"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/407 E., 2022/1428 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Karabük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/148 E., 2021/71 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil ile kadastro tespiti sırasında yol olarak tespit harici bırakılan tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Karabük ili, Merkez ilçesi, ... köyünde 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında, davacının ortağı olduğu ... Köyü Yapı Kooperatifinin sahibi olduğu taşınmazın ortaklara taksim edildiğini, davacıya taksimen düşen dava konusu taşınmazın zemindeki sınırlara aykırı olarak hatalı şekilde tespitinin yapıldığını, kendisine ait 109 ada 28 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının davalı ... adına kayıtlı 29 parsel sayılı taşınmaz içine alındığını, 28 parselin bir kısmının ise paftasında gösterilen yol içinde kaldığını, kooperatif dağıtım krokisinin kadastro sırasında zemine uygulanmadığını ileri sürerek davalı ... adına kayıtlı 29 parsel sayılı taşınmazın davacının 28 parsel sayılı taşınmazına tecavüz eden kısmının tapu kaydının iptali ve davacı adına tescilini, davacıya kooperatiften taksim edilen ve davacının kullanımında olan, kadastro sırasında yol olarak gösterilen alanda kalan kısımların ise davacı adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Dahili davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığını, kadastro tutanağının 31.01.2007 tarihinde düzenlenerek itiraz edilmeden kesinleştiğini, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16 ncı maddesine göre yol gibi yerlerin kamu orta malı olduğunu, paftasında gösterilmek suretiyle kadastro işleminin yapıldığını, yol olarak kullanılan taşınmazın zilyetlikle iktisabı için kamunun ortak kullanımında olmaması ve paftasında gösterildiği tarihten dava tarihine kadar 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesindeki şartlar altında tasarruf edilmiş olması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
2. Diğer davalılar cevap dilekçesi sunmamış olup, davalı köy muhtarı keşif sırasındaki beyanında dava konusu yerin davacı tarafından kullanıldığını, çitlerin davacı tarafından çekildiğini beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 12.03.2021 tarihli ve 2017/148 Esas, 2021/71 Karar sayılı kararıyla; davacı adına tespit edilen 109 ada 28 parsel sayılı taşınmazın sınırlarına ilişkin kadastro tutanağının 05.07.2007 tarihinde kesinleştiği, davacının kadastro öncesinde dava konusu taşınmazın kooperatif ortaklığından kaynaklı olarak verildiğini ve bu taşınmazı kendisinin kullandığı iddiasına dayandığı, dava konusu taşınmazın sınırlarının dinlenen tanık beyanları nazara alındığında zilyetlikle kazanıma ilişkin koşulların oluşmadığı, sunulan plan üzerine düzenlenen ek raporda da sınırların aynı olduğunun belirtildiği, kadastro tespitinin hatalı olmadığının anlaşıldığı, mevcut halin tanık beyanlarında kooperatif ortaklarına tahsis edilen yerler belirlenirken kazık çakmak suretiyle belirlenmesinden kaynaklanabileceği, kadastro tutanağında edinme sebebinin cedden intikalen ve verese arası taksimen 20 yılı aşkın zilyetliğe dayanması olarak belirtildiği, ancak davacının kooperatif ortağı olmasından dolayı taşınmazı edindiğini belirttiği görülmekle, davacının iddiasının sübut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 109 ada 28 parsel sayılı taşınmazın davacıya ortağı olduğu kooperatif tarafından verildiğine dair krokiyi sunduklarını, bu krokiye göre sınırların belirlendiğini, ancak kadastro sırasında kooperatif krokisinin uygulanmayarak sınırların hatalı tespit edildiğini, davacıya ait taşınmazın bir kısmının davalı İbrahim adına tespit ve tescil edildiğini, bir kısmının ise yol olarak bırakıldığını, kadastro tutanağının edinme sebebinde yazan cedden intikalen ve taksimen ifadesinin yanlış olduğunu, 28 parsel sayılı taşınmazın davacıya kooperatiften ibraz ettiği krokideki sınırlarıyla verildiğini tanık beyanlarıyla ispatlandığını, taşınmaz üzerinde zilyetliğe değil kadastro öncesindeki taksim krokisine dayandığını belirterek İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 26.10.2022 tarihli ve 2022/407 Esas, 2022/1428 Karar sayılı kararıyla; davalı ... adına tespit ve tescil edilen 109 ada 28 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen bölümünün ve kadastro sırasında tescil harici yol olarak bırakılan (B) ve (C) harfli kısımların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak dava konusu edildiği, ... Yapı Kooperatifinin 1992 yılında kurulduğu, "Kooperatif Üyelerinin Parsellerinin Belirlenmesi İçin Yapılacak Kura Çekilişine Esas 1/1000 Ölçekli Kroki" nin düzenlendiği, davacının dayandığı bu kroki kadastro paftasına çakıştırılarak uygulandığında, kadastro tespit sınırları ile kura çekilişine esas krokinin birebir uyumlu olduğu, krokide dava konusu edilen bölümlerin bir kısmının davalı ...'e ait parsel içinde, bir kısmının da yol olarak bırakıldığı, kooperatifin 1997 yılında ferdi mülkiyete geçip arsalarını düzenlenen krokiyle verdiği, arsa sahiplerinin de 1997'de çit çekerek taşınmazlarını kullanmaya başladıkları, tespit tarihinin 17.01.2007 olduğu göz önüne alındığında davacının dava konusu taşınmazlar üzerinde 20 yılı aşkın zilyetliğinin bulunmadığı, yolda kalan (B) harfli kısmın üzerine yalnızca 10 yıl önce tek katlı bina yapıldığı, böylece davacı yararına dava konusu taşınmazlarda zilyetliğe dayalı edinme şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesini tekrar etmekle Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil ile kadastro tespiti sırasında yol olarak tespit harici bırakılan tapusuz taşınmazın tescili istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri,
2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 14 üncü ve 17 nci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 713 üncü maddesinin birinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. 16.10.2019 tarihli fen bilirkişi raporunda (B) ve (C) harfleriyle gösterilen ve kadastro paftasında yol olarak bırakılan dava konusu tapusuz taşınmazların davacı adına tesciline yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a. Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun'un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun'un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
b. Somut olayda, temyize konu edilen (B) ve (C) harfli tapusuz taşınmazların keşfen saptanan toplam dava değeri olan 4.194 TL'nin 2022 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 107.090 TL’nin altında kaldığı görülmektedir.
2. 16.10.2019 tarihli fen bilirkişi raporunda 109 ada 28 parsel sayılı taşınmaz içinde (A) harfiyle gösterilen kısmın tapu kaydının iptali ve davacı adına tesciline yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı HMK'nın 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
b. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Karabük ili, Merkez ilçesi, ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında dava konusu (A) harfli taşınmazın içinde bulunduğu 109 ada 29 parsel sayılı taşınmazın senetsizden, 1.505,29 m2 yüz ölçümlü natamam kargir iki katlı ev ve arsası vasfıyla, ceddinden intikalen ve vereseler arası taksimen 20 yıldan beri zilyet olması sebebiyle davalı ... adına 23.01.2007 tarihinde tespit edildiği, 05.07.2007 tarihinde tespitin itiraz edilmeksizin kesinleştiği, davacı tarafından dava konusu taşınmazların senetsizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine istinaden değil de 1992 yılında kurulan ... Yapı Kooperatifinin ortaklarına verdiği "Kooperatif Üyelerinin Parsellerinin Belirlenmesi İçin Yapılacak Kura Çekilişine Esas 1/1000 Ölçekli Kroki" başlıklı belgeye istinaden dağıtıldığını iddia ettiği, davacının dayandığı bu krokinin kadastro paftasına çakıştırılarak uygulanması sonucunda kadastro tespit sınırları ile kura çekilişine esas krokinin birebir uyumlu olduğunun tespit edildiği, öte yandan davacı tarafından arsaların 1997 yılında kooperatif ortaklarına dağıtıldığı ve ortaklar tarafından etrafının çevrildiği iddia edilmiş ise de tespit tarihi olan 17.01.2007 tarihine kadar da taşınmaz üzerinde davacının 20 yılı aşkın zilyetliğinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
c. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. (B) ve (C) harfli taşınmazlara ilişkin tescil davası yönünden temyiz kesinlik sınırı içinde kaldığı anlaşılan davacı vekilinin temyiz dilekçesinin değerden REDDİNE,
2. (A) harfli taşınmaza ilişkin tapu iptal ve tescil davası yönünden davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın Karabük 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
29.04.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.