Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1116 E. 2023/1697 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi zilyetliğe dayalı olarak tapu iptali ve tescil davası açma hakkının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın daha önce kadastro çalışmasına tabi tutulduğu ve davacının 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde belirtilen on yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açmadığı, yenileme kadastrosunun bu süreyi yeniden başlatmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Erzincan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ve davalılardan Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; Erzincan ili, Merkez, ... köyü (eski 599 parsel) yeni 101 ada 582 parsel sayılı taşınmazın ırsen atalarından geldiğini ancak mera olarak tescil edildiğini ileri sürerek, yapılan tespitin iptali ile taşınmazın adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... tüzel kişiliği vekili; kadastro çalışmalarının yenileme kadastrosu olduğunu, mera olarak tescillenen yere ilişin olarak mülkiyet iddiasında bulunmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı Hazine vekili; davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Erzincan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 12.12.2019 tarihli ve 2019/190 Esas, 2019/778 Karar sayılı kararıyla; Sivas İdare Mahkemesi'nin 2014/1603 Esas sayılı dosyasında davacı tarafından 13/10/2014 tarih ve 20 sayılı Erzincan Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğü işleminin iptali davası açıldığı, dava konusunun Erzincan ili, ... köyünde kain 620 nolu parselin güney kısmından geçen umuma ait köy içi yolunun 33,00 m²'lik kısmına ağaç dikmek ve tahta çift ile çevirmek ve 1998 yılı içinde 599 nolu mera parselinin 51,81 m²'lik kısmına ise 80 cm yüksekliğinde taştan temel atması sebebiyle 3091 sayılı Kanun uyarınca tecavüzün menine ilişkin olduğu, yapılan işlemde mevzuata ve hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, verilen kararın 25/06/2015 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı, Erzincan Kadastro Mahkemesinin 2018/6 Esas sayılı dosyasında; kadastro tespitinin kesinleşmesi nedeniyle görevsizlik kararı verildiği ve iş bu dava olarak yargılamaya devam edildiği, ... köyünde tesis kadastro çalışmalarına 08.08.1955 tarihinde başlandığı, nizalı taşınmaza yönelik olarak dava dışı kişiler tarafından Erzincan Gezici Arazi Kadastro Mahkemesinin 1959/411 Esas sayılı dosyasından itirazda bulunulduğu, yapılan yargılamada davadan feragat edilmesi gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, verilen kararın 27/02/1964 yılında kesinleştiği, dolayısıyla, davacının 13/06/2018 tarihinde açtığı iş bu davada 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi gereği süresinde açılmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; nizalı taşınmaza ait Osmanlıca tapu kaydının dosyada mevcut olduğunu ancak Mahkemece Osmanlı kayıtlarının dikkate alınmadığını, keşif yapılmadığını, yenileme kadastrosundan sonra 30 günlük süre içerisinde davacının itirazlarını yaptığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde; lehlerine hükmedilen nispi vekalet ücretinin hatalı olduğunu, maktu vekalet ücreti verilmesi gerektiğini belirterek mahkeme kararının bu yönden kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 08.11.2022 tarihli ve 2020/991 Esas, 2022/2107 Karar sayılı kararıyla; davanın kadastro öncesi zilyetliğe dayalı tapu iptal ve tescil davası olduğu, dava konusu 101 ada 582 (eski 599 ) parsel sayılı taşınmazın 1958 yılında yapılan kadastro çalışmaları tutanaklarının 10.05.1958- 11.06.1958 tarihleri arasında ilan edilerek kesinleştiği, akabinde 2018 yılında 3402 sayılı Yasa'nın 22/a maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmalarında 101 ada 582 parsel olarak numaralandırıldığı, davacının iş bu davayı uygulama kadastrosunun askı ilan süresi içinde açtığı, 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra mülkiyete ilişkin dava açıldığı, 3402 sayılı Kanun'un 22/2-a maddesine göre yapılan uygulama kadastrosunun on yıllık hak düşürücü sürenin yeniden başlamasına bir olanak sağlamadığı ve davalı Hazine lehine verilen vekalet ücretinin de usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin ve davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrar ile kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde, kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilerek, mülkiyete ilişkin talepler yönünden hak düşürücü süre öngörülmüş olup, söz konusu Yasa maddesindeki hak düşürücü süre, dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilecektir.

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22. maddesi, “Evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastro veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Bu gibi yerler ikinci defa kadastroya tâbi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır ve ... Medenî Kanunu'nun 1026 ncı maddesine göre işlem yapılır. Süresinde dava açılmadığı takdirde, ikinci defa yapılan kadastro, tapu sicil müdürlüğünce re’sen iptal edilir.

Ancak; a) Tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin sağlanması amacıyla tapulama ve kadastro görmüş yerlerde,

b) Daha önce sadece tapu tahriri yapılan veya 2859 sayılı Tapulama ve Kadastro Paftalarının Yenilenmesi Hakkında Kanuna göre yenileme yapılacak yerler ile 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanunu'nun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun hükümlerine tâbi yerlerde, birinci fıkra hükmü uygulanmaz. İkinci fıkranın (a) bendinin uygulanacağı alanlar Tapu ve Kadastro Genel Müdürünün onayı ile belirlenir ve çalışmalara başlanmadan en az onbeş gün önce çalışma alanında, bölge merkezinde ve bölgenin bağlı olduğu il merkezinde alışılmış vasıtalarla duyurulur, ayrıca varsa yerel gazete ile ilân edilir. Yapılacak çalışmalarda 2, 4, 14, 17, 19 ve 21 ... maddeler ile 13 üncü maddenin (B) ve 20 nci maddenin (B), (C) ve (D) bentleri hükümleri uygulanmaz.” hükümlerini içermektedir.

3. Değerlendirme

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Temyiz karar harcı peşin alındığından davacıdan harç alınmasına yer olmadığına,

22.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.