Logo

1. Hukuk Dairesi2023/5025 E. 2024/5842 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının geçirdiği trafik kazası sonucu fiil ehliyetinin bulunmadığı iddiasıyla yaptığı taşınmaz satışlarının iptali ve tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının satış tarihlerinde fiil ehliyetine sahip olduğuna dair Adli Tıp Kurumu raporları ve davacının satışlardan sonra aynı taşınmazları tekrar satın alıp satmış olması gözetilerek, davacının ehliyetsizliği ispatlanamadığından yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/492 E., 2023/1151 K.

HÜKÜM/KARAR : Asıl ve Birleştirilen Davalar Ret / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/295 E., 2022/248 K.

Taraflar arasında birleştirilek görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.

Kararın asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl davada davacı vekili; müvekkilinin 2011 yılında bir trafik kazası geçirdiğini, daha sonra bakıma muhtaç bir halde yaşadığını, yüzde 94 malul olduğunu, ayırt etme gücünü kaybettiğini, bu durumu bilen çevresindeki insanların onun malını mülkünü yok pahasına aldıklarını, 5 adet dükkanın kime kaç liraya satıldığının dahi bilinmediğini, davalının davacının durumunu bildiğini, iyiniyetli olmadığını, taşınmazların müvekkili kandırılarak elinden alındığını belirterek 718 ada 8 parsel 7 ve 8 sayılı bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile müvekkili adına kayıt ve tesciline, olmadığı takdirde taşınmazların gerçek bedelinin davacıya iadesine karar verilmesini istemiştir.

Birleştirilen 2017/421 E. sayılı davada davacı vekili; aynı iddiaları ileri sürerek dava konusu 718 ada 1 parsel 6 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile müvekkili adına kayıt ve tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın gerçek bedelinin davacıya iadesine karar verilmesini istemiştir.

Birleştirilen 2017/420 E. sayılı davada davacı vekili; aynı iddiaları ileri sürerek dava konusu 718 ada 8 parsel 5 ve 6 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın gerçek bedelinin davacıya iadesine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Asıl davada davalı ... ; taşınmazın bedelini ödeyerek satın aldığını, davacının akli melekelerinin yerinde olmadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının kısıtlı olduğunu bilmediğini, davacının bedeli aldığını, iyiniyetinin korunması gerektiğini, davacının işlem tarihinde kısıtlı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ...; davacının sunduğu raporun bedensel engelli olduğunu gösterdiğini, davacının akli dengesinin yerinde olduğunu, daha önce de davacının çocukları tarafından açılan bir davada davacının akli dengesinin yerinde olduğunun belirlendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Gebze 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.10.2022 tarihli ve 2017/295 Esas, 2022/248 Karar sayılı kararıyla; celp edilen tapu kayıtları, ATK raporları ile bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde davacının davasında kendi fiil ehliyetinin olmadığı dönemde satışların yapıldığını ileri sürerek tapu iptali talep ettiği ancak düzenlenen ATK raporlarında davacının satış yapılan dönemlerde fiil ehliyetinin yerinde olduğunun anlaşıldığı, bu durumda davacının iddiasını başkaca bir delil ile ispat edemediği gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin mağdur edildiğini, adalete olan güvenin sarsıldığını, tanık beyanlarına ve dosya kapsamına rağmen aleyhlerine karar verildiğini, ATK raporunun güven vermediğini, müvekkilinin tek başına hareket etme yeteneğinin bulunmadığını, müvekkilinin kandırılmaya müsait olduğunu, müvekkilinin durumuna ilişkin Fransa makamlarının da raporları bulunduğunu, hukuk davalarında hakimin Adli Tıp Kurumu raporu ile bağlı bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 06.07.2023 tarihli ve 2023/492 Esas, 2023/1151 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamında alınan ATK raporları ile davacının ehliyetli bulunduğunun sabit olduğu, bu nedenle tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği, öte yandan davacı vekili, 2011 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle müvekkilinin 7 ve 8 sayılı bağımsız bölümleri satmasının, müvekkilinin hukuki işlem ehliyeti bulunmadığından geçersiz olduğunu belirtmiş ise de bu taşınmazları davacının 21.10.2013 tarihinde ....'a sattığı onun da ...'ya sattığı, davacının bu taşınmazları 04.03.2014 tarihinde yeniden satın aldığı, 12.08.2014 tarihinde ise ...'a sattığı, 24.02.2016 tarihinde ise yeniden satın aldığı, 1 ay sonra ise davalı ... 'a sattığının görüldüğü, davacının bu işlemlerini de 2011 tarihinden sonra yaptığı halde bunlara karşı itiraz etmediği, taşınmazları satın alırken ehliyetli, satarken ise ehliyetsiz olduğunun kabul edilmesinin mümkün olmadığı, ayrıca davacı vekili 15.11.2017 - 05.02.2018 - 28.12.2018 - 17.04.2014 ve 26.12.2019 tarihli beyanlarında ve duruşmadaki beyanları ile dosyanın Adli Tıp Kurumu'na sevkini talep ettiği halde Adli Tıp Kurumu Raporu'nun davacının hukuki işlem ehliyeti bulunduğunu belirtmesinden sonra yargılama ve istinaf aşamasında Adli Tıp Kurumunun güvenilir olmadığına ilişkin iddialarının da inandırıcı bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; aşamalarda ve istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü iddialarını yineleyip verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalılar ... ve ...'nin dolandırıcılık suçundan tutuklandıklarını, sabıka kayıtlarının kontrol edilmesi gerektiğini, dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı itibari ile müvekkilinin ehliyetsiz olduğunu ispat etmiş olmalarına rağmen yalnızca güvenilir nitelikte olmayan adli tıp raporlarına dayalı olarak karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, ehliyetsizlik hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 9, 10, 13, 15. maddeleri ve 409. maddesinin ikinci fıkrası,

721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi; 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması HMK'nın 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; asıl davada dava konusu 718 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki 7 ve 8 nolu bağımsız bölümler davacı ... adına kayıtlı iken 29.03.2016 tarihli satış işlemi ile davalı ...'a devredildiği, birleştirilen 2017/420 E. sayılı dosyada dava konusu 718 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki davacı ... adına kayıtlı 6 nolu bağımsız bölümün 03.07.2013 tarihli, 5 nolu bağımsız bölümün ise 27.06.2013 tarihli satış işlemi ile davalı ...'na, diğer birleştirilen 2017/421 E. sayılı dosyada dava konusu 718 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 6 nolu bağımsız bölüm davacı ... adına kayıtlı iken 20.05.2013 tarihli satış işlemi ile davalı ...'ye devredildiği, davacı vekilinin 2011 yılında müvekkilinin geçirdiği trafik kazası sebebiyle hukuki işlem ehliyeti bulunmadığını, bu nedenle yapılan satış işlemlerinin geçersiz olduğunu ileri sürerek eldeki temyize konu davaları açtığı, Mahkemece, davacının hukuki işlem ehliyeti bulunup bulunmadığı hususunun değerlendirilmesi için Adli Tıp Kurumuna sevk edildiği, Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesinin 21.11.2018 tarihli raporuna göre davacının 2011 yılı öncesi ve sonrası fiil ehliyetini haiz olduğunun bildirildiği, aynı şekilde Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunun 27.11.2019 tarihli raporuna göre de ...'un 21.10.2013 ve hali hazırda fiil ehliyetini haiz olduğunun bildirildiği, yine Adli Tıp Kurumu Birinci Üst Kurulunun 25.05.2021 tarihli raporunda da ...'un 2011 yılı öncesi ve sonrasında fiil ehliyetini haiz olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup özellikle davalılar ... ve ...'nin dolandırıcılık suçundan tutuklandıkları ve sabıka kayıtlarının kontrol edilmesi gerektiğine yönelik itirazın istinaf aşamasında ileri sürülmediği, istinaf edilmeyen bir hususun temyiz de edilemeyeceği gözetilerek davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.10.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.