Logo

1. Hukuk Dairesi2023/168 E. 2023/4544 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında yapılan ölçüm hatası nedeniyle tapuda yolsuz tescil yapıldığı iddiasıyla açılan tapu iptal ve tescil davasında hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro öncesi bir nedene dayanmayan ve kadastro çalışmaları sırasında yapılan ölçüm hatasından kaynaklanan tapu iptal ve tescil davalarında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı gözetilerek, yerel mahkemenin bozmaya uyarak verdiği ret kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/91 E., 2020/420 K.

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, bozma kararına uyularak Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; 466 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduklarını ve 465 parsel sayılı taşınmazın 24.06.2008 tarihinde ... adına tescil edildiğini, davalının gerçekte 466 parsel sayılı taşınmazı satın aldığını, bu parsel içerisindeki kavak, dut ve meşe ağaçlarını yakacak olarak kullanılmak üzere kesip evine götürmek suretiyle tasarruf etmeye başladığını, davaya konu 465 ve 466 parsel sayılı taşınmazların numaralarında ve vasıflarında yanlışlık yapıldığını, 465 parsel sayılı taşınmazı ne davalı ne de davalıdan önceki maliklerin hiçbir zaman kullanmadıklarını, 465 parselin miras bırakanları ve mirasbırakan evvelleri tarafından gerek kadastro tespitinden önce gerekse kadastro tespitinden sonra ve halen malik sıfatıyla kullandıklarını, gerçekte davalının 466 parsel sayılı taşınmazı satın aldığını, fakat kendisine 465 parselin tapusunun verildiğini, 465 parselin zeytinlik olmayıp sebze bahçesi vasfında, 466 parselin ise zeytinlik vasfında olduğunu ileri sürerek tapuların iptali ile 465 parsel sayılı taşınmazın adlarına, 466 parsel sayılı taşınmazın ise davalı ... adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılardan ...; 465 parsel sayılı taşınmazı tapu kütüğüne güvenerek satın aldığını, taşınmazı satın aldıktan sonra bazı kişilerin kullanmasını engellediklerini, davacıların hiçbir hukuki ve haklı nedene dayanmadıklarını, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesi gereğince kadastro tespit tutanaklarının kesinleşmesinden bu yana 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

Davalı ... husumet yönünden davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, tüm dosya kapsamından tutanakların edinme sebeplerinin doğru olduğu, ancak tapuya tescil edilirken ölçü paftası ve krokisinin hatalı olarak numaraların ters şekilde işlendikleri bu belirleme karşısında yapılan yanlışlığın maddi hata niteliğinde olduğu, 3402 Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin olayda uygulanma imkanı bulunmadığı, 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 1025 inci maddesi uyarınca bir ayni hak yolsuz tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden ayni hakkı zedelenen kimse tapu siciline düzeltilmesini dava edebilir hükümleri bulunduğu, davalı ...'nin davanın reddini talep ettiği, davalı ... tarafından benzer şekilde bir dava açılması ile durumun düzeltilmesi mümkün ise de usul ekonomisi ilkesine ters düşeceği ve aynı hususta tekrar yargılama yapılmasına gerek olmadığı ve davacı vekilinin talepleri dikkate alındığı gerekçesiyle davanın davalılardan ... ..., ..., ..., ... yönünden husumet yokluğundan reddine, davalılardan ... yönünden kabulü ile Aydın İli, Çine ilçesi, ... köyü Dağlarbaşı mevkiinde bulunan 465 parsel numaralı taşınmazın davalılardan ... adına kayıtlı malik hanesinin iptali ile payları oranında davacılar adına tapuya tesciline 466 parsel numaralı taşınmazın davacılar adına olan tapu kaydının iptali ile davalılardan ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 29.11.2018 tarihli ve 2015/18333 Esas, 2018/15071 Karar sayılı kararıyla; 466 parsel sayılı taşınmazın 17.07.1952 tarihinde tapulama suretiyle davacılar ve dava dışı kişiler adına tescil edildiği, 1968 yılında baba isimlerinin düzeltildiği, pay temlikleri sonucunda halen davacılar adına kayıtlı olduğu, 465 parsel sayılı taşınmazın 1952 yılında aynı kişiler adına tespit edildiği 1968 yılında baba isimlerinin düzeltildiği, Osman mirasçılarından dava konusu taşınmazı davalı ...'nin satın aldığı anlaşıldığı, davacıların, kadastro öncesi neden bakımından iddiaları incelendiğinde 3402 sayılı Kanunu'nun 12/3 maddesi gereğince 10 yıllık sürenin geçtiği, ... Medeni Kanunu'nun 713/2. maddesinde " Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya yirmi yıl önce (...) hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bir bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir" düzenlemesine yer verildiği, somut olayda, ... Medeni Kanunu'nun 713/2 nci maddesi koşullarının gerçekleşmediği, 465 sayılı parselin yine davacılar ve ortakları adına tespit edildiği, bütün payların ortaklardan Osman üstüne toplandığı ve Osman'ın ölümü ile mirasçılarına intikal ettiği gerekçesiyle 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiği ve ... Medeni Kanunu'nun 713/2. maddesinde ki koşulların gerçekleşmediği belirtilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, ayrıca yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davacılar lehine ... Medeni Kanunu'nun 713/2 maddesindeki koşulların da gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; eldeki davada yolsuz tescile neden olan vaka tespit çalışmalarında ölçü krokisinin yapılan tapulama tespitlerine aykırı olarak parsel numaralarının ters verilmesi ve paftanın yine ölçü krokisine göre oluşturulması nedeniyle ters oluşmasından kaynaklandığı, dolayısıyla tespitten önceki bir hukuki nedene değil tespitten sonra fakat kesinleşmeden önceki olay olan kadastro müdürlüğünün hatası vakasına dayanan yolsuz tescilin iptali talebi oldugundan hak düşürücü süre geçmediği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41/son hükmünde benzer durumlar olan maddi hataların düzeltilmesinde hak düşürücü sürenin uygulanmayacağının belirtildiğini, haklı davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3 üncü, 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 713/2. maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 210,55 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

18.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.