Logo

1. Hukuk Dairesi2023/391 E. 2023/2221 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında yaptığı temliklerin muris muvazaası olup olmadığına ve davacı mirasçının tapu iptal ve tescil talebinin kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, mirasbırakanın yaşı, geliri, temlik tarihindeki malvarlığı ve davalılar ile arasındaki ilişkiler gibi olguları değerlendirerek davalıya yapılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığına ve muvazaalı olduğuna karar vermesi usul ve yasaya uygun bulunarak yerel mahkeme kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedel istekli davada bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 11/04/2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı asil ... ve vekili Avukat ... Ağır, davalı Asil ... ve vekili Avukat ... ... ile temyiz edilen davacı ... vekili Avukat ...geldiler. Duruşmaya başlandı, gelen vekilin/vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, ... karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan babası ...’ın maliki olduğu 501 ve 502 parsel sayılı taşınmazlarını mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla ara malik ... üzerinden davalı oğlu ...’a devrettiğini, ara malik ...’nın davalı ...’in kayınbiraderi olduğunu, farklı bir taşınmaz için açılan iptal - tescil davası üzerine davalı ...’in çekişmeli taşınmazları kaçırmak amacıyla bacanağı olan diğer davalı ...’e devrettiğini, yapılan tüm temliklerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu 501 ve 502 sayılı parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile 1/3 er payının adına tescilini, olmazsa bedelini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., çekişmeli taşınmazları 50.000,00 TL ödemek suretiyle ... ... isimli şahıstan aldığını, satış bedelini banka hesabına yatırdığını, taraflar arasındaki husumetin tapu kaydına yansımadığını ve iyi niyetli olduğunu, mirasbırakanın ölümünden 15 yıl sonra dava açılmasının davacının kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, davacı tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/645 Esas, 1995/266 Karar sayılı dosyasında dava konusu taşınmazların dava edilmediğini, bu nedenle temlikin muvazaalı olmadığının o dönemde kabul edilmiş olduğunu, mirasbırakanın terekesinde taşınmaz kaldığını, ayrıca mirasbırakanın 310 parsel sayılı taşınmazı bedelsiz olarak davacıya temlik ettiğini, iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 12/06/2014 tarihli 2013/608 Esas, 2014/251 Karar sayılı kararıyla, muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulü ile çekişme konusu 501 ve 502 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptaline ve 1/3 er paylarının davacı adına tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı ve davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 30.05.2017 tarihli ve 2014/20585 Esas, 2017/2985 Karar sayılı kararıyla; “... Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.

Şöyle ki, davalı ...’in ibraz ettiği ... dekontuna ilişkin dava dışı ... ...’ın banka hesap kayıtlarının celp edilerek anılan bedelin yatırılıp yatırılmadığı ve yatırılmış ise daha sonra çekilip çekilmediğinin araştırılmadığı, satış bedelinin dava dışı ... ...’ın hesabına girdi – çıktı yapılıp yapılmadığı hususunun irdelenmediği, öte yandan çekişmeli taşınmazların devredilmesine karşın zilyetliğinin devredilip devredilmediğinin tespit edilmediği, davalı ... tarafından bildirilen tanık ...’in dinlenilmediği, ayrıca davalı ... tarafından dayanılan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/645 E., 1995/266 K sayılı dava dosyasının celp edilerek incelenmeden ve davalıların tüm delilleri toplanmadan sonuca gidildiği tespit edilmiştir.

Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan eksiklikler giderildikten sonra davalı ...’in savunmasının doğru olup olmadığı hususu üzerinde durulması, davalı ... ile muris, davalı ... ve dava dışı ... arasında herhangi bir ilişkinin bulunup bulunmadığının saptanmaya çalışılması, deliller eksiksiz bir biçimde toplandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir iken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Kabule göre de; mirasbırakanın oğlu davalı ...’in muvazaalı işlemler silsilesinde yer aldığı ve dava kabul edildiğine göre vekalet ücreti ile yargılama giderlerinden diğer davalı ile birlikte sorumlu olacağı gözetilmeksizin sadece davalı ...’in sorumlu tutulması da isabetsizdir. ” gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin, 12.02.2019 tarihli ve 2018/264 Esas, 2019/59 Karar sayılı kararı ile iddianın kanıtlandığı, temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 13.04.2021 tarihli 2019/3092 Esas, 2021/2207 Karar sayılı kararıyla; “... davalı ... tarafından tanık ismi bildirilmiş, ancak yargılama sırasında tanığın öldüğünün anlaşılması üzerine anılan davalı tarafından başka tanık bildirmek üzere süre talep edilmesine rağmen Mahkemece ölen tanık yerine başka isim bildirilmesi halinin yeni HMK’da düzenlenmemiş olması nedeniyle istek reddedilmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki; HMK’da tanığın ölümü halinde nasıl bir yol izleneceği düzenlenmemiş olsa da, bu durumun ikinci tanık listesi verilmesi yasağı yönündeki düzenlemenin istisnası olarak değerlendirilmesi gerekir. Bu husus, uygulamada kabul edildiği şekilde öngörülemeyen bir hal sayılacağından, Mahkemece davalı ...’e ölen tanığının yerine HMK'nın 240/2 maddesi uyarınca dinletmek istediği vakıayı da belirtmek suretiyle bir tanık ismi bildirmek üzere usulünce süre verilmesi, tanık bildirilmesi halinde dinlenilerek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu yöndeki talebin reddi ile savunma hakkını kısıtlar şekilde yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.

Kabule göre de; davacının mirasbırakan ...'a ait veraset ilamında yer alan payı oranında iptal tescile ve kalan payın ise davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, infaz aşamasında davalı ... yönünden hükmen kayıt oluşturacak şekilde yeniden tescil hükmü kurulması da doğru değildir.” gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin, 03.03.2022 tarihli ve 2021/273 Esas, 2022/75 Karar sayılı kararı ile mirasbırakanın gelirinin geçimini sağlamaya yettiği, yaşı ve özellikle temlik tarihindeki malvarlığı gözetildiğinde temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu, dava dışı ... ... davalı mirasçı ...'in kayınbiraderi, diğer davalı ...'in davalı mirasçı ...'in bacanağı olduğu, davalı ...'in dava dışı ... ... dava konusu taşınmazları satın alıp tekrar dava dışı ... ...'a devrettiği, dava dışı ... ... kısa bir süre içerisinde taşınmazları davalı ...’e temlik ettiği, dava konusu taşınmazların kısa sürelerle sürekli el değiştirdiği, ancak davalı ... tarafından kullanıldıkları, devirlerin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; tanıkları ... ve ... 'in beyanlarının dikkate alınmadığını, davalının diğer davalının akrabası olmasının muvazaa iddiasını kanıtlamak için yeterli olmadığını, davalının dava konusu taşınmazı satış bedelini ödemek suretiyle satın aldığını, mirasbırakanın dava dışı taşınmazlarını da yakın tarihlerde temlik ettiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, vekalet ücretinin yüksek hesaplandığını, mirasbırakan tarafından açılan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/645 E sayılı dosyasında dava konusu taşınmaza ilişkin bir talep olmadığını, davacı tarafından açılan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/892 E ve 2013/835 K sayılı davasının reddedildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazları mirasbırakandan satın almadığını, dava konusu taşınmazları dava dışı 3 parça taşınmazı devralabilmek amacı ile davalıya temlik ettiğini, bu yöne ilişkin delillerin toplanmadığını, mirasbırakanın dava dışı taşınmazlarını da yakın tarihlerde temlik ettiğini, mirasbırakanın dava dışı 310 parsel sayılı taşınmazı davacıya bedelsiz devrettiğini, vekalet ücretinin yüksek hesaplandığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunu'nun 706., ... Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın Geçici. 3/2 maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

3. Davalılar vekillerinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince; 12.02.2019 tarihli ikinci hükümde davacı lehine 9.768,640 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olup, bu miktar yönünden davalı taraf yararına kazanılmış hak oluşmuştur. Ne var ki; daha fazla olacak şekilde 12.124,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi gereğince hükmün değinilen bu yönden düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1. Davalıların işin esasına yönelik temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalıların vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan hususlar yönünden kabulüyle;

Hükmün 6. fıkrasındaki;

“12.124,00 TL” ibaresi hükümden çıkarılarak yerine “9.768,64 TL” ibaresinin yazılması suretiyle 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekilleri için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

11.04.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.