Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2269 E. 2024/4075 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın vekili tarafından düşük bedelle satılan taşınmazlar için açılan tapu iptali ve tescil davasında, vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı ve alıcının kötü niyetli olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin taşınmazları rayiç bedelin çok altında satarak vekalet görevini kötüye kullandığı ve alıcının da vekil ile işbirliği içinde hareket ederek mirasbırakana zarar verdiği gözetilerek, tapu iptali ve tescil talebinin reddi yönündeki yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/196 E., 2022/350 K.

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş, hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca verilen karar da Dairece bozulmuştur.

Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı tereke temsilcisi vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar dava dilekçelerinde, anneleri ...'in ölümünden sonra mirasbırakan babaları ...'in dava dışı ... ile evlendiğini, bu evliliğe karşı çıktıklarını, ikinci eş ... ile aralarında husumet oluştuğunu, mirasbırakanın maliki olduğu 80, 81, 82 ve 83 parsel sayılı taşınmazların 02.12.2013 tarihinde davalı ... tarafından vekaleten diğer davalı ...’a satış gösterilmek suretiyle devredildiğini, mirasbırakanın alzheimer hastası olduğunu öğrendiklerini, vekaletname ve satış işlemi yapıldığı tarihlerde ehliyetsiz ve temlikin de muvazaalı olduğunu, mirasbırakana satış bedelinin ödenmediğini, dava dışı ...’nin muvazaa iddialarının önüne geçebilmek için hukuki işlem ehliyeti olmayan mirasbırakanın taşınmazlarını davalı ...’a devrettirdiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazların değerlerinin tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 12.000,00 TL'nin devir tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemişler, cevaba cevap dilekçesi ile miras payları oranındaki tapu iptal ve tescile yönelik taleplerini terekeye iade istemli olarak değiştirmişler, aşamada ise davacılardan ..., mirasbırakanın terekesine temsilci olarak atanmıştır.

II. CEVAP

Davalılar, davalı ...'ın diğer davalı ...'ın şirketinde uzun yıllardır sigortalı olarak çalıştığını, mirasbırakan ile davalı ...'ın ayrı şehirlerde olması nedeniyle satışın vekaleten yapıldığını, dava konusu taşınmazların bedeli karşılığında 70.000,00 TL'ye satın alındığını, satış bedelinin ise mirasbırakana ödendiğini, hatta aynı bölgede dava dışı başka taşınmazlar da satın alındığını belirterek davanın reddini savunmuşlar, yargılama sırasında davalılardan ...'ın ölümü ile mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 14.10.2014 tarihli ve 2014/169 Esas, 2014/444 Karar sayılı kararıyla; HMK'nin 124 üncü maddesindeki şartların oluşmadığı, davacı tarafın ıslah kurumuna da başvurmadığı, üçüncü kişiye karşı ehliyetsizlik ve muvazaa iddiasına dayalı pay oranında tapu iptal tescil davasının dinlenmeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 14.09.2017 tarihli ve 2015/1061 Esas, 2017/4290 Karar sayılı kararı ile; davacıların cevaba cevap dilekçesiyle terekeye iade istemli tapu iptal ve tescil talebinde bulundukları için işin esasına girilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemesince Bozma Kararı Sonrası Verilen Karar

Mahkemenin 23.03.2021 tarihli ve 2017/610 Esas, 2021/111 Karar sayılı kararıyla; ATK raporu uyarınca mirasbırakanın işlem tarihinde ehliyetli olduğundan tapu iptali ve tescil talebi yönünden davanın reddine, bedel istemi yönünden 13.000,00 TL'nin 02.12.2013 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte dahili davalılardan tahsiline, diğer davalı ... yönünden ise pasif husumet yokluğu nedeniyle terditli talebin reddine karar verilmiş, karar tereke temsilcisi vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

Dairenin 22.11.2021 tarihli ve 2021/2421 Esas, 2021/7016 Karar sayılı kararı ile; ehliyetsizlik iddiası yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğu, bozma ilamında davanın ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenlerine dayandığının belirtilmesine rağmen hükmüne uyulan bozma ilamı uyarında vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiası yönünden araştırma yapılmamasının hatalı olduğu gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemesince İkinci Bozma Kararı Sonrası Verilen Karar

Mahkemece yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen karar ile; mirasbırakanın temlik ve vekaletname tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğu, vekalet görevinin kötüye kullanıldığının ve üçüncü kişilerin kötü niyetinin ispat edilmediği, bedele yönelik terditli talep yönünden ise davalı tarafın satış bedelini 70.000,00 TL olarak belirttiği ve 57.000,00 TL’yi ödediğine ilişkin dekont sunduğu gerekçesiyle asıl taleplerin reddine, bedel isteminin ... mirasçıları olan davalılar yönünden kısmen kabulü ile 13.000,00 TL nin faizi ile tahsiline, terditli talebin davalı ... yönünden pasif husumet ehliyeti yönünden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde tereke temsilcisi vekili ve davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Tereke temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki ve aşamadaki beyanlarını tekrarla vekalet görevinin kötüye kullanılması hususunun ayrıntılı olarak incelenmediğini, gerekçenin yeterli olmadığını, ... ve Ulaş'ın kötü niyetli olarak işbirliği içerisinde hareket ettiklerini, mirasbırakanın ehliyetsiz olduğunu, kısıtlanması için dava açıldıktan 14 gün sonra vekaletname düzenlenildiğini, tanıkların da mirasbırakanın ikinci eşinin çocukları olduğunu, işlemlerin mal kaçırmak için yapıldığını, kısa süre sonra da mirasbırakanın öldüğünü, davalının taşınmazları 70.000,00 TL'ye aldığını iddia ettiğini ancak temlik tarihinde taşınmazların değerinin 264.732,48 TL olarak tespit edildiğini, 13.000,00 TL bedele hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

2.Davalılar temyiz dilekçelerinde özetle, Mahkemenin gerekçesinde ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması iddialarının ispat edilemediğini belirtmesine rağmen hatalı olarak terditli talebin kabulüne karar verdiğini, kısmen bedele hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacıların taleplerinin eksik ödenen satış bedelinin tahsili değil, taşınmazın güncel bedelinin tahsili olduğunu, taleple bağlı kalınmadığını, bu nedenle davanın tümden reddinin gerektiğini, resmi senede göre mirasbırakanın taşınmazlarını, toplam 18.500,00 TL bedelle ...'a sattığını, satış bedelini de nakden ve tamamen aldığını açıkça ikrar ettiğini, ...'ın ...'e tapuda gösterilen bedele ek olarak banka kanalıyla, 57.000,00 TL daha gönderildiğinin banka dekontuyla ispat edildiğini, davacılar mirasbırakanına elden 13.000,00 TL ve banka kanalıyla 57.000,00 TL olmak üzere toplam da 70.000,00 TL ödendiğinin ortada olduğunu, tanıkları Rahmi'nin de savunmalarını doğruladığını, davaya konu taşınmazların dava tarihi itibarıyla gerçek değerleri toplamının 361.193,76 TL olarak tespit edildiğini ve harcın tamamlandığını, 13.000,00 TL kabul dışında reddedilen kısım yönünden lehlerine mahkeme masrafı ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, vekil olan davalı ... yönünden husumet ehliyeti bulunduğunu, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı yönündeki iddiaların ispat edilemediği için onun yönünden davanın esastan reddine ve lehine dava değeri olan 361.193,76 TL üzerinden mahkeme masrafı ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki sebeplerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (BK) 506 ıncı maddesi,

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriğinden mirasbırakan; ...'in Düzce 7. Noterliğinin 29.11.2013 tarihli ve 522 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile dava konusu 80, 81, 82 ve 83 parsel sayılı taşınmazların satış yetkisini de içerir şekilde davalı ...'ı vekil tayin ettiği, anılan vekaletname uyarınca Ulaş'ın dava konusu taşınmazları toplam 18.500,00 TL bedelle 02.12.2013 tarihinde davalı ...'a satış suretiyle temlik ettiği, ...'in 21.12.2013 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak ikinci eşi ... ve ilk eşinden çocukları ..., ..., ... ve 2020 yılında ölen oğlu ...'in eşi ... ile çocukları ...'nun kaldığı, davalı ...'ın ise 30.08.2018 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak eşi ... ve çocukları ..., ... ve ...'in kaldığı, Düzce 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/357 Esas sayılı davası ile ...'in terekesine ...'in temsilci tayin edildiği görülmüştür.

Bilindiği üzere; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506 ncı maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 390 ıncı maddesi) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.

Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'da benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan; vekil ile sözleşme yapan kişi TMK'nın 3 üncü maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini

kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

2. Somut olayda; dava konusu taşınmazların keşfen saptanan değerleri toplamının 264.732,48 TL olduğu, taşınmazların temlikinin tapuda toplam 18.500,00 TL değer gösterilmek suretiyle yapıldığı, davalı ...'ın taşınmazları toplam 70.000,00 TL bedelle satın aldığını savunduğu, davalı tarafça sunulan dekontta ...'e 57.000,00 TL ödeme yapıldığı, vekil Ulaş'ın dava konusu taşınmazları rayiç değerinin çok altında satarak ...'i zararlandırdığı ve vekalet görevini kötüye kullandığı açıktır.

Davalı ...'ın vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilip bilmediği veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak olup olmadığının incelenmesine gelince; davalıların, Ulaş'ın uzun yıllardır ...'ın sigortalı çalışanı olduğunu beyan ettiği, dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgede birbirine yakın zamanlarda taşınmaz alan davalı ...'ın taşınmazların rayiç değerlerini bilmemesinin mümkün olmadığı gözetildiğinde, davalı ...'ın da vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmesi gereken konumunda olduğu, vekil ile el ve işbirliği içerisinde hareket ederek ...'i zararlandırdığı anlaşılmıştır.

Her ne kadar, Mahkeme gerekçesinde ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenleri yönünden iddianın ispatlanamadığından talebin reddine, tazminat talebinin de kısmen kabulü ile davalı ...'ın mirasçılarından tahsiline ve vekil yönünden de davanın husumetten reddine karar verilmiş ise de vekilin vekalet görevini kötüye kullandığı, davalı ...'ın da vekil ile el ve işbirliği içerisinde hareket ettiği gözetildiğinde tapu iptali ve tescil talebi yönünden vekilin de sorumlu tutulmak suretiyle davanın kabul edilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Tereke temsilcisi vekili ve davalılar vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle hükmün, (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3 üncü maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Bozma nedenine göre davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin harcın istek halinde yatıranlara iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

04.06.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.