"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
...
...
Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili isteğiyle açılıp yargılama sırasında çekişmeli taşınmazın tapuya tescil edilmesi sonucunda kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil hüviyetine bürünen davanın bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda asıl davanın kabulüne, birleştirilen davaların ise reddine karar verilmiştir.
Kararın birleştirilen davalarda davacılar ... vekili ile ... tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine; ...'in temyiz talebinin Yerel Mahkemece süre yönünden reddine karar verilmiş olmakla davacı ...'in temyiz başvurusunun kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön incelemesi sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl davada davacı Hazine vekili; çekişmeli taşınmazın kadastro sırasında tapulama dışında tutulduğunu ancak tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olduğunu belirterek Hazine adına tapuya tescilini talep etmiştir.
2.Birleştirilen davada davacı ... vekili; kadastro çalışmaları sırasında taşlık olarak tespit dışı bırakılan, dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı yaklaşık 100 dönüm yüz ölçümündeki taşınmazın imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
3.Bozma kararından sonra açılan ve eldeki dava ile birleştirilen davada ...; imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Birleştirilen davalarda davalı- asıl davada davacı Hazine vekili; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ve davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2.Davalı ...,... Büyükşehir Belediyesi vekilleri, çekişmeli taşınmazın zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını, tapusuz bir yerin Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilebilmesi için o yerin özel mülkiyete konu olabilecek taşınmazlardan olması gerektiğini, çekişmeli taşınmazın mücavir sınırları içerisinde kaldığını ve bu nitelikte bir yerin ancak Belediyeler adına tescilinin mümkün olacağını belirterek öncelikle taşınmazın dahili davalı Belediyeler adına tescilini aksi halde ise davanın reddini talep etmişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.02.2009 tarih, 2006/309 Esas-2009/42 Karar sayılı kararı ile; gerçek kişi davacı ... yararına kazanma koşullarının gerçekleştiği gerekçesi ile davacı ...’in davasının kısmen kabulüne, hükme esas teşkil eden 26.02.2007 tarihli rapora ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 7.556,73 metrekare ve (C) harfi ile gösterilen 19.446,37 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz bölümlerinin davacı ... adına tapuya tesciline, aynı krokide (A) harfi ile gösterilen ve yeşil kalemle çevrili 58.594,59 metrekre yüz ölçümlü taşınmazla ilgili davanın feragat nedeniyle, davacı-birleştirilen davada davalı Hazinenin açtığı davanın ise kanıtlanamadığından reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı- birleştirilen davalarda davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 29.04.2010 tarih, 2009/6944 Esas -2010/2187 Karar sayılı kararıyla:
'' Dava konusu taşınmazın 1967 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşlık olarak tespit dışı bırakılan alanda kaldığı, davacı ...'in taşınmaz üzerinde 30 yıldır zilyet bulunduğunu, taşınmaz içerisindeki taşları temizleyerek dava konusu yeri ihya ettiğini ileri sürerek adına tescilini talep ettiği, dava dilekçesine ekli vekâletnameye göre davacının 1980 doğumlu olmakla, 2006 yılında açılan dava tarihi itibarıyla 26 yaşında olduğu ve dava tarihinden 30 yıl öncesinde henüz hayatta olmadığı, öte yandan en erken 1986 yılında (6) yaşında taşınmazı imar-ihya ederek üzerinde zilyetliğe başlamasının da mümkün olmadığı, dava dilekçesinde ve keşif sırasında taşınmazın bir başkasından satın alındığı veya miras yolu ile intikal ettiğinin de ileri sürülmemiş olduğu, şu halde davacının dava konusu taşınmaz üzerinde imar-ihya faaliyetlerini tamamladıktan sonra tarımsal faaliyette bulunarak zilyet olduğunun kabulünün hayatın olağan akışına aykırı olduğu anlaşılmakla davacının davasının reddine, asıl dosya davacısı Hazinenin davasının kabulüne hükmedilmesi'' gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
1.Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen temyiz incelemesine esas kararı ile;
a. Davacılardan ...'in, 2006 yılında açılan dava tarihi itibarıyla 26 yaşında olduğu ve dava tarihinden 30 yıl öncesinde henüz hayatta olmadığı, öte yandan en erken 1986 yılında (6) yaşında taşınmazı imar-ihya ederek üzerinde zilyetliğe başlamasının da mümkün olmadığı gerekçesiyle birleştirilen Kızıltepe 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/449 Esas sayılı davasının reddine,
b.Davacılardan ...'in ise 16.12.2005 tarihinde Kızıltepe Mal Müdürlüğüne taşınmazın tarafına kiralanması istemiyle başvuruda bulunduğu, Kızıltepe Kaymakamlığı tarafından davacıya ecrimisil ihbarnamesi çıkarıldığı, bu haliyle TMK 713/1 deki olağanüstü zamanaşımı ile kazanım koşullarından "malik sıfatıyla zilyetlik" koşulunun sağlanmadığı gerekçesiyle birleştirilen Kızıltepe 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/1161 Esas sayılı davasının reddine,
c. Asıl dava yönünden ise dava konusu yerin 3. sınıf kuru tarım arazisi vasfında olduğu ve niteliği itibariyle ekonomik yarar sağlanması mümkün yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 06.02.2013 tarihli rapor ve ekli krokisinde belirttiği şekilde (TH) harfi ile gösterilen 86.105,78 metrekare yüz ölçümündeki kısmın asıl dava davacısı Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
D. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararın süresi içinde birleştirilen davada davacılar ... ile ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; ...'in temyiz talebinin Yerel Mahkemece 11.10.2021 tarihli ek karar ile süre yönünden reddine karar verilmiştir.
E. Temyiz Sebepleri
Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde; asıl davada davacı Hazinenin tüzel kişi olarak taşınmazı imar ve ihya etmesinin mümkün olmadığını, dinlenen mahalli bilirkişilerin ısrarlı biçimde taşınmazın ... tarafından imar ve ihya edilip kullanıldığının anlatıldığını, ... tarafından başlayan zilyetliğin eklemeli biçimde davacı tarafından sürdürüldüğünü belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
F. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapusuz taşınmazın tescili isteğiyle açılıp yargılama sırasında çekişmeli taşınmazın tapuya tescil edilmesi sonucunda kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili hüviyetine bürünmüştür.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü, 17 nci ve 18 inci maddeleri,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. ... köyü çalışma alanında 1968 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında çekişmeli taşınmaz ''taşlık'' vasfıyla tespit harici bırakılmış, bilahare ihdas suretiyle 799, 1440 ve 1441 parsel sayıları ile malik haneleri ''davalı'' bırakılarak tapuya tescil edilmiş, ardından toplulaştırma uygulamasına tabi tutulmuştur.
2. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğuna, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığına göre, birleştirilen davada davacı ... vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak dava konusu taşınmazın idari yoldan 799, 1440 ve 1441 parsel sayıları ile malik haneleri ''davalı'' bırakılmak suretiyle ihdasen tapuya tescil edildiği, bilahare yörede toplulaştırma çalışması yapıldığı anlaşılmaktadır. Şu halde eldeki davanın tapusuz taşınmazın tescili isteğiyle açılıp yargılama sırasında çekişmeli taşınmazın tapuya tescil edilmesi sonucunda kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili hüviyetine büründüğü kuşkusuzdur. Hal böyle iken Mahkemece yazılı şekilde tapulu taşınmaz yönünden tescil hükmü kurulması isabetsizdir.
3. Öte yandan çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde toplulaştırma çalışmalarının yapıldığı dosya arasında yer alan bilgi ve belgeler ile hükme esas alınan teknik bilirkişi raporundan da açıkça anlaşılmaktadır. Fen ehli bilirkişi raporuna göre çekişmeli taşınmazın 122 ada 7, 8, 123 ada 6, 7 ve 8 parsel sayılı toplulaştırma parsellerinin bir bölümüne denk geldiği görülmüştür. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 nci maddesi uyarınca hâkim, doğru, infazı kabil ve infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde bir karar vermek zorunda olduğundan, Mahkemece dava konusu taşınmazın isabet ettiği toplulaştırma parsellerine ait güncel tapu kayıtları dosya arasına alınmalı, bundan sonra taşınmaz başında teknik bilirkişinin refakatiyle keşif yapılarak teknik bilirkişiden raporunda (TH) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün dava konusu 122 ada 7, 8, 123 ada 6, 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazlara isabet eden bölümlerinin alan hesabını gösterir, infaza elverişli, koordinatlı ve krokili rapor alınmalı, eldeki davanın tapu iptali ve tescil davası niteliğinde olduğu gözetilmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilip infaza elverişli hüküm kurulmalıdır.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Birleştirilen davada davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
25.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.