"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/786 E., 2022/1576 K.
HÜKÜM/KARAR : Asıl ve Birleştirilen Dava Ret / Esastan Ret - Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/147 E., 2020/103 K.
Taraflar arasındaki muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve mirasbırakan adına tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ve tereke temsilcisi tarafından ayrı ayrı istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tereke temsilcisinin asıl ve birleştirilen davada istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve tereke temsilcisi tarafından ayrı ayrı temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçesinde; tarafların babası olan mirasbırakan ...'ın Ankara ili, Keçiören ilçesi, 3. Bölge, Aşağı ... caddesinde bulunan 2956 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki 12/600 arsa paylı, zemin kat 20 nolu bağımsız bölüm olan depolu dükkanı 16.07.1984 yılında satın aldığını, davalının manifaturacı babasının yanında çalıştığını, babalarının 1987 yılında ticareti terk ettiğini, mirasbırakanın mirastan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olarak, gerçekte bağış kastıyla hareket ederek dava konusu bağımsız bölümü 13.01.1988 tarihinde davalıya sattığını, tapuda gösterilen değerin rayicinden oldukça düşük olduğunu, mirasırakanın taşınmazı satmaya ihtiyacı olmadığını, vergi kaydı 1981 yılında başlayan davalının satış tarihi olan 1988'e kadar taşınmazı alacak birikimi olmayacağını, eşinin ziynetleriyle alındığı ve mirasbırakanın satış bedeliyle hacca gidip mescid yaptırdığı savunmasının mesnetsiz olduğunu, mirasbırakanın satıştan sonra değil 1985 yılında hacca gittiğini, köye yaptırdığı iddia olunan mescidin de köy ahalisi tarafından yaptırıldığını ileri sürerek söz konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile mirasbırakanları adına tescilini talep etmiş olup davacının talebi üzerine Mahkemece verilen yetkiye istinaden 05.01.1998 yılında ölen ... terekesine Avukat ... tereke temsilcisi olarak atanmıştır. Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/208 Esasına kayden açılan aynı talepli dava 09.05.2019 tarihli karar ile eldeki dava dosyası ile birleştirilmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 1988 tarihli satıştan yaklaşık 30 yıl sonra açılan eldeki davanın kötüniyetli olduğunu, taşınmazın bedelini nakden mirasbırakana ödediğini, 1981 yılından itibaren hâlen tuhafiye ürünleri perakende ticaretinde faal vergi mükellefi olduğunu, mirasbırakanın ise 1987 yılında ticareti terk ettiğini, satış tarihine kadar birikim yaptığını, mirasbırakanın satış bedeliyle hacca gidip Çamlıdere'de mescit yaptırdığını, davacının tek başına ancak miras payı oranında bu davayı açabileceğini belirerek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 03.03.2020 tarihli ve 2018/147 Esas, 2020/103 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakanın dava konusu taşınmazı 13.01.1988 yılında 2.000.000 (eski) Türk lirası bedelle sattığı, satış tarihinde rayiç değerinin 2.500.000 (eski) Türk lirası olduğu, davalının mirasbırakanla beraber manifaturacılık yaptığı, mirasbırakanın yaşlanması sebebiyle taşınmazı satmak istemesi üzerine davalının satın aldığı, mirasbırakanın işi bırakıp hacca gittiği ve bir mescidi de camiye çevirdiği, olayda muvazaa bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve tereke temsilcisi ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalının taşınmazı satın alacak gücü olmadığına, mirasbırakanın mescidi camiye çevirmediğine dair tanıklar ... ve ... beyanlarına ve tanık ...'nin mirasbırakanın taşınmazı satmaya ihtiyacı olmadığına dair beyanlarına itibar edilmediği, davalı tanığı ...'nin davacının eski eşi olup husumet nedeniyle aleyhe beyanda bulunduğu, diğer davalı tanığı ...'nin de kardeşi davacı ile görüşmemesi sebebiyle aleyhe beyanda bulunduğu, davalının 1981 ilâ satış tarihi arasındaki vergi evraklarının imhâsı nedeniyle satış bedelini biriktirip biriktirmediğinin tespit edilemediği, 6 yılda 3 çocuklu bir kişinin satış bedelini biriktiremeyeceği, satışta gösterilen ve rayiç bedel arasında tespit edilen 500.000 eski Türk lirası farkın muvazaayı ispat ettiği gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kaldırılmasını istemiştir.
2. Tereke temsilcisi istinaf dilekçesinde; terekenin selâmeti açısından İlk Derece Mahkemesi kararının Bölge Adliye Mahkemesince incelenmesi, kararın tereke ve tüm mirasçıların lehine olacak şekilde tesis edilmesi, mirasçıların mağduriyetine neden olunmaması gerektiği gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 15.09.2022 tarihli ve 2020/786 Esas, 2022/1576 Karar sayılı kararıyla;
1. Davacının iddiasını ispata yarar delil ibraz etmediği, gerek savunma gerek tanık beyanlarına istinaden satış bedelinin davalı eşinin altınları ve davalının birikimleri ile ödendiği, tanık ...'nin bedelin ödenmesi için altın bozdurulduğuna, kuyumcuya birlikte gittiklerine dair beyanları, satıştan sonra mirasbırakanın işi bırakması, satış bedeliyle hacca gidip hayır yapması, akdi ve rayiç bedeller arasında fahiş fark bulunmaması, davanın kabulünde menfaati bulunan dava dışı mirasçı tanık ...'nin beyanları doğrultusunda, muvazaa iddiasının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi uyarınca ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davada tereke temsilcisinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
2. Dava sırasında mirasbırakan ... terekesine atanan tereke temsilcisinin davayı takip ettiği, tereke temsilcisinin atanmasıyla tereke ortaklarının terekeyi temsil ve davayı takip yetkilerinin ortadan kalktığı, böylelikle mirasçıların istinaf yoluna başvuru hakkının da tereke temsilcisine geçtiği gerekçesiyle 6100 sayılı Kanun'un 352 nci maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine, 11.11.2022 tarihli tashih şerhi ile temyiz yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili ve tereke temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu, hatalı şekilde dava değeri bakımından kesin karar verildiğini, halbuki dava değerinin 2022 yılı dava değerinin üzerinde kaldığını, davalının satış bedelini ödemek için altın bozdurduğuna dair belge sunamadığını ve istinaf dilekçesindeki sebepleri ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının bozulmasını talep etmiştir.
2. Tereke temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; terekenin selâmeti açısından İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararların incelenmesi, tereke ve tüm mirasçıların lehine olacak şekilde tesis edilmesi, mirasçıların mağduriyetine neden olunmaması gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve mirasbırakan adına tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi,
2. 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı,
3. 4721 sayılı Kanun'un 706., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 237 nci ve 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun (2644 sayılı Kanun) 26 ncı maddeleri,
4. 4721 sayılı Kanun'un 640 ıncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu ... caddesinde bulunan 2956 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki 12/600 arsa paylı zemin kat 20 nolu bağımsız bölüm olan depolu dükkanın, işlem tarihinde 56 yaşındaki maliki mirasbırakan tarafından 2.000.000 (eski) TL bedelle, işlem tarihinde 31 yaşındaki davalıya satıldığı anlaşılmıştır.
3. 4721 sayılı Kanun'un 640 ıncı maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer.
4. Asıl ve birleştirilen davalarda uyuşmazlık terekeye iade talepli tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olup tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalktığı gözetildiğinde, mirasbırakanın terekesine temsilci olarak atanan Avukat ...’e Bölge Adliye Mahkemesi kararı usulüne uygun olarak tebliğ edildiğine ve tereke temsilcisi de kararı temyiz ettiğine göre, davada davacı sıfatı kalmayan mirasçı ...’ın temyiz itirazlarının dinlenme olanağı bulunmamaktadır.
5. Tereke temsilcisinin asıl ve birleştirilen davalarda verilen hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; satış bedelinin davalının eşinin altınları ve davalının birikimleri ile ödendiğine dair savunmanın, eldeki davaların kabulü hâlinde miras payı artacak olan tanık ve tarafların kardeşi ...'ın beyanları ile teyit edilmesi, satıştan sonra mirasbırakanın işi bırakması, satış bedeliyle hacca gidip, hayır yapması, akdi ve rayiç bedeller arasında fahiş fark bulunmaması karşısında asıl ve birleştirilen davaların ispatlanamadığından reddine dair verilen kararda isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu bakımdan tereke temsilcisinin temyiz itirazlarının tümünün reddi gerekir.
6. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup tereke temsilcisi tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davayı takip yetkisi bulunmayan davacı ... vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Asıl ve birleştirilen davalarda davacı tereke temsilcisinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı ...'dan alınan 80,70 TL peşin harcın talep halinde davacıya iadesine
Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden tereke temsilcisinden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
...