Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4390 E. 2024/1448 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddia edilen taşınmazlar üzerindeki tapu kayıtlarının iptali ve Hazine adına tescili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma kararına uygun olarak, taşınmazın köy yerleşim alanı içinde orta malı vasfında olduğu gerekçesiyle davayı kısmen reddetmesinde hukuki isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla davalı yararına kazanılmış hak doğduğu gözetilerek Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/135 E., 2017/11 K.

HÜKÜM : Kısmen Kabul-Kısmen Ret

Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar davacı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine temsilcisi dava dilekçesinde; Sivas ili, ... ilçesi, ... köyü 152 ada 1 parsel, 166 ada 729 ve 616 parsel, 198 ada 7 parsel ve 104 ada 1 parsel sayılı taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, kadastro çalışmaları sırasında davalı yararına zilyetlik koşullarının gerçekleşmediğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Köy Tüzel Kişiliği cevap dilekçesinde, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Divriği Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.05.2010 tarihli ve 2009/371 E. 2010/91 K. sayılı kararı ile; çekişme konusu taşınmazlardan 152 ada 1 parsel, 166 ada 729 ve 616 parsel ve 198 ada 7 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, 104 ada 1 parsel sayılı taşınmaza yönelik davanın, taşınmazın köy yerleşim alanı içinde orta malı vasfında olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

IV BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararları

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine temsilcisi ve davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

Dairenin 02.06.2011 tarihli ve 2011/5338 Esas, 2011/6654 Karar sayılı kararıyla; “... dava konusu yerler 104 ada 1, 152 ada 1, 166 ada 616, 729 ve 198 ada 7 parsel sayılı taşınmazlar olduğu halde Mahkemece kurulan hükmün gerekçe bölümünde eldeki davaya konu edilmeyen 103 ada 76 ve 203 ada 43 parseller hakkında açıklama yapıldıktan sonra hüküm kısmında dava konusu 104 ada 1 parsel dışındaki taşınmazlar bakımından davanın kabulüne karar verildiği görülmektedir. Bu durumda, hükmün gerekçe bölümü ile hüküm fıkrasının çeliştiği, dolayısıyla HUMK'un 381-388 inci maddelerine aykırı olarak hüküm tesis edildiği açıktır..." gerekçesiyle bozulmuş; Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda çekişme konusu taşınmazlardan 152 ada 1 parsel, 166 ada 729 parsel, 166 ada 616 parsel ve 198 ada 7 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, 104 ada 1 parsel sayılı taşınmaza yönelik davanın taşınmazın köy yerleşim alanı içinde orta malı vasfında olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiş; hüküm davacı temsilcisi tarafından temyiz edilmiş; Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 09.02.2015 tarihli ve 2014/25919 Esas, 2015/3265 Karar sayılı kararıyla;"... T.C. Anayasası'nın 141/3 üncü maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 388/1-3 üncü maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/1-c. maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. Bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hâkimin (Mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hâkim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hâkim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır... Mahkemenin; “Mahkememizce Yargıtay bozma ilamının usul ve yasaya uygun olduğu sabit olmakla uyulmasına karar verilmiş, bozma ilamı doğrultusunda gerekli yargılama yapılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur” şeklindeki açıklamalarının gerekçe olarak kabulü mümkün değildir. Bu açıklamalar hükümde bulunması gereken hususları içermediği gibi hangi taleple ilgili hangi delilin neden dikkate alındığı ve sunulan delillerden hangilerinin hangi sebeple diğerlerine üstün tutulduğunu da göstermemekte olup bu bakımdan hukuki denetimin yapılamayacağı açıktır. O halde mahkemece yapılacak iş; taraflarca sunulan tüm deliller ile yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporundaki açıklamaları yukarıdaki ilkelere göre tüm deliller ile birlikte değerlendirmek, sonucuna göre her bir taleple ilgili kabul ve ret sebeplerini içeren, tarafları doyurucu, hukuki denetimi mümkün ve özellikle Anayasa'nın 141/3 üncü maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nın 297 nci (Mülga HUMK'nın 381, 388 ve 389.) ve 27 nci maddeleri de gözetilerek gerekçelerini açıkça kaleme aldığı anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte bir hüküm kurmak olmalıdır." gerekçesiyle bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararı ile; çekişme konusu taşınmazlardan 152 ada 1 parsel, 166 ada 729 ve 616 parsel ile 198 ada 7 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, 104 ada 1 parsel sayılı taşınmaza yönelik davanın taşınmazın köy yerleşim alanı içinde orta malı vasfında olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde; Mahkeme kararının 104 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden bozulması gerektiğini, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli olmadığını belirtip 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16 ncı ve 18 inci maddeleri dikkate alınarak kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü, 17 nci ve 18 inci; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 713/1 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Divriği Asliye Hukuk Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı Hazine temsilcisinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13 üncü maddesinin j bendi gereğince davacı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.