Logo

1. Hukuk Dairesi2023/362 E. 2023/2034 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle daha önce hükmen tescil harici bırakılan taşınmazın, yeni kıyı kenar çizgisine göre tescili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığına dair daha önce verilmiş kesinleşmiş mahkeme kararının, yeni kıyı kenar çizgisine göre açılan davada kesin hüküm teşkil etmesi gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tescil davasında yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiştir.

Karar, davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, ... İli, ... İlçesi, ... Köyünde kain 1638 parsel sayılı taşınmazın ... ve ... ... adlarına tespit ve tescil edildiğini, dava konusu taşınmazın 3621 sayılı Kıyı Kanunu'na göre çizilmiş olan 23/06/1993 tarihli kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından bahisle davalı Hazine tarafından açılan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/222 E. 2004/92 K. Sayılı ilamı ile taşınmazın tespit harici bırakıldığını, ancak dava konusu taşınmaz tapuda davacıya devredildiği için anılan kararın infaz edilemediğini, bunun üzerine davacı aleyhine açılan davada ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/320 E. 2004/92 K. Sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın tespit harici bırakıldığını, ... 1. İdare Mahkemesinin 2010/657 E. 2011/1912 K. Sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda yapılan kıyı kenar çizgisinin iptaline karar verildiğini, bu karar üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın tespit ettiği yeni kıyı kenar çizgisine göre 1638 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi dışına çıktığını ileri sürerek 1638 parsel sayılı taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili, ... Belediye Başkanlığı'nın da 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 713. maddesi uyarınca davalı tarafta olması gerektiğini, dava konusu taşınmazın hükmen tescil harici bırakıldığını, kararın taraflar için kesin hüküm ya da güçlü delil mahiyetinde olduğunu, yargılamanın ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/320 E. sayılı dosyası kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, davacı lehine zilyetlikle iktisap şartlarının da gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın fen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda belirtildiği üzere krokisinde A harfi ile gösterilen kısmın 10.01.2013 onaylı kıyı kenar çizgisinin dışında kaldığı ve yüzölçümünün 2035,94 m2 olduğu, krokide A harfi ile gösterilen kısmın özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; TMK’nın 713. maddesi uyarınca taraf teşkili sağlanmadan karar verildiğini, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/320 Esas sayılı dosyasında verilen kararın kesin hüküm ya da güçlü delil olarak kabul edilmesi gerektiğini, taşınmazın 2004 yılı itibariyle tapusuz hale geldiğini ve TMK’nın 713. maddesi uyarınca davacının taşınmazı edinme koşullarının gerçekleşmediğini, gazeteye ilan verilmediğini, mahalli bilirkişi ve tanık dinlenmediğini, reddedilen kısım yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davacı vekili katılma yolu ile sunduğu temyiz dilekçesinde özetle; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen davacı aleyhine harca ve yargılama giderine hükmedilmesinin ve lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, eldeki davanın açılmasına İdarenin sebep olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından bahisle hükmen tescil harici bırakılan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 303. maddesindeki “ "1- Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.

2- Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder,..." şeklindeki düzenlemeyle, şekli anlamda kesinlik (yani o hükme karşı artık başvurulabilecek bir olağan kanun yolunun kalmaması ya da baştan beri hiç olmaması), maddi anlamda kesinliğin ön şartı olarak kabul edilmiştir. Maddenin devamında ise; bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesini, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve son olarak dava konularının aynı olması şeklinde belirlenen üç şarta bağlamıştır. Kesin hüküm, öncelikle hükmü veren mahkeme de dahil olmak üzere bütün mahkemeleri bağlar. Bir hüküm maddi anlamda kesinleştikten ve hangi tarafın ne yönde haklı olduğu tespiti yapıldıktan sonra, artık tüm mahkemeler, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanılarak, aynı dava konusu hakkında verilmiş bulunan kesin hüküm ile bağlıdırlar.

3. Değerlendirme

1. Dava konusu taşınmazın dava dışı ... ve ... ... adına 02/04/1991 tarihli komisyon kararı ile ½ şer paylı olarak tescil edildiği, bu kişilerin taşınmazdaki paylarını 04/03/2002 tarihinde dava dışı ...’ye, bu kişinin de 30/12/2002 tarihinde davacıya devrettiği, eski 1638 parselin 22/a uygulaması sonucu 17.03.2012 tarihinde 679 ada 1 parsel olduğu, ... ve ... ...’a husumet yöneltilerek açılan kıyı kenar terkini isteğine ilişkin davada verilen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.06.2000 tarih, 1996/222 E. 2004/92 K. sayılı kararı ile jeolog ve fen bilirkişisi tarafından düzenlenen rapora göre taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından bahisle davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptaline karar verildiği, ancak dava konusu taşınmazın karar tarihinden sonra davacıya devredilmesi nedeniyle anılan kararın infaz edilemediği, bunun üzerine davacı aleyhine açılan davada ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.03.2004 tarih, 2003/320 E. 2004/92 K. sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığının kesinleşmiş mahkeme kararı ile saptandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiği ve taşınmazın 14.02.2014 tarihinde tapu kütük sayfası kapatılarak, tapu kaydının terkin edildiği, taşınmazın bulunduğu bölgede Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 25/06/1993 tarihli onaylanmış kıyı kenar çizgisinin de olduğu, ... 3. İdare Mahkemesinin 2009/1368 K. sayılı kararı üzerine 15/02/2010 tarihinde yeniden kıyı kenar çizgisi çalışması yapıldığı ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığına sunulduğu, ilgili Bakanlığın 25.06.1993 tarihli kıyı kenar çizgisinin bilimsel verilere uygun olduğundan bahisle önerilen yeni kıyı kenar çizgisini uygun görmediği, bunun üzerine dava dışı üçüncü bir kişi tarafından ... 1. İdare Mahkemesinin 2010/657 Esas sayılı dosyasında açılan davada idarenin kıyı kenar çizgisinin yeniden belirlenmesine yönelik istemi reddetmesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile idarenin ret işleminin iptaline karar verildiği ve bu kararın Danıştay 10. Daire tarafından komisyon tespitinin Valiliğin uygun görüşü alındıktan sonra Bakanlığa iletilmesi gerekirken bu usul izlenmeden hareket edildiğinden bahisle onandığı, bu sırada Bakanlığın 10.01.2013 tarihli kıyı kenar çizgisinin onaylandığı, davacının 10.01.2013 tarihli kıyı kenar çizgisine göre dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinin dışında kaldığını ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.

2. Somut olayda, 15.06.2000 tarih, 1996/222 E. 2004/92 K. sayılı karar ile jeolog ve fen bilirkişisi tarafından düzenlenen rapora göre taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından bahisle davanın kabulüne ve dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptaline karar verildiği, anılan kararın kesinleştiği, eldeki davada davacı olan ...’a husumet yöneltilerek açılan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.03.2004 tarih, 2003/320 E. 2004/92 K. sayılı kararı ile de dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığının kesinleşmiş mahkeme kararı ile saptandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiği ve bu kararın da kesinleştiği, davacının ise eldeki davada aynı taşınmaza ilişkin olarak İdarece daha sonra belirlenen yeni kıyı kenar çizgisine dayanarak dava açtığı gözetildiğinde; ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.03.2004 tarih, 2003/320 E. 2004/92 K. sayılı kararının kesin hüküm teşkil ettiği sonucuna varılmaktadır.

3. Hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı vekilinin temyiz itirazının incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

04.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.