Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2049 E. 2023/3083 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı hakkında kısıtlama kararı bulunmadığı gerekçesiyle açılan tapu iptali ve tescil davasının, dava ehliyeti yokluğundan reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olup, davacının banka kredisi kullanma ve cebri ihale tarihi itibariyle ehliyetli olup olmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınması ve bu doğrultuda gerekli araştırma ve incelemenin yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsiz görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vasisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vasisi vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ablası olan davacı ...'ın uzun yıllardır psikojik rahatsızlığı bulunduğunu ve tedavi gördüğünü, fiil ehliyetini haiz olmadığı halde bankalardan kredi çekip borcu ödeme imkanı olmasına rağmen ödemediğini, davacı adına kayıtlı 6 parsel sayılı taşınmazdaki 3 no.lu bağımsız bölümün banka kredi borcu nedeniyle cebri icra ile davalılara satıldığını, davacının kısıtlanması için açtıkları vesayet davası sonucunun beklenmesi gerektiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacı hakkında kısıtlama kararı bulunmadığını, davanın öncelikle aktif dava ehliyeti yokluğundan reddi gerektiğini, müvekkillerinin taşınmazı ihale ile satın aldığını davacı tarafından açılan ihalenin feshi istekli davanın reddine karar verildiğini, kararın derecattan geçerek kesinleştiğini, müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Yerel Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, taraf ve dava ehliyetinin dava şartı olduğu davacı hakkında kısıtlama kararı bulunmadığı, davacı adına kardeşi ...'ın dava açma ehliyeti bulunmadığı, ayrıca dava konusu taşınmazı ihale ile satın alan davalılara husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davanın dava şartı ve pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vasisi temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vasisi ..., ablası ...'ın doğuştan akıl ve epilepsi hastası olduğunu, ... ... ve ... Hastalıkları Hastanesinde iki yıldan fazla bir süre tedavi gördüğünü, babasının ölümü ile bir çok taşınmaz intikal ettiğini, ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesi 2018/172 Esas, 2020/409 Karar sayılı kararı ile vesayet altına alındığını kendisinin vasi olarak atandığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ehliyetsizlik hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim ... Medeni Kanunu'nun (TMK) “Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9 uncu maddesi hükmüyle şahsın hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlanmış, 10 uncu maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlem ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı Yasa'nın 13 üncü maddesinde “Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.

2. Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması, tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta gözlem (müşahede) kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 282 nci maddesinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.

3. Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK'nın 409/2 maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.

4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 114. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"1) Dava şartları şunlardır:

... d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması..."

115. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"...(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder..."

3. Değerlendirme

1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının kayden maliki olduğu 6 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölümün icra borcundan dolayı ... 2. İcra Müdürlüğünün 2010/2138 talimat dosyasında cebri icrayla 1/2 şer payla davalılar tarafından satın alındığı, davacının vesayet altına alınması için ablası ...'ın dava açtığı, dava sonuçlanmadan vasi adayı olarak eldeki davayı açarak vesayet davasının bekletici mesele yapılması talebinde bulunduğu, Mahkemece vesayet dosyasının kesinleşmesi beklenmeksizin davanın dava ehliyeti ve pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiği, Dairece geri çevirme ilamı ile istenilen evraklardan davacı ...'ın vesayet altına alındığı, ...'ın vasilik görevlerini yerine getiremediği gerekçesiyle vasi olarak ...'in atandığı ve eldeki dava yönünden husumete izin kararı alındığı anlaşılmaktadır.

2.Hemen belirtmek gerekir ki, HMK'nın 51. maddesinde “dava ehliyeti” dava şartı olarak benimsenmiştir. Öte yandan, 03.03.1993 tarih, 773/82 sayılı Hukuk Genel Kurulu kararında da; dava şartlarının davanın açıldığı tarihten, hükmün kurulduğu tarihe kadar varlığını devam ettirmesinin temel kural olduğu açıkça vurgulanmıştır. Bu yasal düzenlemeler ve yargısal uygulamalar karşısında şüphesiz hâkim, davanın başında dava şartlarının mevcut olup olmadığını kendiliğinden (re’sen) araştırmak zorundadır. Ne var ki; dava açılırken bulunmayan dava şartının yargılama sırasında tamamlanması halinde dava ekonomisi yönünden davanın esasına girilerek sonuçlandırılması gerekeceği de gerek doktrinde gerekse Yargıtayın istikrar kazanmış içtihatlarıyla kabul edilmiştir. Öte yandan, tapu iptali tescil davalarında husumet kayıt maliki ya da maliklerine yöneltilir. Somut olayda da, davaya konu taşınmaz davalılar adına kayıtlı olup, husumetinde onlara tevcih edilerek eldeki davanın açıldığı sabittir.

3. Hâl böyle olunca, hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, varsa davacıya ait doktor raporları, hasta gözlem (müşahede) kağıtları, reçeteler, film grafilerinin vs. temin edilerek hem banka kredisi kullanma hem de cebri ihale tarihi itibariyle davacının ehliyetli olup olmadığı yönünde Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Dairesi'nden rapor alınarak işin esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.

V.KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vasisinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Yerel Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.