"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin maliki olduğu 3 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payını eşi olan davalı ...'nin uyguladığı tehdit ve hileli davranışları sonucu bedelsiz olarak satış suretiyle devrettiğini, davalı ... ile 2 katlı bina yaparak bir katın kendisinde kalması için anlaştıklarını müvekkilinin okuma yazma bilmemesinden faydalanan davalı ...'in müvekkilinden hile ile aldığı vekaletnameyi kullanarak davacının uhdesinde kalan 1/2 payın yarısını nikahsız olarak yaşadığı eşi davalı ...'a daha sonra ...'a vekaleten davalı ...'ye satış suretiyle devrettiğini, ... 2/6 payını davalı ...'a, onun da 1/6 payını davalı ...'a 1/6 payı da davalı ...'e satış suretiyle devrettiğini, taşınmazda ... 5/12, ...'in 1/4, ... ve ...'in 1/6' şar pay ile malik olduklarını, ...'in müvekkilinden aldığı sahte imzalı senede dayalı olarak başlattığı icra takibi sonucu ihale ile alacağa mahsuben satın alarak 1/4 paya malik olduğunu ileri sürerek, müvekkili tarafından davalı ...'ye devredilen 1/2 payın, davalı ...'in vekalet görevini kötüye kullanarak ...'a ondan da ...'ye devredilen 1/4 payın, yapının kaçak ve ruhsatsız olması nedeniyle vekalet görevi kötüye kullanılarak fazla pay alan davalılar ... ve ... payından 9/60 payın, davalı ...'in sahte senet ile aldığı 1/4 payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... cevap dilekçesinde, davacının iddialarının yerinde olmadığını, davacıya ait arsa üzerinde bulunan iki katlı bina üzerine ilave 3 katı müteahhit sıfatı ile yaptığını, yaptığı işler karşılığı taşınmazdan pay aldığını, hile ve tehdit olmadığını, davacının Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı şikayetlerin takipsizlikle sonuçlandığını, davacının kendisinden 24.000,00TL borç aldığını ancak ödemediğini, icra yolu ile 1/4 payı alacağa mahsuben satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2.Davalı ... Akkuş cevap dilekçesinde; kendi arsasını satarak dava konusu binanın yapımında kullandıklarını, bunun ve açtığı nafaka davasını geri çekmesine karşılık davacının rızası ile tapuda devri yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
3.Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazı bedelini ödemek suretiyle satın aldığını, tapu kaydına güvenerek ve iyiniyetle hareket ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
4.Davalı ... cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazda payı bulunmadığından davanın husumet nedeni ile reddini savunmuştur.
5.Davalı ... Hamur cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazda payı bulunmadığından davanın husumet nedeni ile reddini savunmuştur.
6.Davalı Aladdin Açgöz cevap vermemiş, yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı ile davacının tehdite maruz kaldığı, hile ile iradesinin fesada uğratıldığı iddialarını usulüne uygun olarak kanıtlayamadığı, resmi belgede sahtecilik suçlamasıyla görülen ... 5. Ağır Ceza Mahkemesi 2018/33 E. sayılı davada ATK raporuyla senetteki imzanın davacıya ait olduğu gerekçesiyle davalı ... hakkında beraat kararı verildiği, ... 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/596 Esas ve 2015/555 Karar sayılı kararıyla davacının açtığı ihalenin feshi davasının reddine karar verildiği, derecattan geçerek kesinleştiği gerekçesiyle tehdit ve hile hukuki nedenlerine dayalı talepler yönünden davanın reddine, vekalet görevinin kötüye kullandığı iddiası yönünden vekil ...'in davacıya ait 1/4 payı satış suretiyle davalı ...'a daha sonra ...'a vekaleten davacının eşi ...'ye devrettiği, davacı ile davalı ... arasındaki boşanma davasının 30.07.2009 tarihinde kesinleştiği, ...'in vekalet görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle davalı ... adına kayıtlı 1/4 payın iptali ile davacı adına tesciline davalılar ... ve ..., tapu maliki olmadığı gerekçesiyle bu kişiler bakımından pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, müvekkili tarafından davalı ...'ye yapılan temlikin bedelsiz yapıldığının davalı ...'nin de kabulünde olduğunu, davalı ... ve ...'in ilişki yaşadıklarını birlikte hareket ederek davacıyı darp edip tehdit ettiklerini, davalı ...'nin boşanma davasından önce açtığı nafaka ve aile konutu şerhi davasını kullanarak davacının iradesini hile ile fesada uğrattığını, tehdit, hile, darp, sahte senedi kullanma iddialarına ilişkin bir çok Cumhuriyet Savcılığı soruşturması, hukuk ve ceza davaları görüldüğünü, dinlenen tanık beyanları ile de iddialarının ispatlandığını, ayrıca davacının okuma yazma bilmediğini davalı ...'in bu durumdan faydalanarak aldığı vekaletnameyi kötüye kullandığını ve bu hususun Mahkemenin kabulünde olduğunu, vekaletnameye tanık olarak katılan kişilerin davalı ... ve ...'in dayısı olduğunu beyanlarına itibar edilemeyeceğini, davalı ...'in sahte senet oluşturmak ve kullanmak suçundan beraat etmiş olmasının hukuk mahkemesini bağlamayacağını, müvekkilinin okuma yazma bilmiyor olması nedeniyle senede imza atmasının mümkün olmadığını, davalıların senet hakkındaki çelişkili beyanları ile senedin sahte olduğunun sabit olduğunu, tüm davalıların ... ile birlikte hareket ettiklerini ileri sürerek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilen kısım yönünden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle, davalı ...'nun müteahhit olarak davacı ile anlaşıp vekaletname aldığını, inşaat tamamlanınca ... karşılığı aldığı payını davalı ...'a devrettiğini, daha sonra payı müvekkilinin satın aldığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ile davalı ...'nin evli oldukları, davacının adına kayıtlı dava konusu taşınmazın 1/2 payını davalı ...'ye satış suretiyle devrettiği, davalı ...'nin davacıya karşı nafaka ve taşınmaza aile konutu şerhi konulması, davacının da ...'ye karşı boşanma talepli dava açtığı, davalı ...'nin 1/2 payının 1/6'sını üzerinde bırakarak 2/6 payını davalı ...'a ... da 2/6 payın 1/6 sını davalı ...'a, kalan 1/6 payı da davalı ...'e verdiği vekaletname ile davalı ...'e satış suretiyle devrettiği, davacının taşınmazdaki 1/2 payının davalı ...'ye devrinde, davalı ...'e vekaletname vermesinde hile veya tehdit olduğu ve iradesinin sakatlandığı yönünde herhangi bir delil sunmadığı, tanığının beyanlarının duyuma dayalı olduğu, davacının dava konusu taşınmazda iki kat yapması için davalı ... ile anlaştığı, davacının ... 4. Noterliğinin 27.12.2007 tarihli ve 65136 yevmiye no.lu vekaletnamesi ile dava konusu taşınmazdaki payının 1/2 sinin satışı için davalı ...'i vekil kıldığı, davalı ...'in anılı vekaletnameyi kullanmak suretiyle davacıya ait 1/4 payı satış suretiyle davalı ...'a devrettiği, bu temlikle ilgili davacının Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduğu takipsizlik kararı verildiği, davalı ...'in davacının borçlu olduğu senet için ... 1. İcra Müdürlüğünün 2008/3059 Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığı, takip sonucu taşınmazın 1/4 hissesinin 21.000,00 TL bedelle alacağına karşılık davalı ... adına ihale edildiği, ... 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/596 Esas 2015/555 Karar sayılı dosyasında ve ... 5. Ağır Ceza Mahkemesi 2018/33 Esas 2018/352 Karar sayılı dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu raporlarında senetteki imzanın davacının eli ürünü olduğunun belirlendiği, davalı vekil ...'in özen ve sadakat borcunun bulunduğu, davalı ...'nin iyi niyetli 3. Kişi konumunda olmadığı, payın devri karşılığı bir bedel ödemediği, ... vekil ... ile el ve ... birliği içinde oldukları İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, istinaf talepli dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle, istinaf talepli dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hata, hile ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Bilindiği üzere,"hile"(aldatma); genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun(TBK) 36/1. (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun(BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı gibi; taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse, yanılma(hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf bu hakkını kullanarak hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
2.Sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur. Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de ... hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.
Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK'nın 35. ve TMK'nın 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın.
Sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK'nın 35. maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir.
3. TBK'nın 39. maddesi şöyledir:
"Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır."
4. Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
6098 s. ... Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği ... ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan ... sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda ... ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda ... ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
5. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu' nun (HMK) 190. maddesi şöyledir:
"İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",
4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi şöyledir:
"Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının kayden malik olduğu 3 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payını 04.10.2007 tarihinde eşi olan davalı ...'ye 12.000,00 YTL bedelle satış suretiyle devrettiği, ... 4. Noterliğinin 27.12.2007 tarihli ve 65136 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile dava konusu taşınmazdaki payının 1/2 si uhdesinde kalacak şekilde dilediğine, dilediği bedelle satmaya, satış vaadi sözleşmesi yapmaya davalı ...' i vekil kıldığı, ...'in anılan vekaletnameyi kullanarak 07.01.2008 tarihinde 1/4 payı 6.000,00 YTL bedelle davalı ...'a satış suretiyle devrettiği, ... 21.05.2008 tarihinde 1/2 payının 1/6'sını üzerinde bırakarak 2/6 payını 18.000,00 YTL bedelle davalı ...'a satış suretiyle devrettiği, ... da 08.07.2008 tarihinde 1/6 payını 13.000,00 YTL bedelle davalı ...'a satış suretiyle devrettiği, ... vekaleten ...'in 16.10.2008 tarihinde 1/6 payı 24.000,00 YTL bedelle davalı ...'e satış suretiyle devrettiği, ...'a vekaleten ...'in 09.04.2009 tarihinde 1/4 payı 24.000,00 YTL bedelle ...'ye satış suretiyle devrettiği, davacı adına kayıtlı 1/4 payın ise ... 1. İcra Müdürlüğü'nün 2008/3059 Esas sayılı dosyasının 07.04.2009 tarihli yazısı ile satış işlemi sonucu ... adına tescil edildiği, tapu kaydına göre dava konusu taşınmazda, 5/12 payın ..., 1/4 payın ..., 1/6'şar payın ... ve ... adlarına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
2.Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; davacının korkutma ve hile hukuki sebeplerine dayalı iddiaları ispat edilemediği, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiş olup, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
3. Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Somut olayda, davanın niteliği gereği ispat külfeti davacıya düşmektedir. Davacının tanığı Şenel Karagöl'ün görgüye dayalı somut bilgisi bulunmamaktadır. Davacının özellikle dava konusu taşınmazdaki 1/2 payının yarısının (1/4 ü) satılması için davalı ...'e vekaletname verdiği, diğer yandan vekil kıldığı ... ile dava konusu taşınmazda inşaat yapımı hususunda anlaştıkları, ...'in vekaletnamedeki yetkiye uygun olarak davacının 1/2 payını üzerinde bırakarak 1/4 payı temlik ettiği gözetildiğinde vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının ispatlandığını söyleyebilme imkanı yoktur.
4.Hal böyle olunca, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2.Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.07.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.