Logo

1. Hukuk Dairesi2023/5077 E. 2024/4574 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitinden sonra ancak kesinleşmeden önceki bir hukuki nedene dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteminin kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin dava konusu taşınmazların tespitine esas tapu kayıtlarının tüm tedavüllerini getirtip incelememesi, tapu kayıtlarının revizyon durumunu araştırmaması ve yöntemince tapu uygulaması yapmaması, eksik inceleme ile hüküm kurması ve davacının davasına dayanak yaptığı tapu kayıtlarındaki paydaşlık oranına göre değil de, davalılar adına kayıtlı paylar üzerinden belirlenecek oranda iptal-tescil hükmü kurması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2008/409 E., 2012/362 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacılar; dava konusu 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların evvelinde bir bütün iken içerisinden yol geçmesiyle birlikte ikiye ayrıldığını, taşınmazların miras bırakanları ...'na kendi miras bırakanlarından intikal ettiğini, miras bırakanları ...'nin taşınmazın o zamanki paydaşlarından olan ... kızı ... ile ... oğlu ...'tan Aralık 1967 tarih, 3, 41, 42, 43, 44, 45 ve Aralık 1976 tarih, 2 sıra nolu tapu kayıtları ile pay satın aldığını, taşınmazın kadastro tespitinin 1960 yılında yapıldığını ancak tespite itiraz edilmesi üzerine ... Kadastro Hakimliğinin 1961/11 Esas, 1986/21 Karar sayılı dosyasında yargılama yapıldığını ve taşınmazın hükmen 07.04.1992 tarihinde tapuya tescil edildiğini, miras bırakanları ...'nin taşınmazı ihtilaflı haliyle satın aldığını, o zamanki kanun gereği kadastro mahkemesinde görülen davaya dahil olunamadığını, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 26 ncı ve 40 ıncı maddelerin tanıdığı hakkı kendileri kullanmamasına rağmen ... ile ... tarafından miras bırakanları ...'ye satılan payların muvazaalı şekilde davalı ... ile diğer davalıların miras bırakanları ... ...'a devredildiğini, taşınmazların kadastro mahkemesi kararı neticesinde hükmen davalılar adına tescil edildiğini, davalıların, miras bırakanları ...'nin taşınmazlardaki payları daha önce satın aldığını bildiklerini, halen de taşınmazların kendilerinin zilyetliğinde olduğunu ileri sürerek, 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlardaki davalılara ait payların iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

2. Davacı vekili 27.12.2011 tarihli dilekçeyle; evveliyatında bir bütün olan taşınmazlardaki hak sahibi davacıların miras bırakanının, taşınmazın içerisinden yol geçtikten sonra iki parçaya ayrılan taşınmazların bir tarafında ne oranda hak sahibi iseler diğer tarafında da aynı oranda hak sahibi olması gerektiğini, davanın konusunun yol geçtikten sonra ikiye ayrılan taşınmazın bir parçasında hak sahibi olan miras bırakanın, diğer parçadaki pay oranının eksik, yanlış verilmesi olduğunu belirtmiştir.

II. CEVAP

Davalılar; dava dışı ... ile ...'nun 1960 yılında kadastro tespiti yapılırken taşınmazlardaki paylarını kendilerine devrettiklerini, taşınmazları uzun yıllardır nizasız ve fasılasız olarak kullandıklarını, davacıların miras bırakanının dava konusu taşınmazlardan değil de dava dışı taşınmazlardan pay satın aldığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Kahramanmaraş 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/327 Esas, 2008/23 Karar sayılı yetkisizlik kararı sonucunda, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacılar ... ... ile ... yönünden davanın takip edilmemesi nedeniyle dosya işlemden kaldırıldığı, bilahare davanın eldeki davadan tefriki ile başka esasa kaydedildiği, davacı ... yönüyle ise paylarını miras bırakan ...'na satan kişilerin muvazaalı olarak aynı yerdeki paylarını davalı ... ve diğer davalıların miras bırakanları ... ...'a (...) devrettikleri, dava konusu 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazları davalıların muvazaalı olarak satın aldıkları, iyi niyetli olmadıkları ve taşınmazları usul ve yasaya aykırı olarak alarak adlarına tapuya tescil ettirdikleri gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... temyiz dilekçesinde; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazlarda payları olan dava dışı ... ile ...'un paylarını 1960 tarihli kadastro tespitinde kendilerine terk ettiklerini, bu hususun kadastro tespit tutanaklarında da açıklandığını, 1960 yılında satılan bir yerin 1967'de tekrar satılmasının imkansız olduğunu, bilirkişi tarafından yapılan tespitte yanlışlık bulunduğunu, davacıların miras bırakanı tarafından 1967 yılında alınan yerlerin yolun doğusunda olan yerler olduğunu, davacıların miras bırakanı ...'nun ölümünden sonra 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarının mirasçılarına intikal ettiğini, mirasçıların 2 parsel sayılı taşınmazdaki paylarını 1997 yılında kendisine, 1 parsel sayılı taşınmazdaki paylarını ise ...'a sattıklarını, davalı yerlerin 1960 yılında yapılan tapulama sonucu adlarına tespit ve tescil edildiğini, davacıların davayı açmakta iyi niyetli olmadıklarını, taşınmazların 1960 yılından beri kendisi tarafından kullanıldığını, Mahkemede uğraşmamak için davacı ile noter huzurunda sulhname yaptıklarını, kendi edinimini yerine getirdiğini ancak davacının anlaşmaya aykırı davrandığını, davadan feragat etmediğini, iyi niyetli olduğunu, taşınmazları çocuklarına terk ettiğini, taşınmazın değerlerinin yüksek tespit edildiğini, dava masrafları ve vekalet ücretinin yüksek hesaplandığını belirtip kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro tespitinden sonra ancak kesinleşmeden önceki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13 üncü, 14 üncü, 20 nci ve 40 ıncı maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297 nci maddesinin ikinci fıkrası

3. Değerlendirme

Kadastro sonucunda Kahramanmaraş ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlar, T.sani 957 tarih, 107 sıra sıra nolu tapu kaydı ve tedavülleri uyarınca ... ... ve müşterekleri adına tespit ve hükmen tescil edilmiş; bilahare satış, düzeltme ve ifraz sonucunda 1 parsel sayılı taşınmazdan 367, 368, 108 ada 1, 2 ve 3; 2 parsel sayılı taşınmazdan ise 369, 370, 109 ada 1, 2, 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazlar oluşmuştur.

Mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece, dava konusu taşınmazların tespitine esas tapu kayıtları tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte getirtilip dosya arasına alınmamış, tapu kayıtlarının revizyon durumu araştırılmamış, yöntemince tapu uygulaması yapılmamıştır. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmazların tespitine esas tapu kayıtları tesisinden itibaren tüm tedavülleri, varsa haritaları ve tüm oluşum belgeleri, tapu kayıtları kadastro sırasında revizyon görmüş ise, revizyon gördüğü taşınmazların kadastro tutanakları ve oluşmuş ise tapu kayıtlarının onaylı suretleri, revizyon gördüğü taşınmazlar ile dava konusu taşınmazları komşu taşınmazlar ile birarada gösterir birleşik harita getirtilip dosya arasına alınmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde dava konusu taşınmazların bulunduğu köyde ikamet eden yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve teknik bilirkişinin katılımı ile keşif yapılmalıdır.

Yapılacak bu keşifte; tapu kayıtlarının varsa haritası uzman teknik bilirkişi ve yerel bilirkişiler eliyle zemine uygulanarak kapsamları 3402 sayılı Yasa'nın 20/A maddesine göre belirlenmeli, haritasının olmaması, bulunamaması ya da uygulanma kabiliyetinin olmaması halinde kayıtların sınırları yerel bilirkişilere tek tek okunmak suretiyle zeminde gösterilmesi istenilmeli, gösterilemeyen sınırların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, gösterilen sınırlar teknik bilirkişi tarafından kroki üzerinde işaretlenerek kayıtların kapsamları duraksamasız şekilde saptanmalı, tapu kayıtlarında davacının miras bırakanının paydaş olduğu dikkate alınarak, kadastro sırasında miras bırakana ait paya karşılık miras bırakan veya mirasçıları adına tespit edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı yöntemince araştırılmalı; teknik bilirkişiden, komşu parsellerin varsa dayanağı kayıtlarının dava konusu taşınmazlar yönünü ne okuduğunun belirlendiği, kroki üzerinde işaretlenmek suretiyle tapu kayıtlarının sınır denetiminin yapıldığı, kayıtların kapsamlarının kesin olarak gösterildiği, keşfi izlemeye imkan veren, ayrıntılı ve gerekçeli rapor ve kroki alınmalı; bu şekilde taşınmazların tümünün ya da bir kısmının tapu kayıtlarının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız şekilde tespit edilmeli; davacı dayanağı tapu kayıtlarının pay tapusu olduğu yönü üzerinde durulmalı, uygulama sırasında özellikle taşınmazların hükmen tesciline esas dava dosyası içeriğinden toplanan deliller üzerinde durulmalı, sonucuna göre davacının dayandığı tapu kayıtları ile taşınmazlara revizyon gören kayıtlar arasında bağlantı sağlanmak suretiyle, davacının miras bırakanının taşınmazlara revizyon gören tapu kayıtlarından pay satın alıp almadığı belirlenmeli, tespite esas tapu kayıtlarının, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 40 ıncı maddesine göre tedavül edip etmediği özellikle araştırılarak dava konusu taşınmazla ilgili olarak doğru sicil oluşturulabilmesi ve tapu sicilinin gerçek mülkiyet durumunu yansıtabilmesi için sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi kabule göre de; dava konusu 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların ifrazı sonucu oluşup kaydı kapalı olmayan taşınmazların davalılar adına kayıtlı payları üzerinden belirlenecek oranda davacı adına iptal-tescil hükmü kurulması gerekirken, davacının davasına dayanak yaptığı 1967 ve 1976 yıllarına ait tapu kayıtlarında paydaş kılınması suretiyle infaza elverişli olmayacak şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı ...'ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın ... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

02.07.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.