen 188,98 metrekarelik kısımlarının ise ağaçlık vasfıyla ayrı birer parsel numarası verilmek suretiyle davalıların mirasbırakanı ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı Hazine vekili istinaf başvuru dilekçesinde; çekişmeli taşınmazın dere yatağının kapsamında kalması nedeniyle tapusunun iptalinin talep edildiğini, dere yatağının kapsamı ve sınırlarının yeterince incelenmediğini, 28.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazın üç parçaya ayrılarak (B) harfi ile gösterilen kısmın dere vasfında olduğunun, (A) ve (C ) harfi ile gösterilen kısımların ise derenin aktif etkisi altında olmadığının belirtildiğini, raporun kendi içerisinde çelişkiler taşıdığını, bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen kısmın jeolojik durumu anlatılırken aynı zamanda topoğrafik yapısına da değinildiğini, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanın yüksek-orta eğimli bir alanda yeraldığının ve parselin içinden akan derenin her mevsim akış özelliğine sahip özellikle de aşırı yağışlı zamanlarda yüksek debi ile akış gösteren ve çevresini etkileyebilecek bir özelliğe sahip olduğunun belirtildiğini, bir nevi dere yatağının alanının tespit edilen 179,38 metrekareden daha fazla olduğunun ifade edildiğini, bilirkişi raporuna yargılama sırasında bu yönlerden itiraz ettiklerini ve mahallinde yeniden keşif yapılmasını talep ettiklerini ancak Mahkemece bu talebin değerlendirilmediğini, alanında uzman en az üç kişiden oluşan jeoloji bilirkişi heyetinin katılımıyla keşif yapılması gerekirken tek jeoloji bilirkişinin raporuyla yetinildiğini, müvekkili Hazine lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, yine dava kapsamındaki harçların davalılardan tahsiline hükmedilmemesinin de kamu düzenine ve hukuka aykırılık teşkil ettiğini, bununla birlikte davalılar lehine hükmedilen vekalet ücretinin de haksız ve fahiş olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarıma elverişli olmayan ve ileride de tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olmayan sahipsiz yerler ile deniz, göl ve nehir gibi genel suların tescile tabi olmadıkları ve bu gibi yerler hakkında açılacak davalarda hak düşürücü süre kuralının uygulanmayacağı, çekişmeli taşınmazın halihazırda tarıma elverişli olmamakla birlikte, ileride tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden ise, bu takdirde davanın hak düşürücü süreye tabi olduğu değerlendirilmesi gerektiği, davacı Hazine vekilinin dava dilekçesinde çekişmeli taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmekle, bu taşınmazın ileride tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olduğunu iddia ettiği, ziraat ve jeoloji mühendisi bilirkişiler tarafından düzenlenen asıl raporda çekişmeli taşınmazın niteliği ayrıntısıyla belirtilmemiş ise de, davacı Hazine vekilinin itirazları sonrası düzenlenen ek raporda, çekişmeli taşınmazın (A) ve (C) harfleriyle gösterilen kısımlarının özel mülkiyete elverişli olduklarının açıklandığı, bu kısımlarla ilgili davanın hak düşürücü süreye tabi olduğu, kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi olan 10.08.2016 arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde yazılı on yıllık hak düşürücü süre geçtiği, bu kısımlara ilişkin davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmesi ve davacı Hazine aleyhine maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekirken yazılı şekilde davanın esastan reddine ve davacı Hazine aleyhine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi isabetsiz olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 36/A maddesi uyarınca davacı Hazine lehine vekalet ücreti takdir edilmemesinde ve yargılama giderlerinin Hazine üzerinde bırakılmasında ise herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı belirlenerek davacı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulüne, 105 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile harita mühendisi bilirkişileri tarafından düzenlenen 25.01.2019 tarihli teknik bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 179,38 metrekare yüz ölçümündeki bölümün dere vasfında olması nedeniyle Türk Medeni Kanunu'nun 715 inci ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16/C maddeleri gereğince tescil harici bırakılmasına, davacı Hazinenin fazlaya ilişkin talebinin 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi gereğince hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı Hazine vekili temyiz başvuru dilekçesinde;istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü, 16/C maddeleri
Türk Medeni Kanunu'nun 715 inci maddesi
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kadastro sonucu;Rize ili, Çamlıhemşin ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 105 ada 4 parsel sayılı 895,38 metrekare yüz ölçümündeki ağaçlık vasfındaki taşınmaz senetsizden kazandırıcı zamanaşımı nedeniyle 03.05.1996 tarihinde davalıların miras bırakanı ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince davacı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.05.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.