"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Asıl Dava Kabul, Birleştirilen Dava Ret
Taraflar arasındaki vekaletname ile verilen satış yetkisinin iptali, tapu iptali ve tescil, mümkün olmaz ise bedelin faizi ile birlikte terekeye iadesi istekli asıl ve birleştirilen davalarda Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 29/11/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar ... vd. vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar ... ... vd. vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ...'nun maliki olduğu 808 ada 182 parsel sayılı taşınmazdaki 2 no.lu meskenini, hasta olduğu dönemde düzenlenen vekâletname ile vekili davalılardan ...'in 10.10.2008 tarihinde birleştirilen davanın davalıları ... ve ...'e satış göstermek suretiyle devrettiğini, vekilin mirasbırakanın eşi olan dava dışı Süheyla ile birlikte hareket ettiklerini, mirasbırakanın kendilerini mirastan mahrum etmeyi amaçladığını, öte yandan mirasbırakanın akıl sağlığının yerinde olduğuna dair düzenlenen raporların yeterli olmadığını belirterek, vekaletname ile verilen satış yetkisinin iptaline, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile terekeye iadesine, mümkün olmaz ise bedelinin faizi ile birlikte terekeye iadesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Birleştirilen davada davacılar, aynı iddiaları tekrar ederek, vekaletname ile verilen satış yetkisinin iptaline, tapu kaydının iptali ile terekeye iadesine, mümkün olmaz ise bedelinin faizi ile birlikte terekeye iadesine karar verilmesini talep etmişlerdir..
Davalı ..., mirasbırakanın verdiği yetkiler doğrultusunda işlem yaptığını, çekişmeye konu taşınmazı emlakçı aracılığı ile diğer davalılara devrettiğini, taşınmaz üzerine kayıtlı olmadığı için kendisinden tapu iptal ve tescil istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen davada davalılar, emekli ikramiyeleri ve birikimleri ile dava konusu taşınmazı 92.500 TL'ye satın aldıklarını, satış bedelini 09.10.2008 tarihinde bankadan çekip vekile ödediklerini ve sonra da 65.000 TL masraf yaptıklarını, iddia edilen kişileri ve olayları bilmediklerini belirterek, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, asıl davanın davalısı ...'nin vekil sıfatı ile hareket ettiği gerekçesi ile onun aleyhine açılan davanın pasif dava ehliyeti bulunmadığından reddine, birleştirilen davada ise davalılar ... ve ...'e yapılan satışın gerçek olup muvazaalı satış olduğunun ispat edilemediği gerekçesi ile birleştirilen davanın reddine dair verilen karar Dairece ‘’... Somut olaya gelince; dava ve birleştirilen davanın, terekeye iade istekli olarak açıldığı, mirasbırakanın dava dışı mirasçısının bulunduğu görülmektedir. O hâlde, davada taraf olarak yer almayan dava dışı mirasçı ...'nun davaya olurunun alınması ya da miras şirketine TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davaların esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir..’’ gerekçesi ile bozulmuş, bozmaya uyularak tereke temsilcisinin davaya dahil edildiği ve asıl davanın davalısı ...'nin vekil sıfatı ile hareket ettiği gerekçesi ile onun aleyhine açılan davanın pasif dava ehliyeti bulunmadığından reddine, birleştirilen davada iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile birleştirilen davanın reddine reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Başka bir söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz ... miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer.
Somut olayda, Kuşadası Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/846 Esas, 2021/1256 Karar sayılı kararı ile mirasbırakanın terekesine ...’ın tereke temsilcisi olarak atandığı ve kararın istinaf edilmeksizin 15/04/2022 tarihinde kesinleştiği, Mahkemece verilen kararın tereke temsilcisine Dairece yapılan geri çevirme sonucunda 19/12/2022 tarihinde tebliğ edildiği, ancak tereke temsilcisi tarafından temyiz isteminde bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl ve birleştirlen davalarda davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen asıl ve birleştirilen davalarda davalılar ..., ... ve ... vekilleri için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden asıl ve birleştirilen davalarda davacılar ..., ... ve ...’dan alınmasına,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
23/03/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.