"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/24 E., 2022/192 K.
ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN
DAVADA DAVACILAR : ..., ..., ..., ... vekilleri Avukat ...
ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN
DAVADA DAVALI : ... vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : ...
HÜKÜM : Asıl ve Birleştirilen Dava Ret
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde birleştirilerek görülen ve istinaf incelemesinden geçen muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararına uyulmuş ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl davada davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların mirasbırakanı ...’nun ...,... ve 651 parsel sayılı taşınmazlardaki payını davalı oğlu ...’e satış suretiyle temlik ettiğini, işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payının devrine ilişkin senedin iptalini talep etmiştir.
2. Dairenin bozma kararı sonrası açılan birleştirilen davada davacılar vekili dava dilekçesinde; asıl davadaki dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek davalı adına kayıtlı tapu kaydının iptali ile davacıların miras payı oranında tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; mirasbırakanın bakım ve tüm ihtiyaçlarının davalı ve eşi tarafından karşılandığını, bu nedenle mirasbırakanın dava konusu taşınmazlar için davalının eşi ... lehine ölünceye kadar bakma akdi yaptığını, davalının taşınmazlar üzerine mandıra inşa ettiğini,davacıların şikayetleri üzerine mandıranın yıkılma tehlikesi nedeniyle mirasbırakanın taşınmazlardaki paylarını bedeli karşılığında davalıya devrettiğini böylece mandıraya da ortak olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Rize 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.11.2019 tarihli ve 2013/304 Esas, 2019/340 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakanın temliklerdeki gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olmadığı, temliklerin bakım, hizmet ve emek karşılığı minnet duygusu ile gerçekleştirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mirasbırakan ...'nın dava konusu taşınmazlardaki miras payını muvazaalı olarak devrettiğinin dosya kapsamında anlaşıldığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 19.10.2020 tarihli ve 2020/502 Esas, 2020/508 Karar sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğu ancak davacılardan ...’nun mirasbırakan ...’nun mirasçısı olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davacıların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacı ... yönünden davanın aktif husumet yokluğundan reddine, diğer davacılar yönünden davanın esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 22.09.2021 tarihli ve 2020/3854 Esas, 2021/4483 Karar sayılı kararıyla; davacı ...'nun mirasbırakan ...’nun mirasçısı olmadığı gözetilerek davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazlarının reddiyle davacı ... yönünden usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına; hem İlk Derece Mahkemesince hem de Bölge Adliye Mahkemesince hukuki nitelendirmenin ölünceye kadar bakma anlaşmasına dayalı muris muvazaası hukuki nedeni ile tapu iptali ve tescil davası olarak nitelendirilmesine rağmen dava konusu taşınmazların satış suretiyle davalıya devredildiği, bu nedenle hukuki nitelendirme ve gerekçenin isabetli olmadığı, diğer yandan davacıların yalnızca tapu iptali isteminde bulunduğu tescil isteminde bulunmadığı anlaşılmakla davacı tarafa tescil davası açması için süre verilmesi, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmek suretiyle hüküm kurulması gerekirken, bu hususun göz ardı edilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
1.Bölge Adliye Mahkemesinin 27.01.2022 tarihli kararıyla; Yargıtay kararına uyularak davacı tarafa tescil davası açması için süre verilmesi, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmek suretiyle hüküm kurulması için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
2.Rize 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/117 Esas, 2022/396 Karar sayılı kararıyla, Mahkeme dosyasının Rize 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/24 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
3.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mirasbırakan ...'nın davaya konu taşınmazların (temlike konu terekesi) tüm terekesine oranının yaklaşık %61 oranında olduğu, dosyaya davalı yanca sunulan mirasbırakan ...'nın Rize Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben yazdığı 20.03.2012 tarihli şikayet dilekçesinde uzun yıllardır kendisinin bakım ve gözetimi ile oğlu ... ve gelini ...'nın ilgilendiğini, yıllar önce arazilerinin köy bilirkişileri tarafından rastgele bir taksimle bölündüğünü, bu doğrultuda herkesin kendisine ayrılan yerde ikamet ettiğini ve arazilerini kullandığını, davaya konu taşınmazlardan 315 parsel üzerindeki mandırayı oğlu ile birlikte işlettiğini ancak mandıranın İmar Kanunu'nun 32 inci maddesine uygun olmadığından bahisle yıkımına ilişkin tutanak düzenlendiğini, oğlu hakkında böyle bir tutanak tanzim edilmesinin haksız olduğunu, eşinden kalan 1/4 payını kendisine bakıp gözeten oğluna devrettiğini, tapuların da tescil edildiğini beyan ettiği, davalı tanıklarının beyanları ile de mirasbırakan ...'ya davalı ve eşinin baktığının anlaşıldığı, mirasbırakan ...'nın dava konusu taşınmazları 2011 yılında davalının eşi ...'ya ölünceye kadar bakım akdi ile bağışlamış iken 1 yıl sonra ise davacılar ile aralarında çıkan mandıra olayı nedeniyle 2011 yılında yaptığı ölünceye kadar bakım akdinin sağlığında iken yerine getirilmesini sağlamak ve mandırayı oğlunun işletmesi nedeniyle taşınmazları (mandıranın da içinde bulunduğu parsel dahil) bu kez gelini ...'ya değil, oğlu ...'e tapuda satış göstermek suretiyle devrettiği, mirasbırakanın davaya konu taşınmazların olduğu bölgede başkaca taşınmazları olmasına rağmen yalnızca dava konusu taşınmazlarını ayırıp davalıya vermesi, aynı taşınmazları daha evvel davalının eşi, kendisinin de gelini olan ...'ya ölünceye kadar bakım akdi ile bağışlamış olması, mirasbırakanın bu sözleşmeyi yaptığı sırada bakıma ihtiyacı olduğunun ve bizzat davalı ile eşi tarafından bakıldığının tanıklarca beyan edilmiş olması, mirasbırakanın halihazırda zaten ölünceye kadar bakım akdi gereği ölümü halinde gelinine kalacak olan taşınmazlarını sağlığında iken oğlu ...'e devretmek istemesinin, davacılar ile aralarında çıkan mandıra olayı nedeniyle davacılardan özellikle ...'nin davalı ve annesi tarafından yapılan mandıranın arazilerine taşkınlık yaptığını iddia etmesi ve şikayetçi olmasının sonucu olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle mirasbırakanın dava konusu taşınmazları diğer mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla devretmediği sonuç ve kanaati ile asıl ve birleştirilen davanın reddine; davacı ... yönünden açılan asıl davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; tüm dosya kapsamında muris muvazaasının ispatlandığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 357 nci, 373 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Hukuk Genel Kurulunun 29.03.2023 tarihli ve 2023/10-132 Esas, 2023/277 Karar sayılı kararında; "15.Temyiz yolu 6100 sayılı Kanun'un 361 ve devam eden maddelerinde düzenlenmiştir. 6100 sayılı Kanun'un 361 inci maddesine göre, "Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir." (...) 17.Yargıtay taraflarca ileri sürülen veya kendisinin tespit ettiği temyiz sebeplerini yerinde görürse bozma kararı verecektir. Ancak bozma kararı, bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararı kaldırıp düzelterek verdiği bir karar veya ilk derece mahkemesi kararını kaldırıp davanın esası hakkında yeniden verdiği bir karara ilişkin ise dosya kararı vermiş olan bölge adliye mahkemesine veya uygun görülen başka bir bölge adliye mahkemesine gönderilecektir (6100 sayılı Kanun m. 373/2).
18.Yargıtayın bozma kararı bölge adliye mahkemesi tarafından verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararına ilişkin ise bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak dosya, kararı veren ilk derece mahkemesine veya uygun görülecek diğer bir ilk derece mahkemesine, kararın bir örneği de bölge adliye mahkemesine gönderilir (6100 sayılı Kanun m. 373/1).
19. Burada iki durum arasındaki fark şu noktadadır: Birincisinde (m. 373/2), bölge adliye mahkemesi ilk derece mahkemesi kararını yanlış bulup yeni bir karar vermiştir; ikincisinde ise (m. 373/1), bölge adliye mahkemesi ilk derece mahkemesi kararını doğru bularak istinaf başvurusunu reddetmiştir. Birincisinde, dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesi normaldir. Çünkü artık ilk derecenin bir kararı mevcut değildir, bozulan karar bölge adliye mahkemesinin kararıdır, dosya kararı bozulan mahkemeye (dereceye) gönderilmektedir. İkincisinde ise her ne kadar bozma kararı bölge adliye mahkemesi kararına ilişkin olsa da, özünde ilk derecenin kararı bozulmuştur. Çünkü bu durumda istinaf aşamasında bir karar verilmemiş, sadece ilk derecenin kararı doğru bulunmuş ve istinaf başvurusu reddedilmiştir. İstinafın kararı bozulmakla, aslında ilk derecenin kararı yanlış bulunduğundan dosya ilk dereceye gönderilmektedir (Pekcanıtez Usûl, s. 2302). Dosya ilk derece mahkemesine gönderilmiş ve ilk derece mahkemesi bozma kararına uymuş ise, bozmaya uyularak verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.
20. Dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderildiği durumlarda bölge adliye mahkemesi, 6100 sayılı Kanun'un 360 ıncı maddesinin atfıyla ilk derece mahkemelerinde uygulanan yargılama usulüne göre 344 üncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir. (...)
21. Bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak düzelterek veya yeniden esas hakkında hüküm vermesi ve bu hükmün de Yargıtay tarafından bozulması ile ilk derece mahkemesi kararı hayatiyetini kaybetmiş olur. Bu durumda hüküm mahkemesi sıfatıyla ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak yeniden esas hakkında hüküm tesis eden bölge adliye mahkemesi, vermiş olduğu bu kararın temyizen incelenerek bozulması sonrasında 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince bozma kararına uyma yahut direnme kararını verme yükümlülüğü altındadır. Dolayısıyla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm tesis eden bölge adliye mahkemesinin bozulan kararı sonrasında dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi mümkün olmadığı gibi dosyanın gönderildiği ilk derece mahkemesince, bozma kararına ilişkin olarak uyma yahut direnme kararı verilemez. Zira böyle bir durumda bozma kararına uyma yahut direnme kararını verme yetki ve yükümlülüğü bölge adliye mahkemesine aittir. Hüküm mahkemesi sıfatıyla esas hakkında verdiği karara ilişkin bozma ilamına uyan veya direnen bölge adliye mahkemesinin hüküm mahkemesi sıfatı devam ettiğinden uyuşmazlığı sona erdirecek, infaza elverişli bir karar vermesi gerekir." hususlarına işaret edilmiştir.
2.Yapılan açıklamalar ışığında eldeki dava değerlendirildiğinde; İlk Derece Mahkemesince verilen 14.11.2019 tarihli kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince
davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacı ... yönünden davanın aktif husumet yokluğundan reddine, diğer davacılar yönünden davanın esastan reddine karar verildiği, davacılar vekilinin temyizi üzerine Dairece karar bozularak dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
3. Hal böyle olunca, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak hüküm mahkemesi sıfatıyla yeniden esas hakkında hüküm kurulmakla İlk Derece Mahkemesi kararı hukuki varlığını kaybettiği gibi Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Dairenin bozma kararına uyularak yapılan yargılama artık İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf incelemesi mahiyetinde olmayıp hüküm mahkemesi sıfatıyla yapılan bir yargılamadır. Bu itibarla bozma ilâmına uyan Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararı doğrultusunda yargılama yapılarak uyuşmazlığı sona erdirecek, infaza elverişli hüküm kurulması gerekirken, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi ve İlk Derece Mahkemesince karar verilmesi doğru değildir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.