"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/283 E., 2022/2554 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/451 E., 2020/398 K.
Taraflar arasındaki ehliyetsizlik ve hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesinden arandığını ve bir operasyon kapsamında emniyet güçlerine yardım ettiğini zannederek oturduğu evini davalıya satış suretiyle değerinin çok altında bir bedelle devrettiğini, davacının 80 yaşında, unutkan ve kandırılmaya müsait olduğunu ileri sürerek muvazaaya dayalı olarak davalı adına tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini, mümkün değilse aşırı yararlanma hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil talep etmiş, yargılama sırasında davacı ... kısıtlanmış ve oğlu Tayfun vasi olarak atanmıştır.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davalının ailesine ait ... Emlakı arayarak evini satmak istediğini ifade ettiğini, tarafların karşılıklı ve hür iradeleri ile evin satışının gerçekleştiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Adli Tıp Kurumu raporu, soruşturma dosyasında bulunan ifade tutanakları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmazın satış işleminin yapıldığı tarih itibariyle davacı ...'in fiil ehliyeti bulunmadığı, davacının olay sırasında dolandırıcılık şebekesi tarafından telefonla aranarak evinin sattırıldığı ve parasının da dolandırıcılık şebekesi tarafından elinden alındığının anlaşıldığı; her ne kadar görünürde ve şeklen geçerli olan bir taşınmaz satış sözleşmesi var ise de davacının fiil ehliyetinin olmadığı gibi dosya kapsamından davacının gerçekte bir satış iradesinin de bulunmadığı, satış iradesinin aldatma (hile) ve korkutma (ikrah) sonucu sakata uğradığı, yapmış olduğu taşınmaz satış sözleşmesinin geçersiz olduğu kanaati ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporunun denetime elverişli olmadığını, davacıda hafif demans bulunduğu tespitine rağmen işlem tarihinde fiil ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varılmasının çelişkili olduğunu, ayrıca işlem tarihinden 4 ay sonra Eskişehir Devlet Hastanesinden davacı hakkında alınan raporda yargılamayı etkileyecek düzeyde bir rahatsızlığı olmadığının tespit edildiğini, iki rapor arasında çelişkinin giderilmediğini, davacı tanıklarının beyanları ile de davacının bilincinin yerinde olduğunun anlaşıldığını, davacının kendisini arayan dolandırıcıların talimatlarına birebir uymasının görevleri yürütmede zorluk çekmediğini gösterdiği, davalı ve ailesi hakkında Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığında yürütülen soruşturmanın takipsizlik kararı ile sonuçlandığını, ayrıca dava konusu taşınmazın keşfen belirlenen değerinin fahiş olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamı ve Adli Tıp Kurumundan alınan rapor gözetilerek mahcur ...’in dava konusu taşınmazı davalıya temlik ettiği tarihte fiil ehliyetini haiz olmadığı, yargılama sırasında davacıya vasi atandığı, davaya vasi tarafından husumete izin alınarak devam edildiği, Türk Medeni Kanunu'nun 15 inci maddesinde de ifade edildiği üzere ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağı, karşı tarafın iyiniyetli olmasının o işlemi geçerli kılmayacağı, bu ilkenin 11.06.1941 tarih, 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsendiği, satışa aracılık eden emlakçının oğlu olan davalının ilk el konumunda olduğu gibi mahcur davacının ehliyetsiz olduğunu bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda olduğu dikkate alınarak yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olmasında ve hükmün kuruluşunda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Adli Tıp Kurumu raporunun içeriği ve sonuç kısmının birbiriyle uyumlu olmadığını, rapor içeriğinden davacının fiil ehliyetini haiz olduğunun anlaşıldığını, davacının işlem tarihinden sonra kullanmış olduğu ilaçlarının prospektüsünde bunama ile rahatsızlıkları olan ileri yaştaki hastaların bu ilaçları kullanamayacağının yer aldığını, davacının dolandırıcıların talimatları doğrultusunda soğukkanlı ve bilinçli bir tercih içinde hareket ettiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, ehliyetsizlik ve hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 9 uncu, 10 uncu, 13 üncü, 15 inci maddeleri ve 409 uncu maddesinin ikinci fıkrası .
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim TMK'nın “Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9 uncu maddesi hükmüyle şahsın hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi fiil ehliyetine bağlanmıştır. Ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye, eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK'nın 409/2 nci maddesi de akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
3. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ... adına kayıtlı dava konusu 9 numaralı bağımsız bölümün 22.09.2017 tarihinde davalıya satış yoluyla temlik edildiği, Adli Tıp Kurumu Adli Tıp Dördüncü İhtisas Kurulunun 13.01.2020 tarihli raporuna göre davacı ...'in satış tarihinde fiil ehliyetini haiz olmadığı anlaşılmıştır.
4.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.04.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.