Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2752 E. 2024/5840 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu davalı adına tescil edilen taşınmazın, davacılar tarafından mirasbırakanlarına ait olduğu iddiasıyla tapu iptali ve tescil davası açılması.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme, toplanan deliller ve tanık beyanları ışığında, taşınmazın davalıların mirasbırakanına hibe edildiğinin ve zilyetliğin de devredildiğinin tespit edilmesi, davacıların ise taşınmaz üzerinde zilyetliklerinin bulunmadığının anlaşılması gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/350 E., 2023/190 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Amasra Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/212 E., 2020/267 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; mirasbırakanları ...'e ait 105 ada 36 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında davalıların mirasbırakanı ... adına tespit ve tescil edildiğini, ....'nin ölümü üzerine de mirasçılarına intikal ettiğini, ancak taşınmazların kök murisleri ....'den kaldığını, mirasçılar arasında taksim edilmediğini, davalıların mirasbırakanı... adına zilyetlikle kazanım koşullarının oluşmadığını, daha önce kök mirasbırakandan kalan 105 ada 60 ve 61 ile 106 ada 87 ve 88 parsellere ilişkin olarak açtıkları davanın Amasra Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/319 E sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde yasaya ve hukuka aykırı olarak reddedildiğini, söz konusu dosyanın istinaf aşamasında olduğunu ileri sürerek dava konusu 105 ada 36 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar; davacılar tarafından açılan diğer davada davanın reddine dair karar verildiğini, dava konusu taşınmaz kök muris ...'e ait iken 15.11.2000 tarihli hibe senedi ile oğlu davalıların murisi ...'e hibe edilmek suretiyle devredildiğini, hibe senedi ile ...'in beş adet taşınmazı davalılar murisi ...'e devrettiğini, dava konusu taşınmazın da bunlardan biri olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Amasra Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.10.2020 tarihli ve 2018/212 Esas, 2020/267 Karar sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamı, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile birlikte incelendiğinde her ne kadar davacı tarafça dava konusu edilen Bartın ili .... İlçesi ..... Köyü 105 ada 36 parsel nolu taşınmazın hisselerinin hatalı olarak geçiş yapıldığından muris ...'in veraset ilamındaki payları oranında tapu iptal ve tesciline karar verilmesi talep edilmiş ise de davanın hatalı kadastro tespitine ilişkin olduğu, muris muvazaası hukuki sebebine dayalı tapu iptal tescil davası olmayıp hibe senedi ve tanık beyanları dikkate alındığında hatalı kadastro tespiti yapıldığı iddiası yönünden ispat külfetinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi gereği davacı tarafça yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazla ilgili kadastro tutanaklarında olağanüstü kazandırıcı zaman aşımı nedeniyle ... adına tespit yapıldığının ifade edildiğini, kadastro tutanağına ek bir metin, belge ve senet sunulmadığını, dolayısı ile davada hibe olup olmadığının değil, zilyetlik hususunun tartışmalı olduğunu, hem ... ve davalılar açısından zilyetlik koşullarının oluşmadığını hem de mirasçılar arasında olağanüstü kazandırıcı zaman aşımı işlemeyeceğinin Yargıtay kararları ile ortada olduğunu, tanık anlatımlarıyla anlaşıldığı üzere, kök muris ...'in 2004 senesinde vefat edinceye kadar dava konusu taşınmazı kendisinin kullandığını, 2004 senesinden kadastro tespit çalışmalarının yapıldığı 2009 senesine kadar da sadece beş sene olduğunu, ... ya da mirasçılarının herhangi bir aşamada malik sıfatıyla zilyetliğini kesinlikle kabul etmeyerek bu kişiler malik sıfatıyla zilyet olmuş olsaydı dahi kadastro tutanakları tarihi olan 2009 senesine kadar olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı yoluyla kazanmanın şartı olan en az 20 sene olduğundan zilyet olma koşulunun da oluşmadığını, tüm bunların yanında zaten mirasçılar arasında kazandırıcı zamanaşımı işlemeyeceği için böyle bir kazanımın da mümkün olamayacağını, ayrıca yine kadastro tutanağında yazanların aksine, mirasçılar arasında taksim yapılmadığını, tanıkların hiçbirinin taksimin, paylaştırmanın varlığından, ihtimalinden haberdar olmadıklarını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 27.02.2023 tarihli ve 2021/350 Esas, 2023/190 Karar sayılı kararıyla; dosya içeriğine, iddia ve savunma ile toplanan delillere, kararın dayandığı hukuka uygun gerektirici nedenlere, mevcut deliller Mahkemece değerlendirilerek takdir edildikten sonra karar verildiğine, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığına; mahallinde yapılan keşif ve keşif mahallinde dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanları birlikte değerlendirildiğinde muris ...'in ölene kadar ... ile kaldığı, dava konusu taşınmazların hibe edildiği tarih itibariyle ve vefat ettiği tarihe kadar aynı evde yaşadıkları için dava konusu taşınmaz ile diğer taşınmazlarda zilyetliklerini birlikte sürdürdükleri, murise vefat ettiği tarihe kadar davalılar murisi ...'in bakıp gözettiği, murisin akli melekelerinin yerinde olduğu, davacıların taşınmazlar üzerinde zilyetliklerinin bulunmadığı, dava konusu taşınmazların hibe edildiği tarih itibariyle tapusuz olmaları hasebiyle hibe senedinin tek başına yeterli olmadığı, bunun yanında zilyetliğin de teslim edilmesi gerekeceği, somut olayda kök murisin dava konusu taşınmaz ile diğer taşınmazları davalılar murisine hibe edip zilyetliğini de devrettiği tanık anlatımları ile belirlendiğine, tespit tarihine kadar her hangi bir niza çıkmadığına göre Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü iddialarını yineleyip verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 15. maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ve 713. maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması HMK'nın 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; Kurucaşile ilçesi, ..... Köyü 105 ada 36 parsel sayılı 1.588,84 metrekare yüzölçümlü, fındık bahçesi vasıflı taşınmazın 14.01.2008 tarihli kadastro işlemi neticesinde davalıların murisi ... adına tespit edildiği, söz konusu tespitin 22.01.2009 tarihinde kesinleştiği, ...'in ölümü üzerine 01.12.2015 tarihli intikal işlemi ile davalı mirasçılarına intikal ettiği anlaşılmaktadır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370 maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz edenlerden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.10.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.