Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2666 E. 2024/1596 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vakıf arazisi üzerinde gaiplik kararı verilerek Hazine adına tescil talebiyle açılan asıl dava ile aynı taşınmazın vakfa iadesi talebiyle açılan birleştirilen davanın akıbeti.

Gerekçe ve Sonuç: Kayıt maliklerinin mirasçılarının bulunup bulunmadığı hususunda yeterli araştırma yapılmadığı ve vakıf taşınmazı üzerindeki gaiplik tescilinin şartlarının oluşup oluşmadığının yeterince incelenmediği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/217 E., 2023/282 K.

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul / Asıl dava Ret, birleştirilen dava Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/463 E., 2019/118 K.

Taraflar arasında birleştirilerek görülen gaiplik ve tapu iptali-tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar asıl davada davacı Hazine, birleştirilen davada davalı kayyım vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, birleştirilen davada davalı kayyım vekilinin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl davada davacı ..., dava konusu 2718 ada 103 ve 104 parsel sayılı taşınmazların hissedarları , ..., ..., ... ...’ye İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 23.05.2001 tarihli 2001/176 Esas 2001/235 Karar sayılı kararı ile İstanbul Defterdarının kayyım tayin edildiğini, 10 yıllık kayyımla idare süresinin dolduğunu ileri sürerek dava konusu 2718 ada 103 ve 104 parsel sayılı taşınmazlarda adı geçen paydaşların gaipliklerine karar verilmek suretiyle anılan payların tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tescilini istemiş; bilahare asıl dava, Vakıflar İdaresine ihbar olunmuştur.

Asıl davada ihbar olunan/birleştirilen davada davacı ..., asıl davaya konu taşınmazların vakıf taşınmazları olup Hazine adına tesciline yasal olanak bulunmadığını belirterek asıl davanın reddini istemiş, dava konusu 2178 ada 104 parsel sayılı taşınmazın 5400/113400 payının zaten Defterdar Abdüsselam Efendi Vakfı adına kayıtlı olduğunu, Vakıflar Kanunu'nun 17 inci maddesine göre taşınmazdaki diğer hisselerin de vakfına döndürülmesi gerektiğini ileri sürerek gaiplik kararı verilmek suretiyle dava konusu 104 parsel sayılı taşınmazda ..., ., ..., ..., ... adlarına kayıtlı olan toplam 108000/113400 hissenin tüm takyidatlardan ari olarak tapu kayıtlarının iptali ile Defterdar Abdüsselam Efendi Vakfı adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Asıl ve birleştirilen davada davalı Kayyım; 10 yıllık kayyımla idare süresinin dolduğunu, davacı Hazine tarafından ispatlanması durumunda dava konusu taşınmazların Hazine adına tesciline dair itirazlarının olmadığını, aşamalarda, asıl davayı mahkemenin taktirine bıraktığını beyan etmiş; Vakıflar İdaresi tarafından açılan birleştirilen davanın ise reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesince; Türk Medeni Kanunun (TMK) 588 inci maddesi koşullarının oluştuğu gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile dava konusu 103 parsel sayılı taşınmazla ilgili gaiplik ve Hazine lehine iptal tescile; Vakıflar İdaresi tarafından açılan birleştirilen dava gözetilerek dava konusu 104 parsel sayılı taşınmazla ilgili asıl davanın reddine; Vakıflar Kanunu'nun 17 inci maddesi koşullarının oluştuğu gerekçesiyle birleştirilen davanın kabulü ile dava konusu 104 parsel sayılı taşınmazla ilgili gaiplik ve Vakıf lehine iptal tescile karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflarca istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince; her ne kadar asıl davaya konu 103 parsel sayılı taşınmazın davacı Hazine adına tescili mümkün değil ise de, kararın bu yönden istinaf edilmediği, birleştirilen davaya konu 104 parsel sayılı taşınmazın vakıf taşınmazı olup taleple bağlı olarak birleştirilen davada 104 parsel sayılı taşınmazla ilgili davanın kabulü ile taşınmazın vakfına döndürülmesinin doğru olduğu, ancak asıl ve birleştirilen davada davalı Kayyım harç ve yargılama giderlerinden sorumlu olup vekalet ücreti ile diğer yargılama giderleri yönünden istinaf bulunmasa da harç hususu re’sen gözetileceğinden bu yönden istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak harca ilişkin hükmün düzeltilmesi suretiyle asıl davanın kısmen kabulü ve birleştirilen davanın kabulü yönünde yeniden hüküm kurulmuştur.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflarca temyiz isteminde bulunulmuştur.

Dairenin 10.11.2021 tarihli 2021/269E. 2021/6659K. sayılı kararıyla; ... tarafından TMK’nın 588 inci maddesine dayalı olarak açılan asıl dava bakımından dava konusu 103 ve 104 parsel sayılı taşınmazların her ikisinin de aslı vakıf olup nitelik itibariyle bir fark bulunmadığının anlaşılması karşısında, her iki parsel yönünden de asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiği, Vakıflar İdaresi tarafından Vakıflar Kanunu'nun 17 inci maddesine dayalı olarak açılan birleştirilen dava bakımından ise birleştirilen davaya konu edilen 104 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde kayıt maliklerinin bulunduğu, kadastro beyannamesi ve komisyon kararında kayıt maliklerinin akrabalık ilişkilerine atıf yapıldığı, bir kısım kayıt malikine tebligat yapıldığının belirtildiği, kayıt maliklerinin mirasçıları bulunup bulunmadığının usulünce araştırılmadığı, kabule göre de asıl davada davacı ... Hazinesinin dava konusu 103 ve 104 parsel sayılı taşınmazlarda “.... kızı ...’nin” hissesiyle ilgili bir talebi olmadığı, bu payla ilgili olarak 2013 yılında kayyım atanmış olup 10 yıllık süresinin dolmadığı, bu payla ilgili gaiplik ilanı da yapılmadığı, tapu kayıtlarına göre “...” şeklinde bir pay bulunmayıp “...” şeklinde payın bulunduğu, davacı ... tarafından ise “...” hissesi olarak talepte bulunulduğu ve “...” payı şeklinde kayyım tayin edildiği, bu hususun açıklığa kavuşturulmadığı, birleştirilen davada dava konusu 104 parsel sayılı taşınmaz “... kızı ...’nin” payının usulünce dava konusu edildiği, bu pay yönünden gaiplik ilanı ve araştırma yapılmadığı, kayıt maliklerinden “...” payının dava konusu edildiği, ancak gaiplik ilanının “...” olarak yapıldığı gerekçesiyle bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 22.02.2023 tarihli 2022/217 E., 2023/282 K. sayılı kararı ile asıl dava konu taşınmazların aslı vakıf olduğundan davanın reddine, birleştirilen dava yönünden 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 17 inci maddesi şartları oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı Hazine, birleştirilen davada davalı Kayyım vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Asıl davada davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, birleştirilen davanın şartları oluşmadığını, vakfın niteliğine göre adına tescil olmayacağını, asıl davanın kabulü gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

Birleştirilen davada davalı kayyım vekili temyiz dilekçesinde; davanın kabulünün hatalı olduğunu, yasal hasım olup harç, yargılama giderleri ve vekalet ücreti takdirinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl dava, TMK'nın 588 inci maddesine; birleştirilen dava Vakıflar Kanunu'nun 17 inci maddesine dayalı gaiplik ve tapu iptal-tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

5737 sayılı Kanun'un 17 inci maddesi, TMK'nın 588 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 361, 366, 352 inci maddeleri

3. Değerlendirme

Asıl davada davacı Hazine vekilinin temyiz isteği yönünden;

HMK’nın 361 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca bölge adliye mahkemesince verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Temyiz dilekçesinin süresinden sonra verilmesi hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Eldeki davada, asıl davanın davacısı Hazine vekiline Bölge Adliye Mahkemesi kararı 28.03.2023 (e-tebliğ) tarihinde tebliğ edilmiş olup 2 haftalık sürenin 11.04.2023 tarihinde sona erdiği, Hazine vekilinin kararı 12.04.202023 tarihinde süresinden sonra temyiz ettiği anlaşılmaktadır.

Birleştirilen davada davalı kayyım vekilinin temyiz isteğine gelince;

Dava konusu 2718 ada 103 ve 104 parsel sayılı harap oda nitelikli taşınmazların Defterdar Abdüsselam Ef. Vakfından/Defterdar Esbak Abdüsselam Ef. Vakfından icareli olduğu, ... 37800/113400, ... ... kızı ... 32400/113400, Abdüsselam Efendi Vakfı 5400/113400, ... kızı ... 9450/113400, ... kızı ... 9450/113400, ... ... 1890/113400, ... 1890/113400, ... 1260/113400, ... 210/113400, ... 280/113400, ... 280/113400, ... 3535/113400, ... 3535/113400, ... 308/113400, ... 308/113400, ... 1351/113400, ... 1351/113400, ... 1351/113400, ... ... 1351/113400 payla 01.04.1954 tarihli tesis kadastrosu ile adlarına tescil edildiği, 104 parsel sayılı taşınmazın tutanağına ekli 01.041954 tarihli komisyon ek kararında taşınmazın belirtilen vakıftan geldiği, 1/3’erden ... evlatları ..., ... ve ...’nın malı iken ...’ın vefatı ile yedi evladına intikal ile, beş evladının payını kardeşleri ... adına 20.02.285 tarihinde devrettiğinden 6/7 pay olarak kaydedildiği, 1/7 payın da ...’nın bila veled vefatıyla mahlul olduğu; ...’nın vefatı ile 20 pay itibariyle 10 payın ... evlatları ... ve ..., 10 payın 2’şerden ... evlatları ... , ... , ..., ...’a intikalle 24.02.326 tarih 7945 no ile kayıt edildiği, ... , ... (çocuksuz), ... ve ...’ın vefatı ile bir kısım payın ... ve ..., bir kısım payın ... ve ..., bir kısım payın ..., ..., ... ve ... ...’e, bir kısım payının da ..., ..., ... ... ve ...’ya 25.K evvel 926 tarih 48 sıra nolu tapu kaydına göre intikal ettiği, ...’e 08.07.1952 tarih 1635 mükerrer no’lu ek kararın tebliğ olunduğu, onun eşi ... ve bazı paydaşlarının vekilleri ile mahallinde tahkikat yapıldığından bahsedildiği, komisyon kararında bahsi geçen tapu kayıt ve belgelerinin, dava konusu taşınmaza ilişkin tedavül kayıtlarının tamamının dosya arasında bulunmadığı, İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2001/176 Esas 2001/235 Karar sayılı 23.05.2001 tarihli kararına göre dava konusu 103 ve 104 parsel sayılı taşınmazların hissedarları olarak ... ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., , ..., ..., ... ..., ..., ..., ... ..., ..., ... ve ...’ye İstanbul Defterdarının kayyım olarak tayin edildiği; İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/265 Esas 2013/725 Karar sayılı 23.05.2013 tarihli kararı ile de ... ... kızı ...’nin payı ilgili olarak İstanbul Defterdarının kayyım tayin edildiği anlaşılmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki; bozma kararına uyan Mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapmak ve orada gösterilen doğrultuda hareket etmek zorunluluğu bulunmaktadır. Mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan Mahkemenin Yargıtay dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir. Bu hususun kamu düzeniyle ilgili olduğu da belirtilmelidir.

Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma ilamında belirtildiği şekilde kayıt maliklerinin mirasçıları bulunup bulunmadığı hususunda yeterli araştırma yapılmamıştır.

Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazların ilk tesisinden itibaren dayanak tüm belgelerin eksiksiz temini, özellikle komisyon kararında bahsi geçen dayanak tapu kayıtlarının dosya arasına alınması, kayıt malikinin mirasçılarının kimliğinin tespitine ilişkin başkaca bilgi ve belge bulunup bulunmadığının sorulması, getirtilecek belgelerdeki verilerden yararlanmak ve komisyon kararında bahsi geçen akrabalık ilişkileri de belirtilmek suretiyle kayıt malikinin mirasçılarının bulunup bulunmadığının İlçe Nüfus Müdürlüğünden ve Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden araştırılması, 5737 sayılı Kanun'un 17 inci maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığı değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.

Kabule göre de, Hukuk Genel Kurulunun 12.04.2017 tarihli ve 2017/1-1201 E., 716 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere mahkeme kararıyla kayyım olarak atanan ve gaip kişi adına yaptığı bu iş ve işlemler nedeniyle 3561 sayılı Kanun kapsamında yönetim kayyımı olan defterdar burada Hazineyi temsil etmemekte, aksine kayyımlık görevi gereği gaip kişinin anılan taşınmazdaki hak ve menfaatlerini korumakta olup taşıdığı kayyımlık sıfatı ile 492 sayılı Harçlar Kanunu kapsamında harçtan muaf olmadığı gibi, aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilebileceği, ancak Dairece bozulan kararda birleştirilen davada yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verildiği, bu hususun birleştirilen davada davacı ... İdaresi tarafından temyiz edilmediği, dolayısıyla bu yönde davalı kayyım lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu açıktır.

VII.KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Asıl davada davacı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinin süreden REDDİNE,

Birleştirilen davada davalı kayyım vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönler itibariyle kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,27.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.