Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4753 E. 2024/7149 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi zilyetliğe dayanarak tapu iptali ve tescil davasında, davacının zilyetlik koşullarını sağlayıp sağlamadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi raporlarına göre, davacının dava konusu taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin kadastro çalışmaları öncesinde imar ve ihya şartlarını taşımadığı tespit edilerek davanın reddine karar verilmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ise yerel mahkemenin bu kararında bir isabetsizlik bulunmadığını gözeterek, davalı Hazine vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarını kısmen kabul ederek kararı düzeltmiş ve düzeltilmiş şekliyle onamıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/593 E., 2023/269 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; Midyat ilçesi, .... Mahallesi 112 ada 1162 ve 1165 parsel sayılı taşınmazların davalı Hazine adına tescil edildiğini, bu taşınmazlar üzerinde davacının 30 yılı aşkın bir zamandır nizasız olarak kullanıldığı ürünlerinin bulunduğunu ileri sürerek bu bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; kadastro tespitinin doğru yapıldığını, davacı lehine zilyetlik koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 03.07.2018 tarihli ve 2016/135 Esas, 2018/235 Karar sayılı kararıyla; yapılan keşifte alınan beyanlar ve bilirkişi raporları neticesinde davacı lehine zilyetlik koşullarının oluştuğunun anlaşılması nedeniyle davanın kabulüne, davalı Hazine adına kayıtlı olan Midyat ilçesi, ..... Mahallesi 112 ada 1162 parsel sayılı taşınmazın 30.03.2018 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 10.718,34 metrekare kısmı ile aynı yer 112 ada 1165 parsel sayılı taşınmazın aynı bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 3.033,88 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

Mahkemenin 03.07.2018 tarihli ve 2016/135 Esas, 2018/235 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuş ve istinaf dilekçesinde; açılan davanın hak düşürücü süreye uğradığını, mahkemenin yeterli incelemeyi yapmadığını, davacı lehine zilyetlik koşullarının oluşmadığını belirtilerek mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 29.06.2020 tarihli ve 2019/1280 Esas, 2020/562 Karar sayılı kararıyla; davalı Hazine vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmiştir.

V.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 29.06.2020 tarih ve 2019/1280 Esas, 2020/562 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur. Dairenin 20.06.2022 tarih ve 2021/4741Esas, 2022/4968 Karar sayılı kararıyla; her ne kadar incelenen hava fotoğraflarında çekişmeli taşınmaz bölümlerinin 1984 ve 2002 yıllarında sürülü olduğu, ziraat bilirkişi raporunda ise taşınmazın 20 yıl öncesinde imar-ihyasının tamamlanarak kullanıldığı, taşınmaz bölümleri üzerinde 10-15 yıllık bağ omcaları olduğu belirtilmiş ise de dosya içerisinde bulunan fotoğrafların incelenmesinde çekişmeli taşınmaz bölümlerinin taşlık ve yeni sürülmüş bir görünümde olduğu, bu nedenle imar-ihya işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmadığı, davacı lehine zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda çelişkiye düşüldüğü, buna karşılık Mahkemece bu çelişki giderilmeden soyut içerikli beyanlar ile yetinilmek suretiyle davanın kabulüne karar verildiği, bu kapsamda tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ile çekişmeli taşınmaz bölümlerine komşu parsellere ait tespit tutanakları ve dayanağı kayıtlar celp edilerek dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yeniden keşif yapılması, dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazda sürdürülen zilyetliğin şekline ve süresine ilişkin maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma kararı sonrasında yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın 1984 ve 2002 yılları itibariyle imar-ihya edilmediğinin tespit edildiği, bu kapsamda eldeki davada imar-ihya şartlarının oluşmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A.Temyiz Sebepleri

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarına yönelik itirazların değerlendirilmediğini, bu kapsamda eksik inceleme ve araştırma ile davanın reddine karar verildiğini, bozma öncesi ve bozmadan sonra alınan raporların birbiri ile çeliştiğini, bozma kararında yeniden yapılacak keşif sonucu alınacak raporlarda önceki raporların da irdelenmesi istendiği halde böyle bir inceleme yapılmadığını ve çelişkinin giderilmediğini, aynı hava fotoğrafı ve aynı taşınmaza yönelik birbirine tamamen zıt iki farklı görüş içeren raporların düzenlenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; davanın reddedilmesi sonucunda davalı yararına dava değeri olarak tespit olunan 137.552,00 TL üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının isabetsiz olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 2005 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucu, Mardin ili, .... ilçesi, .... Mahallesinde bulunan 112 ada 792 parsel sayılı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu belirtilerek ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildiği, bilahare bu parselin 25.02.2014 tarih ve 939 yevmiye numaralı işlem ile hükmen ifrazı neticesinde davaya konu 112 ada 1162 parsel sayılı 58.646,00 m2 yüz ölçümlü taşınmazın oluştuğu; aynı yerde bulunan 112 ada 1016 parsel sayılı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu belirtilerek ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildiği, bu parselin 12.05.2014 ve 2421 yevmiye numaralı işlem ile hükmen ifrazı neticesinde 112 ada 1165 parsel sayılı 133.003,98 m2 yüz ölçümlü taşınmazın oluştuğu; davaya konu her iki taşınmazın da ham toprak vasfıyla davalı Hazine adına kayıtlı olduğu, davacının kazandırıcı zilyetliğe dayanarak her iki taşınmazın belirli bölümlerinin adına tescilini talep ettiği anlaşılmaktadır.

2.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

4.Davalı Hazine vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince; eldeki davada keşif sonucu alınan 23.03.2023 tarihli bilirkişi raporuna göre davaya konu taşınmaz bölümlerinin dava tarihi itibariyle değerleri toplamının 137.522,20 TL olduğu, davacının bu değer üzerinden eksik harcı tamamladığı anlaşılmakla; harcı tamamlanan dava değeri üzerinden davalı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olması isabetsizdir.

5.Ne var ki, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (4) numaralı bendinde yer alan “Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine” cümlesinin çıkartılarak yerine “Kendisini vekille temsil ettiren davalı Hazine lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 21.628,33TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye verilmesine,” cümlesinin yazılmasına,

Hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davacıya iadesine,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Midyat 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

26.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.