"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/4 E., 2022/223 K.
HÜKÜM : Asıl Dava Karar Verilmesine Yer Olmadığına - Birleştirilen Dava Kısmen Kabul
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali - terkin, el atmanın önlenmesi, yıkım ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece verilen karar Yargıtay 8. Hukuk Dairesince bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kesinleşmiş olması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme kararı davacı-birleştirilen davada davalı Hazine vekili, davalı - birleştirilen davada davacı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl davada davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; mülkiyeti davalılara ait olan 203 parsel sayılı taşınmazın tahmini 306,39 m²'lik kısmının 3621 sayılı Kıyı Kanunu'na göre kıyı-kenar çizgisi kapsamında kalan yerlerden olduğunu ileri sürerek tapu kaydının kısmen iptaline, davalıların müdahalesinin önlenmesiyle tecavüzlü kısımdaki yapıların yıkımına karar verilmesini istemiştir.
2.Birleştirilen davada davacı ... vekili dava dilekçesinde; yıkımı talep edilen binalar ile tapu iptali istenen arsanın zemin değerinin Edremit 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/202 D.iş sayılı dosyası üzerinden yapılan tespit ile belirlendiğini, dosyaya sunulan bilirkişi raporuna göre bu bedelin 644.423,00 TL olduğunu ileri sürerek 644.423,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
1.Asıl davada davalı ... vekili cevap dilekçesinde; yargılama sırasında diğer davalıların taşınmazdaki paylarını satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2.Birleştirilen davada davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Edremit 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.07.2009 tarihli ve 2008/666 E. 2009/428 K. sayılı kararıyla; davanın 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararları
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Dairenin 10.12.2009 tarihli ve 2009/12090 Esas, 2009/12806 Karar sayılı kararıyla; "...somut olayda Mahkemece yapılan keşif sonucu çekişmeli bölümün kıyıda bulunduğu ve dava tarihinde davacı Hazinenin haklı olduğu anlaşıldığına ve yargılama sırasında yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa gereğince dava reddedileceğine göre davalının tüm yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulması gerekirken aksine yazılı düşüncelerle hüküm kurulması isabetsizdir..." gerekçesiyle bozulmuş, taraf vekillerinin karar düzeltme isteği Dairenin 29.04.2010 tarihli ve 2010/3804 E., 2010/5044 K. sayılı kararıyla reddedilmiş, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuş, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 28.06.2012 tarihli ve 2012/4923 Esas, 2012/6491 Karar sayılı kararıyla;"...Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonucu oluşan durumun eldeki maddi anlamda kesinleşmemiş ve derdest olan davaya da uygulanması zorunlu olup kamu malları ile ilgili davalar, aynı zamanda kamu düzeni ilkesini de içermektedirler. Bu nedenle Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni yasal durum dikkate alınarak inceleme yapılıp sonuca ulaşılması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. Somut olayda; işin esasının ve dava konusu taşınmaz bölümünün, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla belirlenen veya belirlenecek olan kıyı-kenar çizgisine göre değerlendirilmesi ve ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa'nın 16 ncı maddesiyle 3402 sayılı Yasa'nın 36 ncı maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı hususunun da gözetilmesi, Mahkemece bu konudaki görüşün ortaya konulması ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır..." gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, asıl davanın kabulüne, 203 parsel sayılı taşınmazın 01.07.2009 tarihli harita mühendisi raporunda (B) harfi ile gösterilen 328 m2'lik kısmın çizgisi içerisinde kaldığı anlaşıldığından davalı adına olan tapu kaydının iptali ile kıyı olarak terkini ve tecavüzlü kısımdaki tüm yapıların kal'ine; birleştirilen davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 80.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davacı-birleşen davalı Hazine vekili ile davalı-birleşen davacı ... vekili temyiz isteminde bulunmuş, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 23.06.2016 tarihli ve 2016/7868 Esas, 2016/11155 Karar sayılı kararıyla; "...1-) Dosya kapsamına, dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine, bozma ilamına uyularak sonucu dairesinde işlem tesis edildiğine göre davacı-birleşen davalı Hazine vekilinin tüm, davalı-birleşen davacı ...'ün aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-) Davalı-birleşen davacı ... tarafından açılan tazminat davasına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Birleşen dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007 nci maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır. Hal böyle olunca, tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği 17.04.1998 gün 1996/3-1 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı ve Bakanlar Kurulunun 28.02.1983 gün 1983/6122 sayılı kararı gözetilmek suretiyle belirlenmelidir. Belirlenen nitelik arazi ise değerlendirme tarihi olan birleşen davanın açılma tarihi itibariyle net gelir metodu yöntemi ile, taşınmazın niteliği arsa ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir. Bu nedenle, yapılacak keşifte, taşınmazı ve geniş çevresini gösteren fotoğrafların çektirilerek dosya arasına konulması ve niteliğinin belirlenmesine ilişkin hâkim gözleminin keşif zaptına yazıldıktan sonra Mahkemece taşınmazın niteliği arsa olarak belirlenir ise emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihi olan 11.11.2013 tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüz ölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re'sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla keşif yapılarak denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren, emsal ile dava konusu taşınmazların eksik ve üstün yönlerinin karşılaştırıldığı rapor alınması, somut alınan emsal ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip dava konusu taşınmazın emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi; taşınmazın niteliği arazi olarak belirlenir ise arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak sulu olup olmadıkları, yerleşim alanlarına uzaklıkları, iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri İlçe Tarım Müdürlüğünden getirtilmek, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak tapu kapsamındaki taşınmazların değeri tazminat davasının açıldığı 11.11.2013 tarihine göre hesaplanmalı, taşınmazların varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre hesaplattırılmalı, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazın zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak tapu sahibinin oluşan gerçek zararının saptanması gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır..." gerekçesiyle karar bozulmuş, davacı vekilinin karar düzeltme isteği Dairenin 04.12.2018 tarihli ve 2016/21089 E., 2018/19653 K. sayılı kararıyla reddedilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl davanın kabulüne dair kararın Yargıtay ilamıyla kesinleştiği gerekçesiyle asıl dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davanın kısmen kabulü ile 239.764,00 TL tazminatın 11.11.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ...'e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-birleştirilen davada davalı Hazine vekili, davalı-birleştirilen davada davacı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-birleştirilen davada davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; birleştirilen davanın kısmen kabulüne dair kararın hukuka aykırı olduğunu, birleştirilen davanın TMK'nın 1007 nci maddesine göre açılan tapu sicilinin tutulmasından dolayı uğranılan zarara yönelik olduğunu, Hazinenin tapu kaydı oluşturulmasında hukuka aykırı fiilinden söz edilemeyeceğini, davanın husumetten reddi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-birleştirilen davada davacı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; asıl davada tapu kaydının iptali ve terkinine karar verilen kısmın tekrar ölçülerek miktarının belirlenmesi gerektiğini, zira uygulama kadastrosu ile parselin ve sınırın değiştiğini, birleştirilen davada hükmedilen tazminat miktarının rayiç değerin altında olduğunu, tespit dosyasında alınan bilirkişi raporuna göre 644.423,00 TL tazminata hükmedilmesi gerekirken eksik inceleme hatalı değerlendirmeye dayalı bilirkişi raporuna göre 239.764,00 TL ye hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapu iptali terkin, el atmanın önlenmesi, yıkım ve tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. T.C. Anayasası'nın ''Kıyılardan Yararlanma'' başlıklı 43 üncü; 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5 inci ve 6 ncı; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007 nci maddeleri,
2. 28.11.1997 tarihli ve 1996/5 E., 1997/3 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı-birleştirilen davada davalı Hazine vekili ve davalı - birleştirilen davada davacı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13 üncü maddesinin j bendi gereğince temyiz eden davacı - birleştirilen davada davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Aşağıda yazılı 3.239,80 TL fazla alınan peşin harcın istek halinde davalı - birleştirilen davada davacı ...'e iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
04.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.