Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2132 E. 2024/3387 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, davalının hileli davranışları sonucu ölünceye kadar bakma akdi karşılığı devrettiğini düşündüğü taşınmazların aslında satış yoluyla devredildiğinin anlaşılması üzerine açılan tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının hileli yollarla davacının iradesini yanıltarak taşınmazları üzerine geçirdiği ve davacının da yaşanan olaylar sonrası taşınmazları geri istemekle süresinde iptal hakkını kullandığı değerlendirilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/65 E., 2023/146 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Burdur 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/508 E., 2021/325 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; 1927 doğumlu, yaşlı ve gündelik işler açısından bakıma muhtaç olduğunu; davalının, yeğeninin gelini olup aynı köyde yaşadıklarını; kendisine ölünceye kadar bakması karşılığında, ölünceye kadar bakma akdiyle maliki olduğu 808 ve 920 parsel sayılı taşınmazlarını 17.02.2017 tarihinde davalıya temlik etmek istediğini, davalının bu tarihten sonra da baskı yaparak diğer malvarlığını da devretmesini istediğini ve nihayetinde 05.01.2018 tarihinde yine kalan malların devrini istediğini, ancak bu talebe karşı çıkması üzerine kendisini darp ettiğini, darp eylemine ilişkin yargılamanın Burdur 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/29 E., sayılı dosyası üzerinden devam ettiğini; bu olaydan sonra kendisini tehdit eden ve darp eden davalının kendisine bakamayacağını ve yanına gelmesi halinde hayatından endişe duyması nedeniyle ölünceye kadar bakma akdiyle devrettiğini düşündüğü taşınmazlarının geri verilmesini istediğini ve davalının da tanıklar huzurunda geri vereceğini beyan etmesine rağmen geri vermediğini, darp olayı nedeniyle davalının tutuklanması üzerine tahliyesini temin etmek amacıyla müvekkilinden aldığı 67.650,00 TL. borç para, 4 adet bilezik ve bakım karşılığı aldıkları dava konusu taşınmazların iade edileceğini söylediğini, ancak kendisini ( davacıyı) buna inandırıp şikayetten vazgeçmesini sağladıktan sonra ne borç parayı ne de taşınmazları iade etmediğini, bunun üzerine ölünceye kadar bakma akdiyle devredilen taşınmazlara ilişkin olarak tapu iptali ve tescil istemli dava açılması amacıyla tapuda yapılan araştırma sonucunda, devir işleminin ölünceye kadar bakma akdiyle değil satış suretiyle yapıldığının 22.02.2018 tarihinde tapu müdürlüğüne gidilerek öğrenilebildiğini; davalının bu devir karşılığında kendisine para ödemediği gibi Burdur 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/29 E. sayılı dosyasında bulunan 05.01.2018 tarihli jandarma ifade tutanağındaki beyanında "Bu şahıs bana kendisine bakmam karşılığında küçük bir tarla verdi" demek suretiyle söz konusu tarlaları bakım karşılığında aldığını açıkça kabul ettiğini, ayrıca bir çok tanık huzurunda da bu taşınmazları bakım karşılığında aldığını ve darp olayından sonra taşınmazları iade edeceğini beyan ettiğini; tapu işlemleri sırasında hile yoluyla satış yaptırmak suretiyle taşınmazları devraldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı; tapuda yapılan işlemin ölünceye kadar bakma sözleşmesine dayalı olarak değil, satış işlemine dayalı olarak yapılan bir işlem olduğunu, davacının söz konusu tarlayı sattığını; davacı taraf, yapılan işlemin satış değil ölünceye kadar bakma sözleşmesine dayalı olarak yapıldığını iddia ediyorsa, ortada bir taraf muvazaasının olduğunu, senede bağlı bir sözleşmeye karşı muvazaa iddiasının, HMK'nın 200 ve 201 inci maddelerinde belirtildiği üzere ancak yazılı delille kanıtlanabileceğini; diğer taraftan davacının kandırılarak ölünceye kadar bakma sözleşmesine dayalı olarak işlem yaptığını zannettiği halde satış gibi gösterilmiş olduğu iddiasının ise Devletin memurunu da aşağılamak anlamına geldiğini, bilindiği üzere tapuda yapılan akitlerin kamera ortamında ve yapılan işlemin gerçek iradeyi yansıtıp yansıtmadığının da memur tarafından sorulmak suretiyle yapıldığını, bir başka anlatımla davaya konu işlemin tapuda memurun davacıya yeri sattığını ve parasını alıp almadığını sormasından sonra davacı satıcının "evet yeri sattım ve parasını aldım" demesiyle imza aşamasına geçilen bir işlem olduğunu; kendisinin (davalının) "ölünceye kadar bakma karşılığında küçük bir tarla verdi" ifadesinin de bakma karşılığı tarlanın emsallerinden daha düşük bir bedelle satıldığı şeklinde anlaşılması gerektiğini, yoksa kimsenin, kocaman bir tarlayı hem de parasını aldığını söyleyerek beyanda bulunduğu bir tarlayı bu şekilde devretmeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Burdur 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.11.2018 tarihli ve 2018/120 Esas, 2018/728 Karar sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamı hep birlikte incelenip değerlendirildiğinde, davacının resmi tapu memuru önünde dava konusu taşınmazlara ilişkin satış işlemi yaptığı, her ne kadar iradesi hile ile sakatlanarak ölünceye kadar bakma şartıyla satış yaptığı inandırılarak satış işlemi yaptırıldığını beyan etmiş ise de resmi evraklarda buna ilişkin kanıt olmadığı gibi davacı tanıklarının da satış aşamasında hileye ilişkin beyanının olmadığı, ayrıca satış işleminin resmi memur önünde usulüne uygun yapıldığı, davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, söz konusu kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 12.09.2019 tarihli ve 2019/245 E., 2010/1021 K. sayılı karar ile; " ... İlk derece Mahkemesince, davacının hileye maruz kaldığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; davalı tarafın, taşınmazların satın alındığı savunmasının değerlendirilmesi ve dava değerinin tespiti bakımından keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmadığı gibi davacı tarafın dava ve delil dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığı halde kendisine yemin delilinin hatırlatılmadığı anlaşıldığından keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak mevcut deliller ile birlikte değerlendirme yapılarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği ..." gerekçesi ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, kaldırma kararı uyarınca yapılan yargılama neticesinde; tüm dosya kapsamından, davacının iradesi ve işlemi yaptığı sıradaki inancının ölünceye kadar bakma sözleşmesi olduğu, ceza yargılamasına konu olay sonrasında taşınmazlarını geri istediği sırada durumu fark ettiği, her ne kadar bir kimsenin kendi işlemine dayalı muvazaa iddiasında bulunamayacağı bilinse de, dava konusu olayda hileli davranışlar neticesinde arazinin satış gösterilmek suretiyle devredildiği, bu olgunun her türlü delille ispat edilebileceği, davada da tanık ve davalı beyanları ile davacının davasını ispatladığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tapuda yapılan işlemin satış işlemi olup ölünceye kadar bakma sözleşmesine dayalı olmadığını, davacı tarafın, yapılan işlemin satış değil ölünceye kadar bakma sözleşmesine dayalı olarak yapıldığını iddia ediyorsa ortada bir taraf muvazaası olduğunu, muvazaanın yazılı delille ispat edilmesi gerektiğini; müvekkilinin ölünceye kadar bakma karşılığında küçük bir tarla verdi ifadesinin de bakma karşılığı tarlanın emsallerinden daha düşük bir bedelle satıldığı şeklinde anlaşılması gerektiğini, yoksa kimsenin, kocaman bir tarlayı hem de parasını aldım diye beyanda bulunduğu bir tarlayı bu şekilde devredemeyeceğini, sadece tanıkların işlem esnasında bilgi sahibi olmadığını; ilgili tapu kayıtları iptal edilecekse bile 808 parsel nolu taşınmazın tapu kaydının iptal edilebileceğini, ancak 920 parsel nolu taşınmazın tapu kaydının iptal edilmesinin söz konusu olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 09.02.2023 tarihli ve 2022/65 Esas, 2023/2146 Karar sayılı kararıyla; davacının yargılama sırasında 26.02.2020 tarihinde vefatı ile mirasçılarının davaya devam ettiği, davacının, ilerleyen yaşı ve eşinin ölümü üzerine gelecek kaygısı yaşadığı, yeğeninin gelini olan davalının, ölünceye kadar kendisine bakacağını söylemesi üzerine dava konusu taşınmazları kendisine bakacağı inancı ile 17.02.2017 tarihinde davalıya devrettiği, ancak davalının, davacıdan başka mal varlığını da istemesi üzerine 05.01.2018 günü tartıştıkları sırada davalının davacıyı kasten yaraladığı, bundan dolayı yargılanarak Burdur 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.02.2018 tarihli ve 2018/29-244 E.K. sayılı mahkumiyetine dair kararın istinaf aşamasından sonra 30.04.2018 günü kesinleştiği; davacının olay sonrası taşınmazlarını geri istediği, şikayetten vazgeçilmesi koşuluyla kabul edilmesi üzerine 08.01.2018 tarihinde şikayetinden vazgeçtiği, ancak yine bakım karşılığı verdiği bilezikler geri verilse de, taşınmazların iade edilmediği anlaşılmış olup davacının taşınmaz satmasını gerektirir bir nedenin bulunmadığı, davalının da aşamalarda tevilli ikrar şeklindeki beyanlarına rağmen davaya cevabında satın aldığını ileri sürmüş olsa da satış bedeli hakkında bir açıklaması olmadığı gibi satış bedelini ödediğini de ispat edemediğinden, davalının hileli yollarla davacının iradesini yanıltmak suretiyle dava konusu taşınmazları üzerine geçirdiği ve böylece yapılan temliki işlemin hileyle sakat olup davalı adına sicilin yolsuz şekilde oluştuğu sonucuna varıldığı; dava dilekçesindeki açıklamalar ve davacı tanık anlatımlarından, davacının yaşanan kavga sonrası taşınmazları geri istemekle süresinde iptal hakkını kullandığı, aksinin davalı tarafça iddia ve ispat edilmediği de göz önünde bulundurulduğunda, sübut bulan davanın kabulüne dair karara karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 36 ncı maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının kayden maliki olduğu dava konusu 808 ve 920 parsel sayılı taşınmazlarını 17.02.2017 tarihinde satış yolu ile davalı ...'a temlik ettiği, davalının, yeğeninin gelini olduğunu, kendisine bakması karşılığında ölünceye kadar bakım akdi yaptığını zannederek davalının hileli davranışları neticesinde dava konusu taşınmazları davalıya satış yolu ile devrettiğini ileri sürerek eldeki temyize konu davayı açtığı, yargılama aşamasında 26.02.2020 tarihinde ölümü üzerine mirasçıları tarafından davaya devam edildiği anlaşılmaktadır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.05.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.