"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/611 E., 2023/843 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Zara Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/101 E., 2023/43 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve bir kısım davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; Sivas ili, ... ilçesi, .... köyü çalışma alanında bulunan 109 ada 33 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında davacının şehir dışında olmasından dolayı Maliye Hazinesi adına tespit edildiğini, dava konusu taşınmaz içerisinde kalan ve keşifte gösterecekleri kısmın davacıya ait olduğunu; aynı çalışma alanında bulunan 109 ada 47 parsel sayılı taşınmazın da hatalı olarak davalılar adına tespit edildiğini, her iki taşınmazı da davacının babası olan ...’ün 1950 yılında satın aldığını, bu tarihten sonra da davacı ve babasının taşınmazları birlikte kullandıklarını, muris ...’ün ölümü üzerine taşınmazların davacıya kaldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiş; 25.07.2022 tarihli keşifte davacı asıl, 109 ada 47 parselin ölçümü yapılan kısmını talep ettiğini, kalan kısım yönünden davadan feragat ettiğini belirtmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine temsilcisi; 109 ada 33 parsel sayılı ham toprak vasıflı taşınmazın davacıya ait olduğuna ilişkin bir kayıt bulunmadığını, zilyetlikle iktisap koşullarının da oluşmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
2. Diğer davalılar vekili; dava konusu 109 ada 47 parselin 100 yıldır davalı tarafın kullanımında olduğunu, taşınmazın üzerinde çok sayıda davalılara ait yapı bulunduğunu, davalıların bu taşınmaz üzerindeki yapılarda doğduklarını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; zilyetliğin ne zaman başladığı, ne şekilde devam ettiği, kimden kime geçtiği ve miras taksiminin gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarının ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu 109 ada 33 parsel sayılı taşınmazın imar-ihyaya muhtaç yerlerden olduğu, taşınmazda herhangi bir imar-ihya faaliyetinin bulunmadığı, anılan taşınmaza yönelik olarak davanın reddine kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı; dava konusu 109 ada 47 parsel yönünden ise krokide (A) harfi ile gösterilen kısmın davacı tarafından sunulan 1950 yılında düzenlenen harici senede uyduğu, bir kısım mahalli bilirkişinin taşınmazın davacı tarafa ait olduğunu beyan ettikleri, tanık beyanlarına göre taraflar arasında dava konusu alanla ilgili gübre dökme nedeniyle ihtilaf yaşandığı, davacının babası tarafından gübrenin alandan kaldırıldığı, zilyetliğin uzun zamandan beri davacının babası ve sonrasında da davacıda olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi hükmü gereğince kaldırılarak davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu 109 ada 33 parselin de 1950 yılında düzenlenen senet kapsamında kaldığını, bu hususun göz ardı edildiğini, 109 ada 33 parselin 648.28 m2'lik kısmının davacının babası Sabri ve davacı tarafından ''tuvalet yeri ve bostan'' olarak kullanıldığını, imar-ihya şartının aranmasına gerek olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Bir kısım davalılar vekili temyiz dilekçesinde; 15.05.1950 tarihli senedin dava konusu taşınmazı kapsadığına ilişkin fen bilirkişisi raporunun hatalı olduğunu, bu rapora göre düzenlenen diğer raporun da hükme esas alınmayacağını, davacının davasına dayanak gösterdiği senedin herhangi bir tanık beyanıyla desteklenmediğini, senetteki satıcının taşınmazın bulunduğu köyden olup olmadığının veya öyle bir şahsın gerçekte yaşayıp yaşamadığının sorulmadığını, dava konusu taşınmazın bir bütün halinde davalı tarafça 100 yıldır kullanıldığını, taşınmazda davalı tarafa ait çok sayıda yapı bulunduğunu, eksik inceleme ile karar verildiğini, davacının ve babasının 109 ada 47 parselde malik sıfatı ile zilyetliklerinin bulunmadığını, tek başına harici bir senedin iddianın kanıtlanması için yeterli olmayacağını, davacının taşınmazın babasından kendisine kaldığını da kanıtlayamadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
1. Sivas ili, .... ilçesi, .... köyü çalışma alanında 2008 yapılan kadastro çalışmalarında 109 ada 33 parsel sayılı taşınmazın senetsizden, kimsenin kullanımında olmayan ve ekonomik yarar sağlamaya müsait Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğundan bahisle "Ham Toprak" vasfıyla davalı Hazine adına; aynı yerde bulunan 109 ada 47 parsel sayılı taşınmazın da senetsizden, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle ve arsa vasfıyla 1990 yılında ölen ancak mirasçılarının tamamı tespit edilemeyen ölü .... adına tespit edildiği, her iki tespitin de 25.06.2009 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
2. Hemen belirtmek gerekir ki, dava konusu 109 ada 33 parsel sayılı taşınmaz yönünden iddianın kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin temyiz itirazı yerinde değildir.
3. Bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dava konusu 109 ada 47 parsel sayılı taşınmaz yönünden düzenlenen bilirkişi raporları, keşif sırasında çekilen fotoğraflar ile dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazın davacı tarafça kullanılmadığı, bir dönem gübre dökülmesi nedeniyle taraflar arasında tartışma yaşandığı, taşınmazın 1950’li yıllarda davacının murisi tarafından kısa bir süre kullanıldığı kabul edilse dahi kadastro tespit tarihinden önceki 20 yıllık sürede davacı tarafından taşınmazın nizasız, fasılasız, malik sıfatıyla ve ekonomik amaca uygun olarak kullanıldığına dair dosyaya yansıyan bir olgu ya da beyan bulunmadığı açıktır.
4.Hal böyle olunca 109 ada 47 parsel sayılı taşınmaz yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin temyiz itirazının reddine,
2. Bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.12.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.