"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1296 E., 2022/1215 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret - Kabul - Karar Kaldırılarak Dava Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Nusaybin 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/190 E., 2021/344 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili; dava konusu 193 parsel sayılı taşınmazın davalılara satış suretiyle devredildiğini, satışa ilişkin olarak anılan şikayet ve iddialar üzerine Maliye Uzmanlarına yaptırılan araştırma ve inceleme sonucu İdarece tutulan bilgi ve belgelerin sağlıklı olmadığını, ecrimisil tespitlerinin gerçeği yansıtmadığını, taşınmazı kullanan kişiler hakkında gerekli işlemlerin yapılmadığını, tescilin yolsuz olduğunu, 268 sayılı Milli Emlak Genel Tebliği'nin 4.2/c bendinin üçüncü fıkrasına göre davalıların taşınmazı 01.01.1998-31.12.2002 tarihlerinde 5 yıl süreyle kullandığına dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığını, ... ve arkadaşları hakkındaki ecrimisil takibatlarının en son 1996 yılında yapıldığını, 1997-1998-1999 yılları ecrimisil takibatlarının ... ve diğerleri hakkında olduğunun tespit edildiğini, dolayısıyla satışa hazırlık tarihinde yürürlükte olan 268 sayılı Milli Emlak Genel Tebliği'nin 4.2/c bendinin 3. fıkrasına göre satın alma şartları oluşmadığı halde satış kararı verildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, 4070 sayılı Yasa hükümleri kapsamında tüm yasal şartları sağladıklarını, dava konusu taşınmazla ilgili olarak daha önce idare mahkemesinde açılan davanın reddedildiğini ve kesinleştiğini, tapu kaydına esas idari işlemin ayakta olduğunu, bu nedenle yolsuz tescil kabul edilemeyeceğini, Kanun'un aradığı dönemlerde taşınmazın işlendiğinin belgelerle sabit olduğunu, Kaymakamlık oluru ile satış yapıldığını, satışın üzerinden 9 yıl geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
Nusaybin Asliye Hukuk Mahkemesi 21.04.2021 tarih 2016/190 E., 2021/344 K. sayılı kararı ile; tapu kaydının dayanağını teşkil eden idari işlemin halen geçerli olduğu, tescilin yolsuz olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı Hazine vekili ve davalılar tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı Hazine vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava dilekçesindeki taleplerini tekrarla hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli olmadığını, davanın kabulü gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalılar vekili katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde; davanın reddine karar verilmekle nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken maktu vekalet ücreti verilmesinin yerinde olmadığını belirtmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 27.10.2022 tarih 2021/1296 E., 2022/1215 K. sayılı kararı ile; davalılar adına oluşan tescilin idari işlem ayakta olduğu için yolsuz tescil niteliğinde bulunmadığı, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile bilirkişi raporları da birlikte değerlendirildiğinde davalıların 31.12.2002 tarihinden geriye doğru 5 yıl içerisinde kesintisiz olarak dava konusu taşınmazı kullandığı, davalılar yararına doğrudan satış koşullarının oluştuğu, davanın reddine karar verilmekle davalılar yararına nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği gerekçesiyle davacı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; tescilin yolsuz olduğunu, bilirkişi raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, haksız şekilde davanın reddine ve nispi vekalet ücretine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705. maddesi, 1022. maddesinin birinci fıkrası, 1025. maddesinin birinci fıkrası,
4070 sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun’un tarımsal amaçla kullananlara arazi satışı başlıklı 7. maddesi; (Değişik birinci fıkra: 3/7/2003-4916/14 md.) Hazineye ait tarım arazileri, 31.12.2002 tarihinden önce beş yıl süreyle fiilen tarımsal amaçla kullanılması ve bu hususun Hazinece belirlenmiş olması şartıyla, kullananlara doğrudan satılabilir. Bu Kanun'un 5, 6, 7 nci maddelerinden yararlanacak kişilere satış yapılabilmesi için birikmiş kira ve ecrimisil borçlarının asıllarının % 20 fazlasıyla ödenmesi şarttır. Bu Şekilde ödeme yapıldığı takdirde ayrıca gecikme zammı ve faiz alınmaz.
(Ek fıkra: 3/7/2003-4916/14 md.) Hazineye ait taşınmazlardan, mülga 28.6.1966 tarihli ve 766 sayılı Kanun'un 37 nci maddesi gereğince üzerine şerh konulmuş ve 21.6.1987 tarihli ve 3402 sayılı Kanun'un 46 ncı maddesine göre ilgililerince talep ve dava edilmemiş olanlar ile davaları devam edenlerden davadan vazgeçenlere, birinci fıkradaki şartlar aranmaksızın tapuda adına şerh bulunanlara veya bunların yasal mirasçılarına doğrudan satılabilir.”
29.08.2007 tarih ve 26628 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 313 sayılı Milli Emlak Genel Tebliği ile yürürlükten kaldırılan 268 sayılı Milli Emlak Genel Tebliği'nin 4.2/c bendi; “Tarımsal amaçla kullananlara satış: Hazineye ait tarım arazilerinin kullanıcılarına doğrudan satılabilmesi için bu taşınmazların 31.12.2002 tarihinden önce beş yıl süre ile fiilen tarımsal amaçla kullanıldığının Hazinece belirlenmiş olması gerekmektedir.
06.10.1994 tarihli ve 198 sayılı Milli Emlak Genel Tebliği dışında kendilerine Hazineye ait tarım arazisi kiraya verilen ve 31.12.2002 tarihi itibariyle kiracılık sıfatı devam eden kiracıların talepleri, kullanıcı olarak değerlendirilerek, sonuçlandırılacaktır.
Taşınmazların 31.12.2002 tarihinden önce beş yıl süre ile fiilen tarımsal amaçla kullanıldığının belirlenmesi, millî emlâk veya muhakemat kayıtlarındaki birbirini doğrulayan bilgi veya belgeler (taşınmazın dosyasındaki tespit tutanağı, ecrimisil ihbarnamesi, mahkeme kayıtları, idari yoldan tahliye kayıtları, muhtar ve bilirkişi yazılı beyanları, ecrimisil tahsilat makbuzları, taşınmazın dosyasındaki kadastro veya tapulama tutanağı, tapu kütüğündeki şerhler gibi) üzerinden yapılır.
Hazineye ait bir parselin tamamının birden fazla şahıs tarafından kullanılması halinde, parsel fiilî kullanım durumuna göre ifraz edildikten sonra satılacaktır. Ancak, kullananlar kendi aralarında anlaştıkları takdirde parselin tamamının hisseli olarak satılması da mümkündür. Hazineye ait parselin kısmen kullanılması halinde, kullanılmayan kısım ifraz edilerek genel hükümlere göre değerlendirilecektir.” şeklindedir.
3. Değerlendirme
Mardin ili, Nusaybin ilçesi, Odabaşı köyü 39 parsel sayılı 410.000m2(düzeltme 406.576,77m2) miktarlı susuz tarla nitelikli taşınmazın tamamı ... adına kayıtlı iken 23.08.2007 tarihinde ifraz işlemi ile 192, 193 ve 194 sayılı parsellerin oluştuğu, dava konusu 193 parsel sayılı 102.009m2 miktarlı susuz tarla nitelikli taşınmazın 22.02.2008 tarihinde 92.000TL bedelle davalılar ... ve ...’e 1/2’şer payla temlik edildiği, satış bedelinin 23.000TL’sinin peşin, 69.000TL’sinin ipotek konulmak suretiyle 7 taksit olarak ödendiği, davalıların kullandıkları tarım arazilerini satın almak istediklerine ilişkin 01.03.2005 tarihinde başvuruda bulunduğu, 02.11.2007 tarihli tutanakla dava konusu yerin 1980 yılından beri davalıların kullandığının tespit edildiği, 22.11.2007 tarihli ecrimisil ihbarnamelerinde 193 parselin 1997-2007 yıllında davalı ... tarafından, 2000-2007 yıllarında ... tarafından işgal edildiği ve ecrimisil bedellerinin ödendiği, davalılar hakkında 1996 ve 2007 yılı arasında ecrimisil ödemesine ilişkin başka ihbarnameler ve tahsilat fişleri düzenlendiği, 313 sayılı genelge bilgi formunda taşınmazın imar parseli olmadığı, tamamının kullanıldığı, tarım yapıldığı, 05.11.2007 tarihli kıymet takdir raporuna göre değerinin 91.808TL olduğunun belirtildiği, Nusaybin Kaymakamlığı Mal Müdürlüğünün 22.11.2007 tarihli kararı ile 193 parselin 92.000TL bedelle 4070 sayılı Kanun gereğince doğrudan satışının onaylandığı, Defterdarlık Milli Emlak Müdürlüğünün 16.11.2007 tarihli ve Nusaybin Kaymakamlığının 19.11.2007 tarihli yazısı ile satışa olur verildiği, dava dışı ... ve ... tarafından Nusaybin Mal Müdürlüğü aleyhine 193 parsel sayılı taşınmazın kendileri tarafından kullanıldığı, ecrimisil ödedikleri, satışın ... ve ...’e yapıldığı gerekçesiyle 22.11.2007 tarihli işlemin iptaline ilişkin açılan davada, Mardin İdare Mahkemesinin 13.7.2010 tarihli 2010/539 E., 2010/735 K. sayılı kararı ile davanın süre aşımından reddine karar verildiği, kararın deracattan geçerek 06.05.2010 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle,
Davacı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j, bendi gereğince davacı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.09.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.