"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1268 E., 2022/2857 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul-Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/126 E., 2022/108 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve terkin davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili; davalı adına kayıtlı Yalova ili, Çınarcık ilçesi, ... Mahallesinde bulunan, dava konusu 120 ada 11 parsel sayılı taşınmazın, 188,38 metrekarelik kısmının kıyı-kenar çizgisine göre kıyıda kaldığının belirlendiğini ileri sürerek taşınmazın 188,38 metrekaresinin tapu kaydının iptali ile bedelsiz olarak terkinine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; dava konusu taşınmazı tapuya güven ilkesi gereği 1987 yılında satın aldığını, iyiniyetli iktisabının korunması gerektiğini, mülkiyet hakkının Anayasa ile korunmuş bir hak olduğunu, İdarenin çizdiği kıyı-kenar çizgisinin mülkiyet hukuku bakımından geçerli olmadığını, kıyı-kenar çizgisinin adli yargı tarafından belirlenmesi gerektiğini, taşınmazın kamuya bedelsiz terkinine karar verilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince verilen ilk kararda, dava konusu taşınmazın 33,87 metrekarelik kısmının kıyı-kenar çizgisinin deniz tarafında kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Kaldırma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesince verilen ilk kararda, dava konusu taşınmazın Yalova Tapulama Hakimliğinin 08.11.1967 tarihli, 1963/226 Esas, 1967/127 Karar sayılı tescil ilamının kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi, tescil ilamının kapsamında kaldığının tespiti halinde bu hususun kesin hüküm yönünden değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, istinaf başvurularının kabulüne, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 ıncı maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Yalova Tapulama Mahkemesi'nin 1963/226 Esas, 1967/127 Karar sayılı dosyasında kıyı ile ilgili bir talebin bulunmadığı, eldeki davanın taşınmazın bir kısmının kıyı-kenar çizgisi içinde kaldığı iddiasıyla açıldığı, dava sebepleri (vakıalar) farklı olduğundan anılan dava dosyasının eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil etmeyeceği, dava konusu taşınmazın 33,87 metrekarelik kısmının kıyı alanı içinde kaldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 33,87 metrekare yönünden tapu iptali ve terkine karar verilmiştir.
D. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E. İstinaf Sebepleri
1. Davacı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın tümüyle kabul edilmesi gerekirken kısmen kabul edildiğini, yeterli inceleme ve araştırma yapılmadığını, itirazların nazara alınmadığını, hava fotoğraflarının uygulanmadığını, kıyılardaki değişimin gözlenmediğini, çukurların yeterli derinlikte olmadığını, sonradan getirtilmiş dolgu malzemesinin altına inilmediğini, yeni oluşturulan çizginin kara tarafında kumluğun bulunduğunu, bilirkişilerin hatalı değerlendirme yaptıklarını, sondaj yapılması taleplerinin reddedildiğini, dolgu alanlarının değerlendirilmediğini, dava konusu taşınmaza komşu taşınmazlara ilişkin açılan davalarda alınan bilirkişi raporlarının İdarece belirlenen kıyı-kenar çizgisinin doğru olduğu yönünde olduğunu, dava konusu taşınmazı içine alan onaylı kıyı-kenar çizgisinin mevzuat hükümlerine uygun olduğunu, bilirkişi raporlarında kıyı mevzuatı hükümlerinin gözetilmediğini, Bakanlıkça onaylanan kıyı-kenar çizgisinin değiştirilmesini gerektiren herhangi bir husus bulunmadığını, bilirkişiler tarafından tespit edilen "öneri kıyı-kenar çizgisi" ifadesinin ilgili mevzuatta dayanağının bulunmadığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiğini, Yalova Tapulama Mahkemesi'nin 1963/226 Esas, 1967/127 Karar sayılı kararının eldeki dava yönüyle kesin hüküm teşkil ettiğini, reddedilen kısım yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
F. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, yerel mahkemece davanın kısmen kabulü ile kıyı-kenar çizgisi kapsamında kalan kısmın tapu kaydının iptali ile kıyı olarak terkinine karar verilmiş olmasında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum görülmediği gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili ile davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve terkin istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Anayasa’nın "Kıyılardan yararlanma" başlıklı 43 üncü maddesi; 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4 üncü, 5 inci ve 9 uncu maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 715 inci, 999 uncu maddeleri; 13.03.1972 tarihli ve 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı; 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; Mahkemece, dava konusu taşınmazın 33,87 metrekarelik kısmının kıyı alanı içinde kaldığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, dava konusu taşınmaza komşu parseller ile ilgili oluşturulan kıyı-kenar çizgisi ve komşu parsellerin kıyı-kenar çizgisine ilişkin durumunun değerlendirilmediği, yapılan keşif sonucu hazırlanan bilirkişi heyet raporunda deniz ile dava konusu taşınmaz üzerindeki ev arasında sondaj makinesi ve kepçenin girebileceği uygun bir lokasyon olmadığından insan gücü ile 1.00 metre derinliğinde 1 adet araştırma çukuru açıldığından bahsedildiği, yine aynı raporda araştırma çukurundan 2.00 metre derinliğe ilişkin tespitlere yer verildiği, söz konusu araştırma çukurunun lokasyonu ölçeksiz şekilde gösterilmiş ise de, teknik bilirkişiler tarafından hazırlanan kroki üzerinde gösterilmediği, kaldı ki 1 adet gözlem çukuru açılmakla yetinildiği, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunun kıyı-kenar çizgisini fiili kullanım durumuna getirme çabası içerisinde, bilimsel verilerden uzak olarak hazırlandığı, kıyı-kenar çizgisinin tespiti bakımından yapılan incelemenin yetersiz olduğu, kıyı-kenar çizgisinin usulüne uygun şekilde belirlenmediği anlaşılmakla, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
2. Hemen belirtilmelidir ki, uyuşmazlığın niteliğine göre, öncelikle yöntemince kıyı-kenar çizgisinin belirlenmesi ve zemine uygulanması gerekir. Bu doğrultuda, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde idarece oluşturulmuş kıyı-kenar çizgisinin bulunup bulunmadığı Çevre ve Şehircilik İl
Müdürlüğünden sorularak belirlenmelidir. İdarece oluşturulmuş ve kesinleşmiş kıyı-kenar çizgisi var ise, buna ilişkin karar ve dayanağı olan belgeler ile kroki ve haritası birlikte getirtilip dosya arasına konulmalı, mahallinde yerel ve teknik bilirkişi ile harita mühendisi aracılığıyla yapılacak keşifte araziye uygulanmalı, çekişme konusu taşınmazın yeri belirlenip harita üzerine işaretletilmelidir.
3. İdarece oluşturulmuş kıyı-kenar çizgisinin bulunmaması yahut idari yargı yerinde iptal edilmiş veya oluşturulan harita 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilen ilkeye göre ilgililerine tebliğ edilerek kesinleştirilmemiş ve davalının itirazına uğramışsa; adli yargı mahkemesince, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki tanımlamalar dikkate alınarak, aynı Kanun'un 5 inci ve 9 uncu maddeleri ile 13.03.1972 tarihli ve 7/4 sayılı, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları gözönünde tutularak, Kanun'un 9/2 nci maddesinde belirtilen bilirkişi kurulu aracılığıyla keşif yapılarak, açıklanan kural ve yöntemler doğrultusunda kıyı-kenar çizgisi oluşturulmalıdır. Mahkeme aracılığıyla bu çalışma yapılırken, varsa idarenin önceden kıyı-kenar çizgisi oluşturmak için yaptığı saptamalar ve bu konuda kurulan komisyonun çalışmalarının ortaya çıkardığı bilimsel değerlerin bulunduğu da göz ardı edilmemelidir.
4. İdarenin kıyı-kenar çizgisi çalışmalarında, o yere ilişkin kamu görevlilerince önceden oluşturulmuş komisyon çalışmalarını içerir kayıt ve belgeler getirtilmeli, bunlardaki verilerle, Mahkemece kıyı-kenar çizgisi oluşturmak için bilirkişilerce yapılan çalışmalarda elde edilen veri ve bulguların örtüşmemesi durumunda, bunun nedenleri hakkında bilirkişilerden bilimsel gerekçelere ve maddi bulgulara dayalı, doyurucu ve denetime açık rapor alınmalıdır. Başka bir anlatımla, eldeki uyuşmazlıkta idari saptamalardan takdiri delil olarak yararlanılması zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.06.2003 tarihli ve 97/110 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Yapılacak bu araştırmalarla, dava konusu taşınmazın kıyı-kenar çizgisinin hangi tarafında kaldığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra, oluşacak durum, dosya içeriği, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan diğer tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek, uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekir.
5. Hal böyle olunca; 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gözetilmek suretiyle, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki tanımlamalar dikkate alınarak, aynı Kanun'un 5 inci ve 9 uncu maddeleri ile 13.03.1972 tarihli ve 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı göz önünde tutularak, 3621 sayılı Kanun'un 9/2 nci maddesinde belirtilen şekilde yeni bir bilirkişi heyeti (önceki bilirkişilerden farklı) oluşturulup, dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, taşınmazın farklı noktalarında toprak yapısını net bir şekilde belirleyecek derinlikte gözlem çukurları açılarak bu çukurlardan alınan verilerin incelenmesi, açılan gözlem çukurlarının harita üzerinde işaretlenerek gösterilmesi ve topoğrafik memleket haritalarından da yararlanılarak kıyı-kenar çizgisinin tespit edilmesi, keşfen tespit edilen kıyı-kenar çizgisi ile Bakanlık tarafından onaylanan kıyı-kenar çizgisinin fen bilirkişi tarafından kroki üzerinde gösterilmesi, farklılık olursa sebebinin açıklattırılması, komşu parseller ile ilgili oluşturulan kıyı-kenar çizgisi ve komşu parsellerin kıyı-kenar çizgisine ilişkin durumunun, çevre parseller hakkında kesinleşmiş kıyı-kenar çizgisi bulunup bulunmadığının araştırılması, kesinleşen kıyı-kenar çizgisinin eldeki davada belirlenen kıyı-kenar çizgisi ile çelişip çelişmediğinin göz önünde bulundurulması, gerektiği takdirde bilirkişi kurulundan bu hususları da karşılayacak şekilde rapor alınması, raporda kıyı-kenar çizgisi içerisinde kalan kısmın renkli olarak belirtilmesi, dava konusu taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içinde kalıp kalmadığının, kıyı-kenar çizgisi içerisinde ise ne kadarlık kısmının kıyı-kenar çizgisi içinde olduğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, önceki bilirkişi raporları da dikkate alınarak çelişkiler olduğu takdirde bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin nedenlerinin denetime açık, bilimsel verilere, maddi bulgulara dayalı olarak bilirkişilere açıklattırılması, ondan sonra tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup hükmün açıklanan gerekçelerle bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının değinilen yönden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz eden davalıya iadesine,
Temyiz eden davacı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.